TARİHE MASAL KATMAK
Tarihe masal mı katıyoruz, yoksa masallara, efsanelere övgü için üretilmiş abartmalara mı inanıyoruz? Her ikisi de olabilir, ama bir de yaşanmışlık var tarihin o dönelerinde bunu kim bilir yaşayanlar, biz nasıl biliriz belgelerle, bu belgenin teyitlerinin başka toplumların belgelerinden yaparak ne kadar gerçek, ne kadar abartma, ne kadar masal katılmış bilinebilir, biliniyor da… O zaman biz neden hala masal katıyoruz tarihe, bunun bir nedeni var mıdır? Olması lazımdır, biz atalarımızı iyi yad etmek istiyoruz tabiki olabilir… Onların iyiliklerini abartmak, kötülüklerini kapatmak istiyoruz, bir yere kadar neden olmasın, o bir yer neresidir? İşte biz o bir yeri aştık gibi me geliyor, neden bir masal tarihçisi bir övgü manzumesi yazıyor, şu dönemde şöyle asrısaadet yaşandı, bu dönem de atalarımız şuydu, ecdadımız buydu… Ecdadı uçuruyor adeta… Sonra biri çıkıyor böyle değildi şöyleydi, yok öyle değil böyleydi, falan filan derken…En bilindik tarihi olayları bile masalcılarla gerçekçiler daha dün tanıklık yapmışlar gibi tartışıyorlar.. Bu tartışmadan kim haklı çıkacaktı, kimse, biz efsaneyi gerçek sanan ve onun üzerinden abartılı tarih yazan, bu yazılanları daha da efsanelerle ve masallarla destekleyerek… Ucan, kaçan, insanüstü bir atalar figürü üretiyoruz… Günümüzdeki eksikliklerimizi bu figür üzerinden kapatmaya kendimize güven oluşturmaya çalışırken… İnsanüstü figür olan atalar artık bize örnek olmaktan çıkıyor, ne kadar hoşumuza giderse gitsin, insanüstü bir ata anlayışı bizde içselleştirilemiyor ve tarihi abartmalar yüzünden tarihsel kopmalar yaşıyor olabiliriz… Şimdi Biz, Müslümanların tarihi acısından size bir önerim olacak, bir asrısaadet düşüncemiz var değil mi, bir de ilk fitneler var, bu iki bilgiyi birleştirerek, aynı tarihi dönem olduğu için üst üste koyarak okuyun, nasıl bir büyük çelişki ile karşı karşıya olduğumuzu göreceğiz ve hangisi doğru dersek… Gerçek peşinde değil inanmak da istiyorsak istediğimizi seçeceğiz… İşte buradan bize tarih bilinci, bu bilince dayalı olarak günümüze ders çıkmaz, böylesi bir kültürel kopukluk yaşayan toplumlar bir o yana savrulur bir bu yana… Efsaneler belki 5-7 yaş arası hoşumuza gider, biraz zorlarsak 7-10 yaş arası da hoşumuza gider… Ama biz zorladık ergenlik dönemini de aştık, hoşumuza gitti, ergenliğimiz bitti, hormonların, duyguların etkisi geçti, hayatın gerçekleriyle yüz yüze kaldık, atalarımızda bize örnek olamayacak kadar bizden insandan, insanüstü anlatılarla uzaklaştılar… Biz tarihimizden yararlanarak günümüz için nasıl bir sosyal gerçeklik yaratacağız ki? Sizinle bir şiir paylaşacağım, ondan önce Kutsal Kitabımız Kuran, Peygamberimiz için ne diyor onu size anlatacağım ve Peygamber düşüncenizle Kuran örtüşüyor mu, onu araştırın önerisinde bulunacağım… Ben bir ayet vereceğim, siz diğer ayetlere de bakın önereceğim… “”Şunu da söylemişlerdir: "Ne biçim resuldür bu; yemek yiyor, sokaklarda yürüyor. Üzerine bir melek indirilmeli, beraberinde özel bir uyarıcı olmalı değil miydi? Furkan -7”
Sonra Geldik Şiire, Şiir Tarih Hocasına Yazılmış Ve Ondan Bir Şey Rica Ediyor…
TARİH HOCASINA
Anlat bana bir parçacık ecdâdımı anlat
Muhtacım o efsaneye tarihe masal kat
Yattıkça büyür dağ gibi bir gövdesi varmış
Kalkınca uzar gölgesi dünyayı tutarmış.
Düşmanları müstefreşelerden yumuşakmış.
On saltanat el pençe rikabında uşakmış?
Öldükçe yaşarmış yeniden hadiselerde!
Muhtacım o ecdâda yalandır deseler de?..
Anlat bana bir parçacık ecdâdımı anlat,
Muhtacım o efsaneye tarihe masal kat... Mithat Cemal Kuntay
Biz tarihe masal katarken, bizde duygu yoğunluğu yaratsın derken, biraz abartarak çok mu kattık ne? Abartmalar, mecazlar, betimlemeler tabiki olabilir, ama gerçek bunlar için boğulabilir mi? Zamanı, mekanı, araçları aşan atalar şimdi neredeler? Masalı çok kattık, atalarımızı efsanelerin kahramanı mı yaptık, işte bu zaman gerçekler çıktı su yüzüne, masal denizinde gemisiz yüzerken, gerçek okyanusun da boğuluyoruz, akıl bizi kurtar artık… İşte biz insanız, onlarda insan bunu unutursan, tarihinden koparsan, hayatın gerçekleriyle karşılaşır, gerçek okyanusuna düşürsen, duygular orada yardım etmez, yüzmesini bilmiyorsan, yanına can yeleği de almamışsan… Ataların tarihten çıkıp seni, beni kurtarmaz, su boğar, ateş yakar, biz kendimiz yüzeceğiz, kendimiz ateşten korunacağız geleceğe doğru tarih denizin de kendi imkânlarımızla yüzeceğiz… Biz atalarımızın yazdığı tarihten daha iyi tarihler yazacağız, onlardan silik tarihler yazarsak gelişme olur mu, olmaz durma olur, donma olur, hayat donarsa ne olur? Bu soruda size hediye olsun, tarihimizi daha gerçekçi okuyarak, atalarımızı daha gerçekçi bularak, onların hatalarından, ders, tecrübe, onların iyiliklerinden örneklikler çıkararak, yaşayarak, torunlarımıza daha güzel, örneklikler içeren tarih yazmak dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 9.12.18 – vatandasfikri.com
Kaynak: http://www.konya-turkocagi.org.tr/index.php/tarihin-icinden
|