|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
Verimsiz Ekonomik Yatırım Nedir? |
KAYNAKLARI NEREYE HARCADIK?
(Verimsiz Yatırım Nedir?)
(Ekonomik Hatalar, Ekonomik Sorunları Tetikler!!)
Dünya ekonomik piyasasına raporlarıyla yön veren Dünya Bankası'nın Türkiye'yi değerlendirdiği son raporunda kaynakların verimsiz sektörlere harcandığı bu durumun ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceği belirtilmiş. Bu rapor da kaynakların verimsiz kullanıldığı iddia ediliyor, örneğin son yaptığımız gibi şeker fabrikalarını satarak bilmem ne iline adliye sarayı, bilmem kaçıncı ilçeye hükümet konağı yapılırsa, kaynaklar verimli kullanılmış olur mu? Ayrıca bu savurganca harcadığımız kaynaklar, bizim üreterek tasarrufla oluşturduğumuz kaynaklar olmadığını, eskiden kurulan fabrikaların satışıyla ve yabancılardan aldığımız borçla oluşturulmuş kaynaklar olduğu, bu nedenle kaynakların iki defa daha dikkatle kullanılması gerekmez mi?
Raporda yeni reformların şart olduğu vurgulanmış, ülkemizde ki ekonomistler ve hükümet defalarca reform, yapılandır, değişim, dönüşüm gibi programlar yapmış, üzülerek belirteyim daha henüz bazı göstergeler dışında reel ekonomiye yansıyan bir etki görülmemiştir…
Türkiye’nin uzun dönemli büyümesinde firma ve sektör düzeyinde kaynak dağıtımını yeniden tasarlaması gerektiği vurgulanmış.. Kaynaklar nasıl dağıtılacak diye sormamız gerekmez mi? Önce hangi sektörlere öncelik verilecek, yine inşaat için faiz düşürülecek mi, düşürüldü ya… Ayrıca milyoner sayımızın artması demek kıt olan kaynakların paylaşımında da sorun var demektir, birileri fakirleşiyor, birilerinin zenginleşiyor bunun için toplumun çoğunluğu fakirleşirken bu işi düzeltecek siyasi irade neden izliyor? Bu ekonomik eşitsizlik sosyal sorunları tetikleme boyutuna ulaştığını söyleyebiliriz… Yalnız bu sözlerimiz alkışçıların, rantçıların, koy koycuların sesleri arasında duyulmaz, dinlenmez bile dinlense de, işte bir kronik muhalefet daha denir dikkate alınmaz..
Dünya Bankası, Türkiye raporun da : “Firma düzeyinde yürütülen analizler Türkiye’deki kaynakların imalat sanayin de bile verimliliği düşük, dolayısıyla kalkınmayı yeterince destekleyemeyecek sektörlere kaydığını göstermektedir” diye rapor edilmiştir… Bu alana da derinlemesine bakılmalıdır, zaten zayıf olduğumuz imalat sanayin de bir de verimsizlik söz konusuysa… Çin imalat sanayinin ucuz ürünlerle yaptığı pazar baskısı da dikkate alınırsa bırakın dış rekabeti, kendi piyasamızda bile rekabet gücümüz düşer, düştü bile..
Biz başkalarının olumsuz raporlarını dikkate almayız, olumlu raporlarını ise bakın uçuyoruz dünya görüyor, muhalefet görmüyor diye abartılı bir şekil de dikkate alırız… Raporu iki acıdan okumak gerek bir verimsiz yatırımlar, atıl yatırımlar, iki verimsiz imalat ve tarım üretimi… Üretim yoksa, olanda da verimlilik yoksa nasıl olacak da ekonomimiz düzelecek? Raporun verimsizliğe vurgusuyla devam etmek gerekirse… Bu arada şu uyarıyı da yapalım yöneticilerimize yardımcı olmak istiyorsak, onları motife edelim diye övmeyi abartmamak gerek, bir yanlış yatırım varsa, bir verimsizlik varsa, biz uyaracağız ki, yönetim önlem alsın, yoksa alkışlarla başı dönen yönetimler önlem almaz hepimiz zarar görürüz…
Önlem alınacak sektörlerin başında, ekonomimize üreterek kan ve can verecek sektörler şunlar olabilir… İmalat sanayii, bilişim ve teknoloji gibi yüksek katma değer sağlama potansiyeli olan sektörler ile sağlık sektöründe ilaç sanayi öncelikli olmak üzere, kimya alanında ki çalışmaların, motorlu taşıtlar ve ulaştırma ekipmanlarının yanı sıra tarım ve hayvancılıkta üretim artışı için alt yapı ve verimlilik üzerine planlamalarla… Projede kalan ekonomik dönüşüm programlarıyla değil, reel çalışmalara acilen başlamalıyız… Bunun için verimli alanlara yatırım, yani yatırdığımız kaynaktan daha çok üretecek alanlara verimli yatırımlar diyebiliriz… Öte yandan artı değer ortaya çıkaracak alanlara yatırımlar ekonomik bekamız için acilen gerekmektedir… Bunlar, eğitim, sağlık, ulaşım gibi sektörlerde devlet eliyle, diğer sektörlerde ise firma analizlerinden sonra mevcut firmaların destelenmesi öncelikli, sonra artı değer üretecek üretim için kurulan firmaların teşvik edilmesi… Bu firmaların ekonomik, teknik, personel acısından yakından izlenerek teşvik edilen alanda verimliliği izlenmeli ve denetim sonuç alınıncaya kadar sürekli olmalıdır…
Bunlar yapıldıkça ekonominizin verimliği artacak ve bu verimliliğe dayalı olarak büyüme gerçekleşecektir….
Mikro ve makroekonomik istikrar için ne gerekiyor dersek, örnek vermek gerekirse, mikroda verimlilik, maliyetlerin düşürülmesi, patent ve icat üzerinden yeni ürün ve mevcut ürünlerin inavasyonu, makroda ise dış ticaret açığının düşürülmesi, son dış dengelenme dövizin artmasında alım gücümüzün düşmesinden kaynaklı olmuştur bu denge için ihtiyaçlarımızın üretimi gerekmektedir…
Bu raporda Dünya Bankası, birçok sektörlerde yeni teknolojilere karşı güncelle yapamadığımızı belirtmiş… Bu nedenle iç ve dış pazarlar da hem yeni, hem işlevsel, ayrıca kaliteli, hemde maliyeti düşük ürünlerle ürün ve mal piyasasına giremedikçe, yaşanılan sorunlar aşılamayacaktır…
Oysa bu rapor, Türkiye’nin özel sektörde dahil olmak üzere hala inovasyon süreçlerinde çok geri kalınması nedeniyle bu alanda iyileştirmelere ihtiyacı olduğu belirtilmiştir.. Biz de bunu hissediyoruz…
TÜBİTAK ve KOSGEB’in hibe programlarının iyileşme sağladığını ancak sürdürülebilir olması için firmalar bu fırsatları iyi değerlendirmeleri gerekir… Hibe ve kaynakların AR-GE ve inovasyon öncelikli olmasının anlaşılabilir bir şey olmasına rağmen…. Diger sektörlerinde ihtiyaç ve pazarlar dikkate alınarak üretim potansiyeli olan firmalara özel destekler verilebilmesi geregi vurgulanmıştır…
Bu raporu, bizim siyasetçilerimizden çok ekonomiden sorumlu bürokratlar, sayısı hayli artmış olan üniversitelerimizin iktisat fakülteleri okusun, yeni raporlar hazırlasın ekonomiden sorumlu siyasilere öneriler de bulunsun… Yöneten siyasilerimizde günü kurtarmak yerine, bu raporları dikkate alarak ekonomik önlemler alsınlar… Son olarak…
Ekonomi piyasasına giriş ve çıkışların kolaylaştırılması, tekelcilik karşıtı yasaların güçlendirilmesi, hukuk devletine olan güvenin tekrar tesisinin yanı sıra… Ücretlere gelince asgari ücret ve buna yakın ücret alanların vergi ve pirim istisnaları, indirimleriyle korunması, verimliliği düşük firmaların verimliliğinin artırılması gerektiği rapordan alabileceğimiz başlıklar diyebiliriz… Biz, bizi eleştirne taporlrdan da yaralarnarak ekonğmimizi yeniden üreten ve kendi kendine yeten toplum lacak şekilde inşaa etmemiz gereğinin, bilinciyle… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 21.8.19
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|