SOMA, KAZA MI KADER Mİ?

Soma madenlerin de yaşanılan kaza da canımız yandı, 300’e yakın işçimizi şehit verdik. Bu olay üzerine tartışmalar başladı ve tartışmalar bu işin fıtratında(dogasın da) var diyen, bu madenciliğin kaderi diyenlerle, önlem alınsaydı kaza önlebilir di diyenlerin, Kaza, Kader tartışmalarına başladıklarını görüyoruz. Gercekten de Kaza mı, Kader mi? Bu konuya girmeden şehit olan işçi kardeşlerimi Allah iyilerle degerlendirsin, yakınlarına ve bize sabır verin dilerim.

Bana göre kader benim etkimin olmayacağı işlerdir. Meselâ Erkek veya kadın doğmak, anne ve babanı seçememek, dünyaya geliş zamanımı ve hangi aliye ve coğrafyaya doğuşunu belirleyememek kaderdir.

Yalnız kazanın için de ihmal varsa ki, genel de oluyor bu kader degildir kazaya neden olan ihmaldir. Örnegin herkes şunu bilir trafik kazalarının %95 insan hatası yüzünden gercekleşir, % 5 de yol ve araçda ki uygunsuzluktan dolayı gerçekleşmektedir. Demek ki dikkat ettiğimiz zaman, kurallara uyduğumuz, araçlarımızın bakımını yollara ve mevsime göre yaptığımız zaman kazaları engelleyebiliriz. Bu fren sistemi problemli bir araçla yola çıktığımız da kaza olma ihtimali artması gibi bir şeydir.

Madende de buna benzer kazaları tetikleyecek olgular vardır. Bunlara karşı önlem alınmazsa kaza geliyorum der ve gelir, biz de bunu kadere bağlarsak sorumluluktan kaçmış oluruz. Şimdi maden de gruzu patmalası neden olur, çökükler neden olur, yangın neden çıkar aşagı yukarı bellidir. Bunlara karşı önlem almamız kazaların çoğunu önlememiz demektir. Şimdi bu kazaya cinayet diyenlere gelince biraz durun arkadaşlar…

Bu kazanın oluş nedeni bir ihmale dayanıyorsa kaza, direk işçileri öldürme kastına dayanıyorsa cinayet, ama bir ihmale dayanmıyor da kontrol dışı bir durum varsa kaderin kazası diyebiliriz… Bunları bilmiyoruz ve bilmediğimiz olaylar üzerine toplumun bu konuyla ilgili yanlış kanaat oluşturmasına neden olacak yazılar ve acıklamalar yapıyorsak… Dikkatsizce zanlarımızı, sanılarımızı, kendi siyasî düşüncemize dayalı yaklaşımlarımızı kazanın gercegi diye sunuyorsak… Bir iki derken inandırıcılığımızı kaybederiz. Önlem alınacak durummuydu bilmeden, işin aslını astarını öğrenmeden, siyasî kaygılarla, yâ da sermaye ve emek taraftarlığı ile yaklaşmanın olayın sağlıklı degerlendiremeyecegimizin işareti olarak alıyor, biraz gercekci olmaya davet ediyorum. Gercek bu kaza oldu ve canlarımızı kaybettik, Bura da hepimiz can taraftarıyız…

Bu kazaya Sayın Cumhurbaşkanının yaklaştığı gibi yaklaşarak, bu kader demeden, bu işin dogasında var demeden, bu kazaları öneleyen toplumlar nasıl önlemişse, içer de yaşam ünitelerini nasıl yerleştirmişlerse (yaşam üniteleri bizim OSB lerinde rahat yapılabilecek bir sıgınaktır.) biz de bu önlemleri alalım ve bu yaşam üniteleri olan sığınakları yapalım işçilerimiz şehit olmasın…

Devletin nasıl askerlikte olduğu gibi görev şehidi olan işçilere de hem çocuklarına iş verilmesi hem de geride kalan eşine sahip çıkılması anlamında çalışmalar yapması ve şehit sayarak degerlendirmesi acıları hafifletir kanaati taşıyorum…

Artık olaylara sadece kendi penceremizden bakarak, degelendirme alışkanlığımızdan vazgecelim, olaylara bir kendi düşünsel, iki toplumsal, üç evrensel ölçekte degerlendirme yöntemleri kullanarak yaklaştığımzı da daha sağlıklı degerlendirmiş oluruz kanaatiyle… Allah bir daha böyle kazalar yaşatmasın, biz de toplum olarak kazalara karşı önlem alalım insanlarımız ölmesin, dileklerimle selâm ve sevgilerimle…   

Hüseyin Benek – www.vatandasfikri.com  -- 15 Mayıs 14