BİRİ YER, BİRİ BAKAR, KIYAMET ONDAN KOPAR!!
Paylaşmamak ayıptı, bir yiyeceğimiz varsa onu ihtiyaç duyanla paylaşmak normaldi, bize şu deyimi “Biri Yer, Biri Bakar, Kıyamet Kopar” söylerdi büyüklerimiz, şimdi ise paylaşmamak ve para, gıda yığmak, hatta olmayanlara karşı benim var senin yok edepsizliği bile yapanların var olduğuna tanık oluyoruz… Bunun normal bir şey olmadığını öncelikle aile, sonra okulda, sonra cami de sık sık paylaşmanın toplumsal birliği neden olduğunu, toplumun bir ferdinin sorun yaşıyorsa diğerlerinin onu izlemesi yerine yardım etmesi gerektiğini, insani vicdanın ve dinin paylaşmayı önerdiği bilincini toplumsal kültür haline getirmenin gereği üzerinde çok durmalıyız.. Neden?
Sanırım bir iki yıllık ekonomik kriz mi desem, ekonomik buğran mı desem bir döneme giriyoruz, burada yoksul kesimlerin korunması gerekiyor.. Açlık sınırının Türk-İş sendikamız tarafından 16.000 lira, yoksulluk sınırının ise 54.000 lirayı aştığı bir zamanda 10.000 lira alanlar aç, 17.000 lira alanlar yoksul demektir, biri yer biri bakarsa kıyamet bundan koparsa sosyolojik kıyamet nedir derseniz, ben birileri aşırı zenginleşirken toplumun genelinin aşırı yoksullaşmasıdır derim… Toplumumuzda yoksulların hali böyle iken zenginler ne yapıyor?
Lüks araba satan firmalarda sıra var, bir kahvenin 200-250 lira olduğu yerlerde oturacak yer yok, buraları dolduranlar toplumun %20’sine denk geliyor… Bunlar aynı zamanda milli gelirden %80 pay alıyorlar, geriye kalan %80 de, %20’yi paylaşıyor, ekonomik eşitsizlikler ve biri yer digeri bakar, kıyamet buradan kopar deyimi, sosyal kıyamet buradan cıkar… Şimdi ekonomik eşitsizliklerle ilgili ekonomik bilgilerle devam edelim mi?
*2023 Nisan sonu itibariyle “milyonluk” hesapların 576 bin 871’i Türkiye’de yerleşiklere ait bulunuyor.
*Bu hesaplardaki tutar, 6 trilyon 753,3 milyar lira ile aynı tarihte 9 trilyon 645,8 milyar lira olan toplam yurt içi mevduatın yüzde 70,’ini; yine bu tarih itibarıyla bankalardaki toplam mevduatın ise yüzde 65,3’ünü oluşturuyor.
*Yurt içi yerleşiklere ait 1 milyon TL ve üzeri hesaplardaki mevduatın 2 trilyon 837,7 milyarı gerçek kişilere,
*536,9 milyarı resmi kuruluşlara, 3 trilyon 378,7 milyar liralık bölümü ise ticari ve diğer kuruluşlara ait.
*1 milyon TL ve üzerindeki hesapların nisan sonu itibarıyla 105 bin 702’si ise yurt dışında yerleşiklere ait.
*Söz konusu hesaplarda toplam mevduat 524,6 milyar lira bulunuyor. Bu da yurt dışı yerleşiklere ait toplam mevduatın yüzde 74,6’sını oluşturuyor.
*Yurt dışında yerleşiklere ait 1 milyon ve üstü hesaplardaki paranın 394,2 milyarının sahibi gerçek kişilerin.
*130,3 milyarının sahibi ise ticari ve diğer kuruluşlar, olduğu görülüyor.
Şimdi paylaşacağımız bilgiler, gelir dagılımından kaynaklı eşitliklerin bankalarda mevduata nasıl yansıdığının da işaretidir…
*Bu arada 10 bin-50 bin lira arası büyüklükteki hesaplar sayıca tüm hesapların yüzde 8,7’sini oluşturmaktadır. Toplam mevduat hacminin yüzde 3,5’ini oluşturuyor.
*50 bin-250 bin TL arası hesaplar ise tüm hesapların yüzde 5,4’ünü oluştururken, toplam mevduat hacminde yüzde 10 paya sahip olduğu görülüyor..
*250 bin-1 milyon TL arası hesaplar toplam hesap sayısının yüzde 2’sini, mevduat hacminin ise yüzde 15’ini oluşturuyor.
Nisan sonu itibariyle “milyonluk” hesapların 576 bin 871’i Türkiye’de yerleşiklere ait bulunuyor. Bu hesaplardaki tutar, 6 trilyon 753,3 milyar lira ile aynı tarihte 9 trilyon 645,8 milyar lira olan toplam yurt içi mevduatın yüzde 70,’ini; yine bu tarih itibarıyla bankalardaki toplam mevduatın ise yüzde 65,3’ünü oluşturuyor. Bu durum rakam yükseldikçe oran da yükselmeye devam ediyor diyerek, bunun nedenlerine bakalım mı? Yok, yok şu bilgiyide paylaşalım gelir dagılımındaki eşitsizliğin nasılda en üst gelir grubunda ultra zenginliğe nende olduğunu da görelim ve sonra nedenlerine dönelim…
“”2023 yılında en çok "ultra zengin" artışı Türkiye'de yaşandı. Türkiye'de 30 milyon doların üzerinde serveti bulunan kişi sayısı 2022'de bin 761 iken, 2023'te bin 932 kişiye yükseldi. Türkiye'yi ABD ve Hindistan takip etti.”” Haberi sizinle olduğu gibi paylaştım, yorumu size bırakıyorum, bu durumlara neden olan ekonomik durumlara bakarak yazıyı bitirelim…
*Bankalardaki milyoner hesap sayısındaki artışa etki eden başlıca faktörler neden derseniz?
Pandemide başlayan ve son seçim öncesi de devam eden parasal genişleme ve kurdaki yükselişle birlikte, yüksek enflasyonist ortamın oluşması, bunun sonucunda TL’nin değer yitirmesi, öte yandan paradan para kazanmanın önünü açan, KKM ve mevduat faizlerinde yaşanan yükseliş, finansal varlık fiyatlarındaki artışlar sayılıyor. Gayrimenkul de, bir iki yılda artan %300-400 fiyat ve maliyet artışları, üretim paylaşım ilişkisinde paylaşım sorunları, çalışanların neredeyse %50-60’ının asgari ücretle çalışması üretilenden gelen gelirin paylaşım sorunu, ekonomik eşitsizlikleri körüklediğini göstermektedir.. Toplamda başta ki deyim tecelli etmektedir… Biri Yer, Biri Bakar, Kıyamet Kopar, Sosyal kıyamet kopsun istemiyorsak, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri, ekonomik eşitsizlikleri toplumsal sorun olmayacak seviyeye indirmemiz gerekmektedir… Bunu liberal ekonomik modellerle degil, sosyal demokrat ekonomik modellerle yapabiliriz, önerisiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 7.4.2024 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
2* https://www.ntv.com.tr/ntvpara/ultra-zengin-sayisi-en-cok-turkiyede-artti,T4SknwNA70SAg9QG8-vfnQ
|