ALİMLERİN/AYDINLARIN ZULMÜ!!!
Alimlerin zulmü olur mu, olmaması lazım ne yazık ki olduğu görülüyor, nasıl yani, iki haliyle zulüm ortaya çıkıyor…
Birincisi, İster dini, İster Siyasi düşünce ortaya koyan alimler, bunu yaparken insan/vatandaş/kişi hak ve özgürlükleri bazlı düşünmüyor… Kimi ideolojisi için insanı/vatandaşı/kişiyi harcıyor, kimi de dini yorumları/inançları için, bunu yapıyor, hatta ekonomik nedenler için harcayan daha çok gibi.. Sonuç zulme uğrayan bir halk, buna sesiz kalan siyasal/dinsel aydınlar.. İşte zulüm…
Belki bunu alimler bilinçli yapıyorlar, fitneden sakındıralım derken zulme neden uygulamalar karşısında sesiz kalıyorlar… Zulüm fitneden mi, fitne zulümden mi daha kötü, Yada zulüm mü, fitneden çıkar fitnemi zulümden çıkar? İkisinin de birbirini besleyen bir yanları olduğu ortadadır, bunun için ikisinden de kaçınmalıyız? İlk kaçınmaları gerekenler ise alimler/aydınlar neden?
Âlimler, bulundukları konum gereği, hem siyasileri, hem yönetenleri, hem toplumun ileri gelen zenginlerini, hemde genel olarak toplumu etkilerler… Yada etkilemeleri beklenir, bizim siyasilerimiz mi aydınları etkiliyor, aydınlarımız mı siyasileri pek belli değil… Halk aydınlardan etkilenmiyorsa, siyasiler aydınlardan etkilenmiyorsa, ya aydınlarımızda/alimlerimizde yada bizde bir sorun vardır, diye düşünülmelidir… Oysa olaylar olmadan önce alimler/aydınlar/entelektüellerden düşünce alınır olay, bu düşünce üzere etkilenmeye çalışılmış olsa, şu anda yaşanılan sorunların bir çoğu yaşanmazdı… Yaşanılan olaylarda suç kim de?
Biz vatandaşlarda mı, yoksa yönetimlere yağcılık yapacağım diye aydın/alim olma ciddiyetini kaybeden alimlerde mi? Alim olma ve vatandaş olarak bir toplumda yaşama sorumluluğunu kaybettiysek, sadece yasal zorunluluklara uyarak, hatta yasal durumları bile nasıl aşarak, ister ekonomik, ister sosyolojik, ister siyasal vede dinsel toplumu nasıl istismar ederim diyerek hırsla toplum içinde yaşayanların neden olduğu sorunları görüyoruz… Amaçları katkı sunmadan yada bir katkı sunarak 10 almak olan bu insanları birileri etkilemeli ve toplum bu hırslılar zulmünden kurtarılmalıdır… Kim kurtaracak, ya aydınlar, ya devlet… Aydınların büyük bir bölümü siyasilerin ve lüks içinde yaşayan şımarık zenginlerin etkisi altındaysa, devlet de hırslı vatandaşlarca ele geçirilmişse… İşimiz zor görülüyor…
Bütün makamlar bizim adamlara yeter mi yok, bütün ihaleler bizim adamlara yeter mi yok, kamuya ait bütün mallar bizim adamlarca paylaşıldı, yeter mi yok.. Buna tepki gösteren kaç kişi var? Yok denecek kadar az kişi var… Gerçek Aydın sayısı kaç kişi olmalı derseniz?
Kaç kişi olmalıdır, 82 milyonun, %2’si alim/aydın olsa kaç kişi olmalı? 160-170 bin kişi olmalı, bunları dinleyen %10 vatandaş olmalı bunun da sayısı 8.200.000 eder… Bu toplumda onları dinlemeli, var mı, tartışılır, dinliyormuyuz, tartışılır… Aydınlar mı dinletemiyor, biz mi dinlemiyoruz yada aydınların büyük bir çoğunluğu siyasilerin ve ileri gelen zenginlerin kalemşoru olmuşta biz mi onları dinleyecek saygınlıkta bulmuyoruz? Yada biz sağlıklı düşünceyle, sağlıksız düşünceyi ayırt edecek feraseti mi kaybettik? İşte düşünsel hiyerarşi kuramamanın kişisel, toplumsal sonucu, bu olsa gerek.. Şimdi ne olacak?
Valla bende bilmiyorum, alimlerin/aydınların rehberliği olmazsa, amaçsız, hedefsiz, ilkesiz, hayvan seviyesinde yaşarız.. Acilen Alim/Aydın sorunu çözülmeli, mevcut yarım aydınların zulmünden toplum kurtulmalıdır, kurtarılmalıdır, kim kurtaracak, tabiki bu toplumun insanları, aydınları, alimleri, siyasileri, akademisyenleri.. İnşallah en kısa zamanda harekete geçilir ve bu aydın havası calan, şeyhi, lideri ne diyorsa onun üzerine düşünebilen/konuşabilen yarım aydın tiplerinden kurtuluruz… Kurtulmak dileğiyle… Selam e Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 6.2.20 – vatandasfikri.com
|