|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
SİYASAL OLANLA, KÜLTÜREL OLANI KARIŞTIMAK |
SİYASAL ALAN DA KÜLTÜREL DİLLE KONUŞMAK
Ak Parti iktidarının Suriye politikalarını eleştirme sınırlarını aşan, san ki adeta Esadcı olanlar olduğu gibi, bu politikayı akla dayalı eleştirilerle eleştirenler de var… Rusların sınır ihlalini ve düşürülen uçağı sonu nerelere gideceği belli olmadan alkışlayanlar da var… San ki kendi devletlerinin uçağı düşürülmüş gibi tepki gösterenler de… Açık biçimde iktidarın yaptığı her şeyi memleketin kötülüğüne yoran, bazen ihanetle bile suçlayanlara rast geliyoruz… Böyle bir ortamda nasıl sağlıklı düşünülür… Bir yanda kendi toprağı işgal edilmiş söylemi, bir yanda kendi uçağı düşürülmüşçesine veryansın… Öbür yanda da iyiye de, kötüye de sadece alkış nidaları, bu nedir Allah aşkına söylermisiniz?. Nerede bizim ortak değerlerimiz, nerede ortak paydalarımız kim yıktı bunları?? Sanırım el birliği ile yıktık, değerleri siyasete dolgu malzemesi yaptık, oysaki değerler bizim insani, kültürel olarak bizi değerler üzerine düşünmeye ve davranmaya sevk edecekti… Ahlak ve adalet kavramlarının o kadar içini boşalttık ki, artık kimse bize, bizde kimseye tahammül edemiyoruz…. Elimiz de öfke ve kinden başka bir şey kalmadı mı yoksa? Oysa toplumsal aidiyet için, adaleti, ahlakı(cinsellik dışında ticari alanda) sevgi, saygı, sevinci mutluluğu, derdi, belayı nimeti, külfeti, paylaşmak gerekmez mi?
Ya bir ülke bize saldırsa devleti vatanı düşünemeyip de hükümeti düşünerek vatanı/ kendimizi savunmayacakmıyız? Biz ne düşünüyorsak ne yapıyorsak bu ülkenin ve bu devletin vatandaşı olduğumuzu düşünerek yaparak ve bu ülkeyi yönetenlerin de toplum tarafından seçildiğini unutmayalım….
Suriye ve Rus gerilimleri bir gösterge olarak okunduğunda toplumsal ayrışmaların hangi boyutta olduğunu çok rahat görüyoruz… O zaman ne yapılabilir, iş devlet iktidarını toplum adına kullanan hükümete düşmektedir, kim ne derse desin, aldırmadan adımları atacak, sadece kendi tabanına mesajlar vermekten, sadece kendi adamlarına ihaleler vermekten, sadece kendi adamlarına kadrolar işini askıya alacak… Acilen bunu yapacak, bu toplumun normalleşmesi lazım, ilk adımı iktidar atmalıdır… Örneğin; Dünyanın her yerin de ihale alan bir şirket, GAMA neden ihale alamıyor bunu düşünmek lazımdır… Böyle kaç tane daha şirket var? Yeni kurulan hükümetin, acil olarak ne yapması gerekiyor derseniz, toplumun kültürel olarak kırılmışlığını tamir etmek demek derim… Ekonomi düzelir, siyaset rayına konur ama bu kadar bir birinden kopmuş toplum ne sorunları aşmakta kendinde güç bulur, nede toplumsal barışını koruyabilir…
Anlaşılan şudur ki, bu zamana kadar yapılan vasat siyaset bizi ayrıştırdı, yetmedi düşmanlığımızı körükledi yetmedi, artık iç barışımızı bozacak illaki bir birimizi boğazlarken mi anlayacağız/uyanacağız…
Bu kamplaşma kısa vadede partilere oy sağlar, dayandığı taban az olan az oy alır, çok olan çok oy… Ama uzun vade de sorunları tetikler, kopmalara neden olur, uzun vade dediğim geleceğe doğru değil, 20-30 yıldır geçmişte uygulanarak gelindiği için gelecek geldi gibime geliyor….
Hükümet olan partimiz, nasıl olsa çoğunluğu oluşturan muhafazakâr-sağ kesime dayanıyor ve bu söylemle daha 2023 degil 2071 de de iktidarım diyor….
Muhafazakâr- sag vatandaşların iktidar ve devlet ilişkisine bakıyoruz, lükse alıştılar, tasarruf yerine aşırı tüketim tuzağına düştüler, yokken paylaşırken, şimdi varken paylaşamıyorlar… Faiz, günahdı şimdiler de değil gibi, sadece aldıkları faizi zekat olarak verseler toplumsal sorumluluklarını azda olsa yerine getirmiş olacaklar…
Muhafazakâr düşünce, iktidar gücüyle mütevazı olma kültürünü kaybettiler, öteki algılarında kendilerine, hükümete değil de, kutsal olana karşı gibi algılanmasının önünün açılmasının yolu açıldı ve öyle algı beslendi… Muhaliflerin de her tür değer ve kutsal karşıtı oldukları yönündeki bu algıyı muhalefetin de beslemesinin katkısının olduğu da aşikardır…
Sosyolojik kopmaları besleyen siyaset dilinden herkes sorumludur, muhalafetin AK Parti muhalifliğini aşan dil kullanan muhalefet açısından gelinen nokta da, muhafazakârın geldiği noktadan farklı değil… 3-4 dönemdir, iktidar da olmanın muhalefete verdiği saldırgan tavırlara, öte yandan iktidar eliyle yapılan kadro ve sermaye degişikligine dayanan değişimlerim de topluma yansıması dikkate alındığın da Ak Parti düşmanlına dönüşen durumun tersinden bakınca Ak Parti savunuculuğuna dönüştüğüdür… Zaten kırılgan olan toplumumuza siyasal gerilimleri aşan toplumsal gerilim olarak yansımaktadır…
Biz toplum olarak genel de birbirimizin yaşam tarzına müdahale etmeyi severiz, daha önce türban meselesi, ibadet meseleleri, Kürt dili üzerinde ki baskılar düşünülünce… Şimdi de haklı bir kaygı yaşanmaktadır… Benim kanaatim Ak Parti hükümetleri yaşam tarzlarına müdahaleyi en az yapan iktidar olma özelliğini koruyor ve korumaya da devam etmelidir… Bazı konuşmaları lüzumundan fazla haberleştirerek örneğin sığaranın ve içkinin saglığa zararlı olduğu konusun da ki Tayyip beyin öneri ve uyarı içeren konuşmaları bu kategoriye sokulabilir. Bunları müdahal değil doğal uyarılar olarak görmek lazımdır… Buna rağmen…
Belki iktidar gücünü kullananlar yaptıkları küçük küçük olayları önemsemiyorlar, karşı tarafı anlamak için onların kaygılarını anlamak lazımdır… Ona göre bir geliştirmek gerektiğine inanıyorum… Biz adalet ve ahlak ölçülerinden ayrılmayacağız, bize yapılan haksızlıkların hiç birini ne vatandaşa nede hiçbir insan yapmayacağız… Garantisi verilerek toplumun yarısının kaygısını yok ederek bu kırılmalar onarılabilir…
İktidar partisi değerleri siyasileştirirmesinin ardından, muhalefetin iktidara karşı söylemlerin de, siyasal rekabeti aşarak değerlerin eleştirisi/saldırısı şekline dönüşmesi son üç seçimdir muhalefetin buna dikkat ettiğini, en azından CHP nin çok dikkatli davrandığını görüyoruz… Aynı dikkati Ak Partinin de yapması gerekiyor…
Muhafazakar vatandaşlarımız da ise muhalefetin iktidarın icraatlarını, politikalarını bahane ederek, kendi değerlerine saldırdığı algısı daha önce devlet kurumları ve medya aracılığıyla beslenmişti ve bunun devamın hükümetin eleştirisi değer saldırısı olarak algılanıyorsa sağlık bir algı üzerinde düşünülmesi lazımdır… CHP bu algıyı yıkmak için elimden geleni yaptı, şimdi sıra yeni kurulan hükümette…
Kürtler adına siyaset yapanlar(HDP) ise hala o en uc sivri dillerini kullanıyorlar, bir patlama oluyor, devlet yaptı, Devletin en tepesinde ki Cumhurbaşkanına katil diyorlar… İnsaf edin, bu dille konuştuğunuz da tarafsız olmaya çalışan ben bile dinleyemem sizi… Katil derken, öncelikle Tayyip beyin rahatsız olacağını sonra onun sevenlerin 20-21 milyon insanın rahatsız olacağını düşünen bir dil kullanmanızı öneriyorum…
Siyasal alanda kültürel dilin bu yoğunlukta kullanılmaması gereğini anladık sanırım… Toplumsal kopmaları/kırılmaları önlemek için hem iktidara, hem onu destekleyen muhafazakar vatandaşlara, hem muhalefete, hem de muhalefeti destekleyen vatandaşlarımıza iş düşüyor… İlk yapacağımız şey hain yok siyasal rekabet var diye düşünerek başlayalım ne dersiniz….
Hüseyin Benek --- Kasım
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|