|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
CUMHURİYET - 3 |
CUMHURİYET - 3
CUMHURİYET VE DEMOKRASİ
Cumhuriyetin Demokrasi eksiligi ise diger pek çok toplumsal sorunların tetikleyicisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Cumhuriyet'in içi demokratik hukuk devleti kuralları ile doldurulması gerekirken, üstelikte bu hukuk kuralları yapılandırılırken evrensel hukuk kuralları ve bizim kültürel degerlerimizin kurallarıyla dengeli bir şekil de oluşturulmalıdır. Bu yapılandırmanın sonun da Cumhuriyetin içi demokratik kurallara dayalı vatandaşlık haklarıyla doldurulamazsa, diger sistemlerden bir farkı kalmaz, biz 90 yılı gecen zaman için de bu konuda da pek zayıf kaldık. Cumhuriyet yeni kurulduğun da anlaşılabilir, geri dönüş özlemi için de olanlarla sadece kültürünü yaşamak, isteyenler arasın da farkı devletimiz algılayamadı… Demokrasiye geçiş hep ertelendi ve zaman zaman da toplumsal sorunlar nedeniyle askıya alındı… İşte bu nedenlerden dolayı demokrasimize, kah aksak, kah da melez dedik.. İşte Cumhurun daha etkili olabilmesi için aksaklıklar ve melezlikden kurtarmamız lazımdır…
Biz Cumhuriyetimizi demokrasiyle zenginleştirmemiz gerekirken, aksaklıkları ve melezleştirilmeleri göremedik dahada tuhafı demokrasiyi lider sultasına emanet ettik…
Cumhuriyet ilk kurulduğu yıllar da biraz padişahlıga geri dönülebilir kaygısıyla, biraz da 1929 ekonomik Buhranınn etkisiyle, sonrasında da ikinci dünya savaşının belirsizliklerinin neden olduğu konjektürel belirsizlikler ve tehtitler nedeniyle otoriter yönetimler sergilenmiş, bir yere kadar bu normal sayılabilecekken… Bir aşamadan sonra bu tavırların terk edilmesi gerekirken devlet kültürü haline getirilmiştir. 1950 lerde başlanılan demokratik siyasi hayat iki defa darbeye maruz kalmış, bir çok defa da darbe girişimin de bulunulmuştur. Bütün bunlar demokrasiye geçişi zorlaştırmış sonuç olarak günümüz de bile demokratik olgunluk bir türlü bir üst demokratik aşamaya geçilmesi sağlanamamıştır.
Demokratik kuralların işleyebilmesi için çalışma hayatının, aile hayatının, inanç hayatının, egitim hayatının demokratik kültürü destekler nitelikte olması gerekir ki biz de, büyük eksiklik içindedir. Ev de babanın davranışları yanlış bile olsa sorgulanamaz, iş yerinde yöneticinin, patronun davranışları kuruma zarar vermiş bile olsa sorgulanamaz, dernek de, oda da başkan sorgulanamaz, partide lider sorgulanamaz ve dolayısıyla denetlenemz ve demokrasiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan sadece secimden seçime demokrasi varmış gibi hareket edilir. Bunun en önemli nedenlerinden biri partilerimizin ve sivil toplum örgütlerimizin iç işleyişlerin de bir türlü demokratik kurallarla işletilmemesidir. Bu durum demokratik eksiklikleri beraberinde getiriyor ve liderler örgütlerinde, tek karar mercii oluyor ki bu da yanlış kararların alınmasına, içraatların denetlenememesine neden olmaktadır.
Bu, eleştirel, tartışmaya ve denetime dayalı eksiklikler yönetimsel zafiyetlerin ortaya çıkmasına neden olduğu için, demokrasimiz bir türlü vasatlar liginden yakasını kurtaramamasına da neden olmaktadır.
Kısacası demokratik vasatlığın kaynaklarına baktığımız da ise baskın, otoriter lider ve ön seçimin olmaması, hem kişi hem de toplum olarak demokrasi kültürümüzde ki eksiklikleri, görmekteyiz.
Günümüz de demokrasiye geçilememesinin en temel nedenlerinden biri de çok parti lideri degil, lider partisi olgusudur. Normal demokrasiler de lider seçimi de dahil olmak üzere her kademe görevlendirmeler ön seçimlerle yapılır, adaylar ister milletvekili, ister belediye başkanı, ister il ve belediye meclis üyeleri, ister de lider fark etmez herkese görevlendirmeler seçimlerle verilir. Biz de kanaat yoklaması, anket gibi sonuçunun tam olarak kestirilemeyecegi, kestirilse bile yine liderin ve genel merkezlerin son sözü söylediği ön seçimsizlik demokrasimizin üzerinde bir gölge olarak durmaktadır.
Hele akademik camialarda ki seçimler var ki burada bulunan üniversiteler toplumun sinir uçlarını oluştururlar. Araştırmalarıyla sorunları önceden görürler ve raporlarıyla yönetimleri uyarırlar. Bu kadar önemli görevleri olmasına rağmen burada ki görevlendirmeler, seçimler, bilimsel özerkligi gölgeler haldedir. Bu kurumlarda ki seçimlere Cumhurbaşkanı direk müdahale etmektedir. Öğretim üyelerinin seçtiği kişiler arasından Cumhurbaşkanı atar, nasıl atar, ünüversitede ki öğretim görevlilerlinin seçerek önerdikleri arasından… Tam komedi bura da başlar, akademik camia bir seçim yapar Bu rektör olsun, diye akademik caminanın seçtikleri arasın da en çok oyu alan atanması beklenirken bu kimin adamı, bu şu siyasal grubdan mı, bu bizi ne kadar dinleyecek gibi ne demokratik nede bilimsel nedenlere bağlanamayacak bir seçimle bilimsel calışmalar ve bilim adamları yetiştirecek kurumlara kişiler atarsak buradan nasıl sonuç alırız… İşte her alanı cabası nihai olarak kontrol edememeye neden olur ki otoriterlik göstergeniz de boşa çıkar… Oysa ki her alanın kuralları olmalıdır, vardır da kurallar zaten orada ki kontrol mekanizmasıdır… Yani lidere çok ihtiyaç yoktur, demokratik kurallara uymaya ihtiyaç vardır…
Kurumlarımız üzerin de lider ve başkanların otoriterliginin oluşturduğu karabulutlar dagıtılmadıkca ister akademik camiada ister sivil toplum örgütlerin de, isterseniz partilerimiz de ön seçimlerle ve lider ve başkaca adaylar üyeler tarafndan seçilmedikce demokrasimiz hep böyle vasatlar liginde kalacaktır.
Demokrasi, eşit vatandaşlık hakları, laiklik gibi temel eksiklikler de Cumhuriyete olan toplumsal güveni erezyona uğratacak ve radikal grublar da bu alanı doldurarak kendilerini alternatif olarak topluma sunarak toplumsal sorunlar üzerinden beslenerek sitem sorununa neden olacaklardır ki gün be gün bu yolda toplumumuz ilerlemektedir.
Yalnız düşünülmesi gereken durumlardan biri de bir radikal grub sistemi degiştirdiğin de diger grubların yaşama fırsatı tamamen ortadan kalkacak ve bu vasat dediğimiz demokrasiyi bile mumla araya hale gelebiliriz ki bu ndenle Demokratik Cumhuriyet'i daha iyi işletilmeliyiz öneri ve dilekleriyle gelecek yazımız da Cumhuriyetin diger aönemli ayaklarından biri olan Laiklik üzerine düşünmek geregiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Ekim 14 – www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|