DEVLETİ DEVLEŞTİRMEK
( Vatandaşlarının Haklarını, Özgürlüklerini Yok Sayan Devlet, Bindiği Dalı Kesiyor Demektir. Fikri Adil )
Devleti putlaştırmak ve her şeyin merkezine onu koymak, devletin diğer bütün hakları çiğnemesine neden oluyor, hatta doğulu devletler de vatandaşlar ne hak, nede hukuk acısından görünmezler, vatandaşlar pek görünmezler, sadece devlet görünür, oda tek kişi olarak… Doğunun çok uzun süren başarısızlığının temelinde acaba bu mu yatıyor ki? Kuşkusuz başka nedenler de olabilir, eşitsizliklerin, kast sisteminin beslediği paylaşım sorunlarının da katkısı olsa gerek, bunları da devletin gücünü kullanan iktidarlar belirler…. Ama biz devlete, vatandaş devlet ilişkisi içinden bakmaya devam edelim… Bakalım mı? Devlet, vatandaşına ne kadar hizmet ediyor, vatandaş bu hizmetler için ne kadar vergi veriyor? Devlet bu hizmetler için ne kadar kişi çalıştırıyor ne kadar kişiye hizmet veriyor? Bu çalışanlar ne kadar verimli çalışıyor? Bütün bu sorular üzerine şu sorun çıkıyor, Hizmet eden mi hizmetçi, hizmet edilen mi, hizmetçi karışık bir durum var belli…
Devlet, kurumların kurumu, bu kurumlar ne için var, toplumuna, vatandaşına, halkına, yurttaşına hizmet için doğrumu? Evet, ilk bakışda da öyle görünüyor… Şimdi bir şehir düşünün gelirinin %20’sini güvenlik için harcıyor, hala güvenlik sorunu yaşıyor, %20 ye yakınını eğitime harcıyor, ama eğitimin çıktısı olan toplumsal katkılar yerlerde sürünüyor… Bu şehir gelirinin %20 sağlık için harcıyor Bir sağlık sistemi düşünün koca koca binalar var, ama yetişmiş eleman yok, yada gereken araç gereç yok vatandaşlarını tedavi etmek için özel şirketlere ihaleler yapıyor… Beslenme, barınma, giyinme gibi birçok alan da uzun zamandır sorunlar var ve bu sorunların çözümü için bu şehir halkı yeni düşünceler üretemiyor demektir… (Devlet, Millet İçin Vardır, Millete Hizmet etmek İÇin Vardır. M.Akif Gökalp)
Düşünün ki, bir işletme maliyeti asıl faaliyet alanından daha çok göstermelik işlere, lükse, mobilyaya bütçesini harcamaya başlıyor ve kimse siz ne yapıyorsunuz da demiyor.. Bu kamu kaynaklarını idare edenler de nasıl olsa maaşlarımızı alıyoruz, kamu kaynakları bitmez, bir şekliyle hallolur, ya yeni vergiler salarız, yada borçlanırız diyerek kaynakları, yeteri kadar, vatandaşa hizmet için gerekli yerlere ayırmıyorlar ve başka alanlara harcıyorlar… Böylece devletimizin bütçesi büyüyor ama bu bütçeyle iş ve yatırım yapma yelteği azalıyor… Devlet, devleşiyor hizmet etme yelteği azaldıkça azalıyor, cüceleşiyor… Devletin büyüklüğü ile sorunum yok, devletin hizmet edememesiyle ilgili sorunum var... Bu yazıdan aman ha, şunu çıkarmayalım, özelleştirelim devletten kurtulalım, özelleşen her şey ticarileşir, bazı şeylerin ticarileşmemesi gerekir... (Saglık, Egitim, Güvenlik, Enerji, Su gibi)
Tam bu noktada vatandaşlar verdikleri verginin karşılığını hizmet olarak alamıyor desek yeridir, zaten şuna hiç girmiyoruz, vergiler kimden nasıl alınması gerekir, alınan vergilerin nasıl nerelere harcanması gerekir gibi… Sorular sorma alışkanlığımız da yok, bu alışkanlığı olan toplumlar devletlerini denetleyen toplumlardır… Bizde devlet denetlenemez, itaat edilir kültürü ağır basar… Devlet bir amaç için kurulmuştur, bu amacın aracıdır, bu amaç ise vatandaşa hizmettir….
Bu düstur neredeyse değişmiş, devlet görevlileri vatandaşı kendilerine hizmet eder algılar hale gelmişlerdir, bu büyük bir çelişkidir, aslında devletin görevlisi demek, vatandaşın hizmetçisi demektir, devletin güvenlik birimi demek vatandaşın güvenliğini sağlayan demektir…. Siz işiniz düştü mü, bir kamu kurumuna ya bir daha gelmesinler diye mi, öyle davranıyorlar yada artık vatandaşa sorun çıkarmak, tepeden bakmak bir kültür mü olmuş yoksa kamu kurumların da..
Artık şunu anladık değil mi, devletin görevi, kurumlarının görevi kuruluş amaçları halkına yani vatandaşına hizmet etmektir, nerede bir sorun yaşanıyorsa orada bir ihmal vardır… Örneğin benim köyümün bahçeleri 2007-2008- 2009 yıllarında ki kuraklık da su bulunamadığı için kurumuştur, böyle bir anda bu tarlaların, bağların, bahçelerin sulanması için gerekli barajı ve sulama alt yapılarını düşünmeyen devletin su işleriyle ilgili kurumu sorumludur…. Örneğin evine hırsız girdi ve evini talan etti o bölgenin güvenliğinden sorumlu olanlar sorumluluk hissediyorlar mı acaba? Trafik sıkışıklığı yaşanıyorsa, günde 8 saatlik çalışma için yollarda 2-3 saatimiz gidiyorsa ve bunun çözümü için gerekli iş ve işlemleri kim yapacak vatandaş olarak ben mi, yoksa o Şehrin Valisi, Belediye başkanı mı sorumludur, yada sorumluluk duymalı değil midir?
Devlet devleşirken hizmetlerinin cüceleşesi yada sadece devletin, devleti yönetenlere, yani halka hizmet edecek olanlara hizmet eder hale getirilmesi üzerine, toplum olarak düşünmeliyiz? (
Devletini, yönetenleri denetlemeyen toplumlar eninde sonunda fakirleşirler. Fikri Adil)
Yoksa ver vergiyi, sıgarayla, Benzinle, Mazotla, Alkolle yüksek olmak şartıyla diğerleriyle de %1-5-10-18 oranında vergi vermek kaydıyla sadece vergi veren ama ne hesap sorabilen, ne denetleyebilen, bir sistem ve bilinçli vatandaş olmazsak, kamu saltanatını daha çok izleriz… Bu yönetici şöyle pahalı arabaya biniyormuş, şu yönetici kendine saray yavrusu bir bina yaptırmış, bu yöneticinin makamı öyleymiş böyleymiş diye konuşuruz… Sadece tuvalet dizaynları için harcanan paraları düşünüyorum da… Bizim oralarda bir laf vardır, zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış devletin lüks harcaması da bizi yoruyor…. selam ve sevgilerimle…
|