|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
AHLAKA DAVET |
AHLAKA DAVET
Devlet ahlakı
Devleti Biz vatandaşlara karşı ve Vatandaşları kendi aramız da Adalete ve Ahlaka Davetimdir… Nereden çıkarıyorsun ahlaksız olduğumuzu derseniz dünya toplumlsrı arasında toplumsal güven bunalımı yaşayan toplumlar arasındayız da ondan, güveni en çok sarsan nedenlerin başın da adaletsizlikler ve ahlaksızlıklar gelmektedir. Burada ki ahlakın cinsellikle alakalı olmadığını belirtelim. Buradaki ahlak daha çok hak kavramına dayanan ahlaktır. Burada ki adalet daha çok demokratik hukuk kurallarından ve evrensel insan haklarından dogan adalettir.
Çağdaşlığın, demokratlığın, hukuk kurallarına uyan uygar devlet ve vatandaş olmanın göstergesinin en belirgin özelliği yöneticilerinin, vatandaşların öncelikle dikkat edecegi ilke adalet ve ahlaktır. Arkasından ortak akıl yoluyla ortak iyiyi ve demokratik kuralları kullanmanın yollarını arayıp bulmaktır…
Sonra devlet yönetenlerin bensiz bu vatandaş ve devlet ne yapar, benden sonrası tufan düşüncesin den vazgeçmenin yanın da, devletlerin ve yönetenlerin vatandaşlara karşı sorumlu davranmalardır. Devlet ahlakı ve adaleti içinde olanlar vatandaşına karşı sorumlu davranandır. Vatandaş da kendisinin düşüncesi alınarak, adına oluşturlan yasal kurallara karşı sorumludur.
Devlet, Vatandaş Ahlakı
Öte yandan devlet yönetenlerin sorumsuzluğu karşısın da vatandaşlarn da tepkisiz ve ilgisiz kalmaları bu sorunu sürekli hale getirmektedir. Devlet yöneticleri devletin vatandaşına karşı sorumluluk duyan yöneticiler olmaları alaken gereklidir. Devletlerin vatandaşlarının istememesine rağmen aldıkları kararlardan ve savaşlara girmelerinin sonuçta savaşın yaşatacagı, ölümleri, yıkımları, külfeti vatandaşın canlarıyla, mallarıyla ödeyecegi malumuna rağmen gecici bir dönem devleti yönetenlerin savaş kararı alırken doğrudan demokrasi uygulanarakvatandaşlarının kararlarıyla belirlenmesi daha adaletli ve ahlaka dayalı olacagını düşünerek devletlerin yöneticilerini adalete ve ahlaka davet ediyorum. Bu davete icabet etmeyen yöneticilere karşı vatanşın tepki göstermesi zorunlu bir hal almıştır.
Ahlaklı ve adaletli vatandaş öncelikle kendisinin toplumsal kurallara uyarak adaletten uzak duran devlet görevlilerine tepki gösteren vatandaştır. Fikri Adil
Paranın Adaleti, Ahlakı gölgelemesi
Paraya endekslenen hayat, aslın da hepimizi mutsuz etmekte ve paraya ulaşma rekabeti nediyle önce kendimiz mutsuz olmaktayız, sonra ulaşma cabası içinde kırdığımız insanlar mutsuz olmakta daha sonra da dogayı mutsuz etmekteyiz, çünki, bu paraya ulaşma mücadelesin de dogaya da zarar vermekteyiz…
Öte yandan sırf ekonomik kazanç nedeniyle salınan gaz ve buharlarla küresel çevreyi kirletmekte bir bahis görmemekteyiz. Kirleticilerin etklileriyle küresel ısınma karşısında devlet yönetenlerini ve biz vatandaşları da dogaya karşı haddim olmayarak adalete ve ahlaka davet ediyorum. Para nedeniyle ahlaksızlığın ve adaletsizligin tuagına düşmek insanı küçültmektedir. Para karşısın da ahlak ve adaletten yana tavır alma, devlet mekanizmasını yönetenlerin ve biz vatandaşların sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum…
Gençler, Adalet ve Ahlak
Bu adalete dayalı olmayan toplumsal yapı da öncelikle, vatandaşların için de genç olanlar hem olumsuzluklardan daha çok etkileniyorlar hem de tepki gösterilmesi gereken durumlarda daha aktif tepki gösteriyorlar, şimdi genç vatandaşların yaşadığı sıkıntılara genel olarak bakalım…
Gençlere bakıyoruz enerjikler, güçlüler ve düşceleri var, ama uygulayacak bir alan yani işleri yok. Devletimiz ve sermayedarlar olarak gençler işsiz bırakılsın, onların tepkileri nedenyle de onlara karşı güvenilmez vatandaş imajı yüklensin ve tepkileri makuliyet yerine şiddetle karşılansın… Gezi olayları örnegin de olduğu gibi… Bu gençlerin durumunu Dünya ölçegin de incelemeye çalışalım…
Önce gençler niye çok tep ki gösteriyor, bence işsizler de ondan, niye tepki gösteriyor içinde yaşadığı roplumun kültürünü kabüllenememe sorunu yaşıyorlar da ondan, paylaşımda ki adaletszilikleri görüyorlar da onadan… Ahlak numarası yapan yetişkinleri görüyorlar, nasıl malları fahiş fiyattan sattıklarını nasıl ihaleleri kaptıklarını görüyorlar da tepkileri ondan… Öte yandan kendileri de sorunlar yaşıyorlar.
İlk sorunları hormonal, yani bir hormon fırıtınasına maruz kalmışlar, bunun için bize göre kolay tepki gösteriyorlar. Başka bir acıdan adaletsizliğin kaynagını oluşturan kapitalizm en gelişmiş ülkeler de bile gençleri işsiz bırakmış olması tepkilerin temelini oluşturuyor kaatindeyim… Şimdi gelişmiş saydığımız ülkelere bakarak gençlerin toplumsal sorunları neden yoğun yaşadığını anlamaya çalışalım…
Bunlar 2011-12 nin sayılarıdır. Avrupa Birliği’nde 25 yaş altı 5.6 milyon işsiz var. AB ülkeleri verilerine şöyle bir baktığımız da ise… Yunanistan’da gençlerin %60’ı, İspanya’da %56’sı, Portekiz’de %42’si, İsveç’te %25’i işsiz. Ülkemiz Türkiye de daha kapitalizm ABD ve AB kadar vahşileşmediği için bu %29 dur ki bu oranı ne gençlerin ne de toplumun tolere aedebilecegi bir rakam degildir. Öte yandan aidiyet duygusunda ki yogun erezyonla da birleşen bu durum zaten mevcut olan kuşak çatışmasıyla da birleşerek gençleri bize göre daha tepkisel yapmaktadır.
Dünya genelin de iletişimin ve ulaşımın artmasının geirtirdiği yoğun diyaloğlara dayalı kültürel karşıklığın da ortaya çıkardığı toplumlarıyla kültürel kopukluk her kesim de yaşanırken gençlerin daha yoğun yaşadığını hepimiz görüyor ve bu nedenle de gençlerin tepkilerini makul karşılayacak bir hukuk düzenini tesis edebilmek adaleti önceleyen devletlerin görevidir. Bu sorumluluklarını devlet görevlilerine hatırlatır, devletin vatandaşa nedenli nedensiz gaz sıkmasının anlamsızlığını, tepki gösteren vatandaşlar arasın da olmama rağmen gaza maruz kalanlar arasın da kaldım o lanet şeyin lanettayn sıkılmasının yanlışlığını bizzat yaşayarak öğrendim… Vatandaşın vergileriyle maaş alan arkadaşlara, bu gazı gelişi güzel sıkılmamasının gerektiğini de hatırlatalım.
Devlet yönetenlerin aslında gençlerin tepkilerinden degil tepkisizlikten korkması gerektiğinin de altını çizelim. Çünki tepki gösteren vatandaş ülkesi, yaşadığı toplumun sorunlarına ilgili vatandaştır…
Dünya İnsanlığının ahlaktan uzaklaşması
Yukarıda da gördük, Dünyanın çeşitli noktaların milyonlarca genç işssiz, başka bir noktasın da ise birçok kişi aç, başka biryerin de sanki işsizlikten ve açlıktan habersizmişcesine refahı lüks sınırlarını zorlayarak daha çok, daha çok tüketim daha çok tüketme arayışları ise bize ekonomik payalaşım daki adaletsziliğin hediyesi, bu adaletsizlik ne Ahlaka nede insanlığa sığmamaktadır… Adalete davet artık insani bir sorumluluk halini almıştır.
Dogal Çevreye karşı Adalet ve Ahlak
Modern ve çagdaş bireyin dikkat edecegi üç şey ne olabilir dersek Toplumsal ahlak, toplumsal adalet karşındakinin haklarına saygı ve dogal çevreye karşı da ahlak ve adalet ölçüleri içinde olması diyebiliriz… İşte adalet ve ahlak ölçüleri bize dünyada ki bütün canlılara karşı ayrım yapmadan sorumluluk yükler, yerine getirdikce de biz insanlık olarak gelişmiş oluruz…
Gelecegin sorunu
Ulaşımın, İletişimin ve haberleşmenin bu kadar arttığı günümüz de olayları sadece kendi toplumumuzla sınırlı degerlendirme alışkanlıkların dan da vaz gecilmesi gerektiğini düşünüyorum. Artık kendi yerel kültürel degerlerimizin yanı sıra evrensel bir kültür de zorunlu hal almaya başlamıştır. Ben buna dünya vatandaşlığı kültürü diyorum… Zaten bize göre gençler bunu daha kolay kabulleniyor, dünya kültürü ortaya çıkaracaktır diyebiliriz… Ama bu şu sorunu içinde barındırarak gelmektedir, toplumların bezeşmesi ki bu bir yere kadar iyidir, ama o eşik aşıldığında insanlığı mutsuz edecektir.
Kutsalların İktidar tarafından kullanılması
Devletlerin ve iktidar erbablarının milliyetçi duyguları, dinsel inançları iktidar tarafından kullanılmasına dayanan davranışları artık kabul görmemeye başlamıştır. İktidarların milliyetciligi ve inancı adaletsizliklerine , ahlaksızlıklarına maske yaparak gösterilen tepkilerin önüne dini ve milliyetiçiliği kalkan yapması gençler arasında daha az kabul görmeye başlamıştır. Bu vatandaşları ayıran bölerek ortak tepki göstermelerini engelleyen devlet ve iktidar tutumuna dayalı toplumsal ayrışmanın gençleri kendi araların da ayrı cephelere ayrılmalarına neden olagelen yöntemlerin artık yavaş yavaş iflas ettiğini görmekteyiz. Bir taraf yalan yanlış adaletten uzak devlet tavırlarını savunan, diger tarafınta karşı duran, tepki gösteren olması sonucu gençler, vatandaşlar aralarında catışır olmuşlardır. Bu durum birçok ülke de sag ve sol kavramları üzerine oturmuştur. İşte tam bu noktada adalet ve ahlak kavramına tarafların ayrı anlamlar da yüklemeleri dünyanın en önemli sorunlarından biri olan kavram kaosunu gençlerin ve vatandaşların da düştüklerini ama genlerin daha derin yaşadıklarını görüyoruz… Birbirinden değişken devlet ideolojilerine edilgenlikle tarafgirleşmiş olanlar ne yazık ki ölmüşler ve yaşdaşlarını, vatandaşlarını öldürmüşlerdir. Bunu fark eden vatandaşlar ve gençler, düşünce ve davranış degişikliğine giderek dünyanın kabuğunu değiştirmektedirler, siyasi düzenler artık ahlaksız ve adaletsizliklerin de gençleri yanın bulamamakta ve gençlerin de adaletsiz ve ahlaksız sistemlerden destegini çektikleri ve karşı durdukları gözlenmektedir.
Artık eskisi gibi Demokrasi aldatmacasına da kanmadıklarını gördüğümüz genlerin ve vatandaşların iktidar hakimi unsurlardan özgür ve bagımsız olduklarını gösterdikleri tepkilerden anlıyoruz.
Bazılarını şöyle sıralayabiliriz,ABD de %99 Biziz Occupy Wall Street hareketinde, geçen yıl Paris’te, Londra’da, Madrid’de, Stockholm’da, Sao Paolo’da, Atina’da, Türkiye’de, şu sıralar da Ukrayna da gençlerin gidişata dur demek istemesini, kurtuluş yolları arama çabalarına devletler şiddetle bastırmak istiyor. Hakkımı yeme, adaletsizliğin milleti, ırkı ve ahlakı olmaz, İktidar sınırını bil, beni degil devleti yönet, benim adıma yönetirken kamu kaynaklarını çar cur etme, gibi sloganlarla yaşanılan haksızlıklara tepkiler devlet ve iktidarları adalete ve ahlaka zorlmaya başlayacaktır.
Bu tepkilerin bence, en önemli özelliği olan etnik, inanç ve siyasi farklılıkları, sınıfsal konumları ve ayrımcılıkları aşarak ortak tepki göstermebecerileri, anlık tepki koalisyonları hemen oluşturabilme gibi özellikleri de için de barındıran tepkiler artık demokrasi aldatmacasına kanılmadığının, doğrudan demokrasi taleplerinin göstergeleridir.
Bu tepkileri iyi kanalize edilirse elektironik ortamın da katkılarıyla doğrudan demokrasiye geçmeye sistemler zorlanabilir.
Adaletsizliğin Kaynaklarından biri de ekonomik paylaşımdır.
Adaletsizliğin ve ahlaksızlığın en önemli belirtilerinden biri de ekonomik paylaşımlar daki adaletsizliklerdir.
Günümüz toplumları incelendiğinde en gelişmişinden en geri kalanlarına varıncaya kadar zengin ve yoksul arasındaki fark, makas görülmedik ölçüde açılmış ve daha da bu acılma devam ediyor ve çarpıklık artık adaletsizliğin ve ahlaksızlığın kaynagı, abidesi gibi duruyor. Ekonomik güçü elinde bulunduran patronlar gün be gün acımazsızlaşıyor, çalışma süreleri olsun ve üçretler olsun bütün ekonomik büyümelere ve karlara rağmen süreler artarken, üçretler ise ya aynı kalıyor ya da geriliyor. İnsanın en önemli kaynagı emegi üzerinde ki bu sömürü bana göre ahlaksızlığın da adaletsizliğin de en önemli kaynaklarındandır. Patronları çalışanlarınızın öncelikle en minumum hakları olan yasal haklarına saygılı olmaya ve bu konu da acilen adalete, ahlaka ve saygıya davet ediyorum….
Katılımcı vatandaş
Adalet dediğimiz de, Ahlak dediğimiz de ne anlamamız gerekir üzerine siyasi tarafgirlikleri aşarak derinlemesine düşünmemiz ve tartışmamız gerektiğini ben dahil hepimize hatırlatarak yeni ve genel gecer Adalet ve ahlak anlayışı geliştirmeliyiz. Bu ahlak cinsellikten sıyrılmış, ama kamu kaynaklarını talana engel olan, ayrıcalıklara karşı duran bir adalet ve ahlak anlayışı olmalıdır. Bir yanda ilaç bulamayanlar varken, evde sağlıksız beslenemiyorken, hatta açların olduğu ülkemiz de ve dünyamız da bu kadar çok lüks için para harcanması ne kadar Adaletlidir, ahlakidir… Yeni bir adalet ve ahlak anlayışı ortaya konacaksa bu öncelikle toplumun sermayedarlarının lüksü engellenecek, sonra kamu kurum ve kuruluşları vatandaşlarından daha lüks yaşamayacak bir kamu hizmet sistemi oluşturulmalıdır ve devlet kendini vatandaşından daha büyük görmeyecegi bir yer de Adalet ve ahlak üzere konumlandırmalıdır. Kamu adına karar verenler toplumu neden bu kararı aldıkları konusunda bilgilendirmeliler ve bilinçli olan vatandaşa bu uygulansın mı uygulanmasın mı diye sık sık vatandaşların görüşüne başvurulmalıdır.
Bu şu demektir vatandaşı ilgilendiren konular da elektironik ağların verdiği imakanlarla oylamalarla vatandaşın direk karar vermesine yönelik çalışmaların ön sesleridir bu tepkiler diyebiliriz. Vatandaş topluluklarının karşı olduğu kararlara veya devletlerin aldığı savaş kararlarını kısacası halkına vatandaşının istememesine rağmen alınan kararlar artık meşruiyetini gün be gün yitirmektedir. Bu uygulamalar kamu da yaşanılan savurganlıkların da önüne gecerek daha adalete dayalı bir sistemin ortaya çıkmasına neden olacagını düşünüyorum.
Vatandaşın bilinçlenerek kararlara katılabildiği demokrasi, doğrudan demokrasidir. Yaşasın doğrudan demokrasi. Fikri Adil
Tepkilerimiz Adalet talebine dayanmalıdır
Günümüz gençliğinin tepkilerini taşkınlık yerine bizim adaletsiz ve ahlaksız davranışlarımıza tepki ve adaletsiz düzenine dur deme, öte yandan, devletlerin adalet ve ahlak sorumluluğunu hatırlatma ve hayat karşısın da kendilerinin de sorumluluk arayışları olarak degerlendirmemiz gerektiğini düşünerek…
Bu tepkileri ve bundan sora dogacak tepkileri eski okuma anlayışları ile okuyarak degil, devletlerin vatandaşlarına rağmen savaşlara gitmelerine, küresel ısınma karşısın da sorumsuz tarvırlarına dayalı sosyal ve ekonomik eşitlige dayalı adaletsizligine ve ahlaksızlığına karşı devletleri, kişileri adalete ve ahlaka davettir, bu davete içabet edecek devletler gelecegin devletleri olacaktır kanatindeyim….
Ülkemiz de devletmizin iktidarını kullananlar, Gezi’ye karşı sert tavırlarıyla Dünya gündemine oturdular, zırhlı araçlarla, biber gazlarıyla, adeta tepki gösteren vatandaşlarına karşı sokak savaşıyla vatandaşlarının tepkilerini sindirmeye çalıştı. Gezi olayların da 8-9 bine yakın genç yaralandı, 11’i ise kör oldu, 6'sı öldü, bu tepkiler daha makul karşılanebilseydi, bu makuliyetten demokrasimiz daha güçlü çıkamazmıydı…
Gençler, artık her şeye rağmen ideolojilerle, din ve dini algılamalarla ve etnik aitliklerle parçalanıp bölünmeyerek, kendi içlerin ki fanatiklerin geri plana atarak, medyanın ve iktidar sahiplerinin topluma onların bu tepkilerini sevimsiz gösterme cabalarını da aşarak, bütün provokasyonlara rağmen, somut sorunlara somut çözüm önerileri ve çözümler getirmeye odaklanma gayretlerini takdir etmeliyiz. Bütün buların yanı sıra bu tepkiler demokratik tepki ve tavırdır, etkin vatandaş profilidir. Gönül ister ki tepki gösterenler deki aşırılıklar olmasaydı, güvenlik görevlilerinin de aşırı güç kullanmayarak, sınırlarını bilerek, makuliyet için de demokrasi ve adalet, ahlak ölçülerine uyarak Dünya vatandaşlığına doğru küresel bir demokrasi örnegi sergileyebilirdi ki bunu her iki kesim de beceremedi, nasıl hepimiz gezinin ilk 10-15 gününe sahip çıkarken sonrasında yaşananlara sahip çıkmakta zorlanmaktayız. İlk günlerde talepler makul tepkiler makul, şitdetten uzak demokrat vatandaş tavrına uyumlu bir tepkisellik vardı. Polisin aşırı güç kullanımı bu demokrasi havasını bozdu ve güvenlik güçleri kontrolü kaybetme korkusundan olsa gerek vatandaşı, olan hatta aynı hakları taşıyan kişilere karşı vahşilige varan bir şekilde davranılmışlardır.
Dünya Siyasi Tarihine baktığımız adalet ve ahlaka davet karşısın da olsun, vatandaşlarının talepleri konusun da olsun geri adım atan, vatandaşıyla uzlaşı içinde sorunlarını aşan devletler kazanmış atmayanlar ise vatandaşlarıyla çatışarak kaybetmeyi tercih etmişlerdir. Burada anlaşma ve uzlaşmayı sadece devleten ve güvenlik güçlerin den beklemek saftiriklik olsa gerek taraflardan, olayların olduğu an da anlaşmaya, uzlaşma kapıyı acık tutmak gerektiğini yaşadığımız olaylardan gördük.
Sonsöz olarak,
Demokratik ülkeler de devleti yönetenler devleti yönetmek için gelirler vatandaşı yönetmek için degil, devleti vatandaş adına yönetirler. Vatandaşların onları yetkilendirmeleri, vekil seçmeleri, vatandaş adına temsil yetkisi vermelerilmesinin temelin de adalet ve ahlak üzere yönetecekleri sözünü vermelerine dayanır, sözlerinde durmadıkların da ne olur???? Öncelikle tepkiyi hak ederler, bu durumda tepki göstermek vatandaşa farz olur…
Selam ve saygılarımla Adalet ve Ahlak üzere yaşamak dilegiyle….
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|