DİL İŞKENCESİ!!
(Dilsizlik, Düşüncesizlik Getirir!! Fikri Adil)
Buda nereden çıktı demeyin, nereye gitsek karşılaşıyoruz, lokantada, otelde, edebiyatta, sanatta, siyasette, dinde hukukta, reklam da akademiye de her yede dil işkencesi yapılıyor ve biz bunun farkına bile varmıyoruz.. Nasıl mı yapıyorlar?
Nereden başlasak, lokantalardan mı, din adamlarının söylemlerinden mi, hukukçulardan mı, kendini kültürlü göstermek için yapılan yabancı, yamacık kelime kullananlardan mı, N’ye Türkçe ifade de bile en diyenlerden mi, biz onlara uymadığımızda bıyık altından n’ye, ne dedi diye hafiften gülmelerden mi? Tabelalarda ne anlama geldiğini bilmediğimiz yüzlerce işletmelerden mi? Valla şaşırdım kaldım, ne kadar dil işkencesine maruz kalıyormuşuz düşününce anladım..
Adam hukukçu güncel kullanılan kelimeler yerine, bunların daha anlaşılır olmasına rağmen hangi dilden dilimize geldiği belli olmayan, bir kelime kullanır, belli olan nedir, biz onun kullandığı dilini anlamayız… Kişi doktor, Türkçe kullansa anlayacağız dediklerine uyacağız ama adam bizim anlamamızı önemsemiyor ki, kendinin ne kadar yabancı kavram ve dille mesleğini ifade edebildiğini önemsiyor… Biz onu anlamıyoruz oda bize işkence yaptığının farkında bile değil… Hele din adamları kendi dillerini konuşmamak için çırpınıyor, sanki haşa, Allah Türkçe anlamıyor, bizde Arabca anlamıyoruz, en iyi din adamlarıyla anlaşıyoruz, anlamamak üzere… Hani birde kutsal alanda konuşuyoruz havaları varya, beni öldürüyor, kendisinin bile anlamadığı şeyleri bana anlamadığım bir dille ifade ediyor, anlatıyor diyemeceğim, bunlar gerçekleşmiyor mırıldanıyor, biz de anlamış gibi amin (Öyle Olsun, Öyle Kabul Edilsin) diyoruz…Biz ne dersek diyelim, karşı tarafa anlatabildiğimizi demiş oluruz, ya anlaşılmayan bir dil kullanıyorsak hiç bir şey dememiş oluruz.. Bu ne işkence Allah’ım bizi bunlardan kurtar… Lokantalara gecelim mi?
Bir arkadaşın ifadesiyle önüne konan yemek istesin de bir çorba adı var, tuhaf bir at istemiş garson getirmiş, bide ne görsün, bizim şehriye çorbası, yabancı bir isimle yemek listesin de… Ya biz dilimizden utanıyormuyuz, yada aşağılık kompleksi mi var, yada bir uyuşturucu aldık ne dediğimizi, nasıl anlaşıldığımızı önemsemiyoruzmuyuz? Yada bu topluma bir gıcıklığımız var ki bu işkenceyi onlara yapıyoruz.. Başka ne diyeyim anlamadan iletişim kurmak, anlatmamak, anlamasını beklememek sadece bize mahsus olsa gerek… Yoksa dünyada başka böyle dil işkencesi yaşatılan toplum var mı bilmiyorum… Ama benim iddiam bu boyuttan hiçbir toplumda olamayacağıdır…
Dinini anlama, yabacı anlaşılmaz kavramlardan dolayı hukukunu anlama, sağlık sektörü yine aynı şekilde davransın, okullarımızın bir bölümü yabancı dille eğitim yapsın, din alanında daha yaygın… Sonrada bu kadar ahlaksız ve adaletsizliğin sonucunu merak edelim.. Felsefeyi de tatile gönderelim, sonra birde bu millete ne oluyor, neden suç oranı yükseliyor, neden ortalama bir ahlak inşaa edemiyoruz diye hayıflayalım… Öte yandan da Osmanlıca da ısrar edenler var, mevcudu anlamıyorlar mı ki, Osmanlıcayı ne O dönemde yaşayanlar anlıyordu, nede bu dönemde yaşayanlar Kurslar aracılığıyla öğrenmedikçe anlamıyor… Bizim Güzelim Türkçemize, bize bu işkencesi… Dilsizlik, Düşüncesizlik Getirir, Bu gidişle Dilsiz Toplum Oluyoruz Gibi… Biri Arapça der, Diğeri Osmanlıca, Biri yabancı kelimelerle meslek dili geliştirir… Siz nerede yaşıyorsunuz, hangi kafayla düşünüyorsunuz, hangi ülkenin vatandaşısınız, bunları düşünün, o ülkenin resmi diliyle vatandaşına hitap edin, vatandaşlara dil işkencesi etmeyin… Yazıktır günahtır, dilimizi bozmayın, bizde, dünyanın bilgisini, dinimizi hukukumuzu dilimizle anlayalım… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 25.2.18 --- vatandasfikri.com
|