TOPRAKTAN, TOPRAĞA YOLCULUK
İnsan dogum ile ölüm arasında bir yolcudur desek doğrumu demiş oluruz, bilmeyiz ki!!
İnsanın macerasına, beşikten mezara kadar, doğuş, oluş, ölüş mü desek!!! Denilebilir mi?
Biraz daha geniş düşününce, ister dini kaynaklardan, ister evrim teorisinden bakınca, bir damla, su, topraktan yaratılış, insan olma kimliği veriliş mi desek, topraktan toprağa yolculuğuna!!! Olabilir mi, neden olmasın….
Acaba biz nereden geldik dediğimizde, bize sizi leylekler getirdi diyerek, bu yolculuğumuzdaki, serüvenin gizemli yanlarını bu nükteyle kapatan büyüklerimiz mi haklı, olabilir mi?! Neden olmasın…
Son olarak Teyzem Huriye Kule’yi kaybettik, ölüm üzerine bir daha düşünmeye başladım, ölüm eksik olmasın diye doğuma gittim, doğum yeter mi dedim, insanlığın topraktan yaratılışına gittim, antropolojik olarak yarattığı kültürleri düşündüm, dünyanın yedi harikasını yapan insanın da sekizinci harika olması gerektiğini, hatta bunları yapanın insan olduğuna göre, ona hayret ederek harika anlamı yüklemeye çalıştım….
İnsan kendinin, yaratılış, yaşayış macerasının farkında olan, bunun için yaratılış, yaşayış, son duraga varış serüvenini, iyi yaşması gerektiğini bilen bir canlı olarak, daha iyi yaşamı hak ettiğini düşündüm.. Daha iyi derken daha pahalı, daha lüks, bunları daha, daha çoook yaşamaktan bahsetmiyorum, benim daha iyim, mutluluktur, benim insan için daha iyi yaşam dediğim, insanlığın mutluluğuna katkılar sunmasınıdır… Ben diger imanlı arkadaşlarımın aksine en büyük zulmün, en büyük günahın insanı mutsuz etmek olabilecegini düşünen biriyim…Yaşadığımız zaman dilimi içinde yaşadıklarımızın bir muhakemesini yapacak olursak, en büyük günahımız mutsuz ettiğimiz insanlar, en büyük sevabımız ise mutlu ettiğimiz insanlar ise!!!... En azından ben böyle düşünüyorum, topraktan yaratılıp, toprağı işleyiş, toprağa gidiş, ölüş de diyebilecegimiz bu yolculuklarımızı ne kadar insana yakışır şekilde yapabiliyoruz?!? O zaman insana ne yakışır!?!?
İnsan akıllı canlı, bu akıl nimetiyle diller geliştirmiş, kültürler oluşturmuş, medeniyetler kurmuş bir canlıdır… Dünyanın sekiz harikasına bakacak olursak neden sekiz, bunları ta klasik dönemde yapan insan dünyanın birinci harikasıdır da, onun için onu, yani biz insanı ilk başa yazıyoruz… Nasıl dini düşüncede ilk sırada yaratıcı yani Allah/Tanrı varsa, bu kadar eseri yapan insan da bu eserlerin yapıcısı olarak harika diyebiliriz… Klasik Dünyanın Yedi Harikası: 1*Giza Piramidi. 2*Babil'in Asma Bahçeleri. 3*Olympia'daki Zeus Heykeli. 4*Efes'teki Artemis Tapınağı 5*Halikarnas Mozolesi. 6*Rodos Heykeli. 7*İskenderiye Fenerini yapan insanı birinci harika olarak yerine koyduk.. Bunu ego, kibir yapsın diye degil, kendinin farkında olsun, dünyanın dogal yapısını koruyarak ondan faydalanarak, ona katkı sunarak, mutlu yaşadığı kadar, mutluluklarda yaşatsın diye…
Umut ediyorum, hatırı sayılır bir yıl/yaş yaşadım mutlu etme çalışmalarım mutlu etmeye çalıştıklarım tarafından akamete uğratıldı… Mutlu olmaya çalıştım, bazen ben kendim kendi mutluluğumu engelledim, yani bana göre en büyük zülum mutsuzluktu ya, evet evet kendime bile zulmettim, üzülerek günahlar işledim.. Başkaları da zulmetti, belkide bilerek, bilmeyerek ben başkalarına zulmettim, Allah affetsin… Dünyanın birinci harikası insanı daha iyi yaşatabilme cabalarında çok da başarılı olamadım, iyi olan bu çabalarıma devam ediyorum, inşallah topraga dönmeden önce başarılı olurum.. Sizde daha iyi yaşama çabanıza, daha çok mutluluklar ekleyerek doğuş, oluş, ölüş arasında bu harika canlıyı, yani kendinizi iyi yaşatın, bunun yolunun birlikte yaşadıklarınızı iyi yaşatmaktan geçtiğini unutmayın, unutmayalım.. Daha iyi yaşam, Daha Çok Mutlu anların yaşanmasıdır, yaşansın dilerim, SELAMveSEVGİLERİMLE…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com –1.10.2022
Kaynak: https://tr.m.wikipedia.org
|