İŞE GÖRE Mİ ADAM, ADAMA GÖRE Mİ İŞ!!
Şimdi biz de bir eleştiri yapınca hemen en uç da düşünmeye başlar eleştiriye maruz kalan acaba bu bana neden saldırıyor… Bana komplomu kuracak, beni itibarsızlaştıracak mı? Neden eleştiriye alışkın degiliz, öte yandan eleştirenler de, gercekten de art niyetli eleştiriyorlar… Ya da şöyle diyelim herkes birbirini tanıdıgı için böyle yapılıyor olabilir mi? Bunu bir kenara koyalım.. Ama bizim konumuz bu degil, bizim konumuz yetenek yerine yakınlık, soy, sop, mesepsel ve tahrikat bagı ve yakınlık aranmasıdır… Ama ben yakınlarıma yardımcı olmayacakmıyım diyenleri duyar gibiyim… Tabiki yardımcı olacaksın ama yeteneksiz partidaşlarını, mehepdaşlarını, tahrikatdaşlarını, akrabalarını işe alarak ve toplumun işini bozarak degil… Onlarla, sen kazandıklarından paylaşarak, son zamanlar da bir vekil akrabalara yardımı Allah emrediyor dediğin de, dediği konu kamu malı ile yardım etmekten bahsedildiğini anlayamadığıdır… Kamu malıyla yardım edilmez, kendi kazancından yardım edilir… Üstelikte kazancımızın helal yoldan temin edilmesi gerekir ki biz toplum olarak da bunu unuttuk… Hatta unutmadık hellalle, haram o kadar karıştı ki bize her şey normal gelir oldu…
Adam ihaleye giriyor torpilli oldugunu biliyor, en düşük veriyor, neden denetlenmeyecek, neden bilinçli unutulan bir bekci kulubesini yapacak onu kamuya 5-6 misline maledecek, az mı söyledim ne??
Bir göreve bir atacak, haber ucurun bizim adamlara iyi kötü demeden birini bulalım bu görevi digerlerine kaptırmayalım.. Biz bir adam bulduk ama bu kurumun önünden bile geçmemiş, diploması var mı, var… eli ayagı düzgün mü, yok biraz berduş tipli… Lan alın o adamı, adam haline getirin berbere götürün, hamama götürün tıraş ettirin, elini yüzünü yıkasın, bir magazaya götürün yukarıdan aşagı ya, giyinsin ve bir iki takım da elbisesi olsun… Biraz olsun adama benzetin getirin bu işe başlasın, şu iş başkası kapmasın…
Bu talimatı veren büyügümüz geriye doğru koltuguna yastlanır ve kendi kendine derki ne günlere düştük be, işe göre adam yetiştiremiyoruz adama göre iş ayarlıyoruz, diye bunu yapabildigi için kendiyle gurur duyar… Zaten 5-6 yıl önce kendisi de böyle apar topar göreve cağrılmış ne yapacagını şaşırmıştı… Orada ki tercübeli memurlardan birini yanına gayri ihitiyari taktılar ve nerede nasıl davranacagını hep o söylüyordu… Hala bazen söyler de…
Bu göreve nitelikleriyle, yetenekleriyle gelecekler ne iş yapıyor diyorsanız Pazar da maydonoz satıyorlar babalarından harçlık bekliyorlar…
Sonra hep beraber biz nerede hata yapıyoruz diyoruz, işe göre adam degil de adamımıza göre iş ayarlarken toplumsal işleyişi bozduğumuzu fark bile edemiyoruz… Fark ettiğimiz de hatadan dönecegiz…
Bir zamanlar personel alımların da şöyle bi arayış vardı, bu imamhatipli mi eve öyleyse görev yok, pantolonunun dizine bak namaz izine rastlanırsa iş yok, iş neydi ne önemi var adam imamn hatipli, namaz kılıyor… Tahrikatci de olma ihtimali de var daha ne olsun, bu adamın topluma katkı ne olacak, ….. et o yobazı… Gel zaman git zaman köprünün altından çok sular aktı, geçti bir baktım işler tersine dönmüş… Başka bir grup yönetime gelmiş bu sefer de lan bu Şu üniversite genel de şucuların üniversitesi oradan mezun, bak sosyal medya da biraz anarşistce paylaşımları var, bizim partiye de hiç uğramamış… Oda bir şey mi bizim tahrikatın şehinden el de almamış… gecen de içki içerken de görmüşler… Lan bu kafirlere iş vermeyi bırakın ülkeden sürüp çıkaracaksız şerefsizim… Doğru dersin büyüğüm, başkanım…
Büyük adam bu yaptıklarından sonra büyük olduğunu düşünerek hemen sekretere bana bir keyif kahvesi yapın dedi… Sekreter yardımcına söyledi, o, odacıya, oda caycıya derken büyük adamın emriyle birçok küçük adam harekete geçti… Ne iş yapıldı, yorgunluk alması için büyügümüze Kahve yapıldı bol köpüklü, büyük bir iş başarmanın ardından gelen yorgunluk kahveyle giderildi… Bu durum iktidar degişinceye kadar otomatige bağlandı… Degişince ne degişecekti görev aynı, rol aynı ama kişiler degişecekti… İktidar degişince hiçbir şey degişmeyecek mi? Yok neden bir şeyin deişmesi için izhniyet deigmesi gerek… Abi onu ben göremem ama belki benim torunumun çocukları görür… Sen ne diyorun abi… Ben 50 yaşındayım durum hep böyle, hatta bazen degişir umudumu ile kaybediyorum de Allah diyorum yetişiyor imdadıma… Farkındamısınız ne ahlak, ne adalet , ne yetenek ne bilgi ne beceri, ne tercübe ne işin gerekliliklerine uygunluk aramıyoruz… Tek ölçümüz kalmış bizden, onlardan… Bu ölçü bize daha çok hata yaptırır, gercek ölcüleriyle degerlendirme yapabilen toplumlar da yaşamak dilegiyle…
Zor görünüyor neden diger grubun elemanlarından birinin ifadesini aynen alıyorum, Pusuda yatan grubun üyelerinden fanatik olan yönetim degişsin ben bunları iki gün içinde temizlerim diyor… Ne o haşeremi temizliyorsun diyorum, bana ona küfür etmişim gibi tuhaf tuhaf bakıyor… Ben bu bakışlardan rahatsız oluyorum alıyorum voltamı çıkıyorum oradan… Onları vasatlıklarıyla baş başa bırakarak kendimi, yazıya ciziye, okumaya, dogaya veriyorum …. Selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Haziran 15 – www.vatandasfikri.com
|