|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
ERKEKLERİN GÜÇSÜZLÜĞÜ |
ERKEKLERİN BİYOLOJİK GÜÇSÜZLÜĞÜ
ERKEKLİK ÖLÜYOR MU?
NESLİ AZALAN ERKEKLERİ KORUMALIYIZ
Gelecekte Dünya kadınların hakimiyetin de mi olacak?
Erkeklikle ilgili kaygılar uzun zamandır vardı, giderek küçülen erkek kromozonu Y, son araştırmalara göre artık küçülmenin üstesinden gelmiş gibi gözüküyor. Hemen o şişkin erkeklik egomuzla hindi gibi şişmeyelim….
Öncelikle en büyük zararı kimyasallardan gören erkek cenin ve bebeler, böcek ilaçları,kurşun, aliminyum, plastik kirleticiler, pil, rastyosyon, elekro manyetik ve kimyasal kirlilikler öncelikle erkekleri ve erkekligi öldürüyor dolayısıyla çevre kirliliklerine karşı erkekler mücadeleci olmalıdır. Yoksa giderek daha çok zarar görecekler ve insanlığın iki ayagından biri zayıflayacaktır. Erkekler dogumdan sonraki ilk aylarda, savaşlar ve iş kazaların da daha çok ölüyor ve doga da bu dengeyi sağlamak için her 100 kıza karşı 106 erkek dünyaya gelmesini sağlıyor… Yalnız son veriler bu durumun da tersine döndüğüne işaret ediyor…
Dünyanın çeşitli bölgelerinde erkek dogum oranların düşüşler olduğu gözleniyor, örnegin ABD de yapılan araştırmya göre 1997-1990 yılları arasın da 1000 dogum baz alındığın da 1.7 bir azalma görüldüğü bu oranın Japonya da ise 3.7 olduğu görülüyor ki oranlar uzun vade de erkek nufusun ciddi azalmayla karşı karşıya kalacagını gösteriyor.
Dogumdan sonra ki ilk aylar da bebek ölüm oranların da erkeklerin yaşama şansının azlığı yine dikkat çekiyor. 1750 li yıllar da bir yaşına gelmeden ölen erkek sayısı %10’iken 1970’lere geldiğimiz de bu %30 çıkmaktadır ki ciddi bir şekilde erkekleri korumaya almamız lazımdır. Öte yandan kimyasal kirliliklerden erkeklerin çok etkilendiğini gördük, hava kirliğinden de erkeklerin çok etkilenerek nefes sıkıntılarına neden olan hastalıklara yakalanma ihtimalleleri kızlara göre daha fazla olduğu görülüyor…
Amerikan U.S.News & World Report dergisi, yapılan bir araştırma da el de edilen sonuçlara erkek çocukların hem biyolojik hem de ruhsal açıdan kızlardan farklı olduklarını ortaya koyan bir araştırma sonucu yayınladı. ABD’deki araştırmalar gösteriyor ki güçlü olması beklenen erkek çocukların daha dayanıksız olduğunun, egitim aşamaların da daha çok öğrenme güçlüğü çektiklerini, bu oranın ise azımsanmıyacak bir oran (üçte ikisinin) oğlan çocukları olduğunu anlaşılmaktadır.
Harvard Üniversitesi'nden psikolog William Pollack’a göre, notları düşük olan öğrencilerin %70'i yine erkek öğrenciler olduğu, bu oranın konsantrasyon zorluğu çekenler arasın da %80'i olduğunu üzülerek ifade etmek zorundayım. Uzmanlar, toplumun erkeklere yüklediği güç ve başarılı olma özdeşliği nedeniyle güçsüz olabileceklerinin gözardı edildiğini söylüyorlar.
Bu derginin haberine göre, ‘‘Oğlanlar daha dayanıksız cinsiyet mi? Gerçekte kızlar neden daha başarılı ve dayanaklı?’’ kapağıyla cıktığı sayısın da, erkeklerle ilgili gerçeklere parmak basıyor. Bu araştırmasın da Dergi, erkek çocukların kızlara kıyasla daha hassas, daha duygusal, ama en önemlisi biyolojik olarak da hasas oldukları sonucuna varıyor. Temel hatalarımızın biride, onları sürekli kızlarla kıyaslayarak, güçlü ve başarılı duygusunu pompalayarak onlara güçlü olma zorunluluğu yüklememizin erkek çocukları gerdiği görülüyor..
Erkekler görüldükleri kadar sert degiller
Bilinenin aksine erkeler, daha çok şefkat, daha çok anlayış ve dertleşme beklerler, ergenlik cağını kızlara göre daha duygusal destege ihtiyaç duyarak yaşarlar, hormonal yapıları nedeniyle tepkileri de farklı olur. Öte yandan toplumun biçtiği güçlü olma rolü yüzünden sürekli güçlü olma istegi/geregi nedeniyle, bazılarımız zor anlar yaşar, tökezlediğimiz, güçsüz anlarımız daha çok göze batar. Bu nedenle erkek çocuklar üzerine yapılan bu araştırmalara göre, erkek çocuklar bilinenin aksi yön de bir tablo çiziyor.
Bilimsel çalışmalar, kızlarla erkeklerin biyolojik farklılıkları olduğunu artık resmen ortay koyuyor, bu çalışmalara göre erkekler daha özel, bir başka deyişle daha nazik, daha kırılgan, sevgi, şefkat eksikliğinden daha çok etkilenen, üstelikte biyolojik olarak da daha dayanıksız olduğu gerçeğini biz insanlara anlatıyor. Zaten biz erkekler de bu güçlü numarasından bıkmıştık sagolasın bilim bizi bu dertden kurtardın. Artık kas güçümüze de ihtiyaç kalmadığından dolayı güçlü olmaya da gerek yok yalnız kadınlar gibi hem biyolojik hem de sosyolojik uyumlu olmalıyız…
Bildiklerimiz, güçsüzlük uzun yıllardır kadınlara özgü bir özellikti, oysaki yeni yeni gün yüzüne çıkan gerçeklerden asıl güçsüz olanın, sorunların üstesinden gelemeyenlerin erkekler olduğudur. 30-40 yıldır eğitimde kızlara eşit haklar için çırpınan uzmanlar, şimdilerde ise, “”kızlarla pek fazla ilgilenmişiz, oğlanları ihmal etmişiz”” diyorlar.
Fort Worth kentindeki Aile Merkezi'nde ‘‘Oğul Yetiştirmek’’ seminerlerinden de önemli dersler çıkıyor. Anne-babalar neler mi öğreniyor? Erkek evlatların duygularını ifade edebilmesi için onlara en azından 60 saniye zaman tanımak gerektiğini, tepkileri için biraz sabretmeyi. Erkek çocuğun duygularını, hassasiyetini maskelemeye çalışırken öfke patlamaları normal. Başlarının okşanması o çok susadıkları şefkati, yakınlığı sağlıyor, sakinleştiriyor. Oğlanlarla otururken dertleşmenin çok daha zor olduğu, konsantrasyonlarının çok kısa sürede yitirdikleri de gözlenmiş.
Anne erkeğe hamileyse düşük ihtimali daha fazla oluyor.
Erkeklerin dayanıksızlığı doğum öncesinden başlıyor, Londra'dan çocuk psikiyatristi Sebastian Kraemer'in araştırmalarına göre: Döllenme aşamasın da, kızlardan daha fazla erkekler oluşmasının nedeni, erkek dölleyen Y kromozomunu taşıyan spermlerin daha hızlı yol almasıdır. Ancak sonraki aşamalar da başlangıcındaki hıza dayalı üstünlük pek uzun sürmüyor. Annenin, kimyasallardan etkilenmesi, fiziksel dış etkenlerden, ruhsal sıkıntıları nedeniyle strese girmesi halinde erkek ceninlerin düşük ihtimali kızlara oranla daha yüksek oldugu Uzmanlar tarafından gözlemlenmiştir.
Kızlar daha hızlı büyüyor
Dogum sonrası da kızların gelişimi daha avantajlı ve erkek bebeklere kıyasla kızlar, 6 hafta ileriden gitmektedirler. Duygulanım durumlarının da farklı olduğu gözlemlenmekte, oğlanlar duygusal zamanlarda daha fazla strese girmelerine rağmen, bunu bastırarak çaktırmamaya çalışıyorlar. Bu çaktırmama durumları ise toplumun biçtiği rolün etkisinden kaynaklandığı düşünülüyor.
Ani durumlarla karşılaşılması halin de, kızlarla kıyaslandığın da oğlanların kalbinin daha fazla çarptığı ve avuçlarının terlediği görülüyor. Genellikle erkeklerin duygularıyla, davranışları arasın da fark oluyor.
Erkek ve kız çocukların da beyinsel yapı
Pennsylvania Üniversitesi Beyin Davranışı Laboratuvarı Direktörü Ruben Gur’a göre : Kadınların beyinleri, erkeklerinn bayinlerine göre %10-11 daha küçük, öte yandan daha komplike bir gelişim icindedir, hacim farklılığının daha zeki olunduğu anlamına gelmediği de belirtiliyor. Erkek beyinlerinde gri madde daha az ve beyaz madde daha fazla. Gri madde enformasyonun değerlendirilmesine, beyaz madde ise beyinden bedene sinyaller gönderilmesine yarıyor. Beyin yarıküreler arasındaki bağlantılar kadınlarda çok daha fazla. İşte bu biyolojik ayrım nedeniyle kadınlar sözel ifadede, duygularını ortaya dökmede erkeklerden üstünler. Bu yüzden kızların beyin yapısı daha kolay öğrenmelerini sağlıyor. Erkek beynindeki beyaz madde üstünlüğü ise mekanikte kızlara fark atmalarını, beyindeki sıvının fazlalığı da çarpmalarda kafataslarının daha dayanıklı olduğunu açıklıyor. Kısacası erkekler daha pratik, kadınlar daha analitik düşünüyorlar….
İlaçların yan etkilerinden de erkekler daha çok etkileniyorlar
New York da Colombia çocuk sağlığı merkezinin yakınların da yaşayan aileler 2001 yılın da yasaklanıncaya kadar, Klorpirifos adlı böcek ilaçını düzenli olarak kullandılar ve böceklerle mücadelee ettiler. Sonra araştırmacılar bu bölgeyi izlemeye aldılar ve ne görsünler, doğum öncesi bu ilaca maruz kalan kadınların erkek çocukların da IQ düşüklüğü izlenmiştir. Bu durumun erkeklelik hormonlarının zarar görmesine bağlı olabilecegi kuşkusu üzerin de durulmaktadır.
Benzer bulgulara oyuncakların, kişisel bakım ürünlerinin anneleri ve çocuklarını etkileyen kimyasalların da çocuklar da saldırganlıga ve dikkat eksikligine neden olduğu izlenmiştir. Araştırmacılar bu maddelerin erkekleri dişileştirme etkisi de yaptığı kuşkusu taşımaktadırlar.
Bunun kaynagının ise polikarbonat plastiklerin yapımın da kullanılan kadınlık hormonuna yakın ostronojik bir madde olan bizfonel –A ya daha duyarlı oldukları düşünülmektedir. Bebeklik, çocukluk dönemlerin de bu maddeye(BFA) maruz kalan erkek çocukların da aşırı hareketlilik, saldırganlık ve kaygı bozuklukları gözlenmektedir.
Dahası bu kimyasalları yüksek düzeyde soluyan gebe kadınların troid hormonları az erkek çocukları dünyaya getirdikleri, ancak kız çocukların da böyle bir etkinin gözlenmediği belirtiliyor. Troid hormonları beyinin gelişmesine öncülük ettiği için önemli olduğunun altı ciziliyor.
Yapay Kimyasalların bir bölümü ostrojen, bir bölümü ise testosteron etkisi yapıyor, ne yazık ki her iki etki de dogal olan normal gelişimi sekteye uğratıyor. Bu kimyasallar ufak caplı dahi olsa ana rahmin deki dölütü etkiliyor. Daha çok erkeklerin etkilendiği düşünülürse cinsler arası adalet, eşitlik falan derken erkekleri kaybedebiliriz.
Kadınların güçsüzlügü falan derken erkeklerin nasıl bir tahlikeyle karşı karşıya kaldıklarını yukardaki söz konusu arşatırmalar ortaya seriyor. Gelecege doğru insanlık ilerlerken erkekleri de koruma yolları geliştimek durumundadır. İlaçların yan etkilerinden, kimyasal ve radyosyona bağlı kirliliklerden, çevre kirliliğinden ilk önce erkekler etkileniyor ve zarar görüyorlar. İnsanlığın gelecegi adına, bilim insanlarını biz erkekleri koruma yolları geliştirmelerini rica ediyorum… Ayrıca kadınlardan da ricam biz erkeklere iyi davranın yoksa bulamazsınız.(Şaka) Selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – www.vatandasfikri.com -- Nisan 14 -
Kaynak
1- Hürriyet - Rezzan HASANBEŞEOĞLU 01.02.2002
2- Cumhuriyet - CBT – 1412- 11.2014
3- Amerikan U.S.News & World Report dergisi kaynaklı haber.
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|