BİNA ÜRETİR Mİ?
(Üreten Bina, Tüketen Bina)
Bina tek başına hiçbir şeydir, örneğin Mısır medeniyetini düşünün o devasa Piramitleri yapmışlar, belkide o piramitler yüzünden batmışlar… Onun yerine baraj yapmış ve arazilerini sulamış olsalardı, tarım ürünü üretmiş olsalardı, belki de batmayacaklardı… Biz ne yapıyoruz, biz bu yaptıklarımız sonucun da ne olacak? Bunun üzerine düşünmeliyiz...
Gidin kendi ilinizi ilçenizi izleyin, son 5-6 önemli yatırıma bakın bunlar nedir? Bunların üretime katkısı, işsizliğe katkısı, ekonomiye katkısı nedir? Yada ben, sizi kendi ilçeme götürüyüm görün, son yapılan 5 yatırımı gözlerinizin önüne seriyorum… Bir hastane, bunlar kabaca rakamlar, 25 trilyon, sonra arıtma, 15 -20 trilyon, Kavşaklar 45 trilyon, sonra sgk binası tam maliyetlerine ulaşamadım, 3-4 trilyon, Şimdi ise hükümet konağı yapılıyor, 25-30 trilyon sonuç üretmeyen binalara kabaca 100 trilyonu aşan bir rakam bunun yarısını üretecek olan tarımsal alanlara, fabrikalara yapmış olsaydık, ilçemiz ekonomik olarak yukarı doğru uçardı… Egri oturalım doğru konuşalım şimdi aşağı doğru uçuyor… Sonra bir ilçe başkanı partililerine şunları söylüyor… “Ekonomi nereden alınıp nereye getirildi. Bakın Türkiye’nin milli geliri 230 milyar dolardan şu anda 800 milyar dolar üzerine, kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar üzerine çıkmış. Türkiye kabuk değiştirdi. Türkiye değişti görüyoruz” Başka bir siyasetçi aynı anda başka bir salon da, kaç AVM yaptık, görmüyormusunuz diye övünüyor, Alış Veriş Merkezleri Üretiyor mu, tüketiyor mu? Evet, görüyoruz, Türkiye aynı Arabların yaptığı hatalar gibi hatalar yapıyor, (onların petrol geliri var, bizim ise petrol giderimiz) ülkemiz bir iki adım sonra atıl bina mezarlığına dönüşecektir… Baya bina ve yol yaptık, tabiki görüyoruz, bazıların bazıları gerekli de, ama neredeyse %70’i gereksiz abartıya dayanan, abartılı maliyetlerle yapıldı ve ne yazık ki üretmeyen, aynı zaman da tüketen binalar…
Öte yandan, bunların kaynağı bizim üretimimize mi, borçlara mı dayanıyor? Aynı dönemde borcumuz 130 milyar dolardan 450 milyar doları geçmiş, satmadığımız Kamu kurum, kamu arsası kalmamış, borçluluk almış başı gidiyor… Biz hiç de sevmediğimiz, istemediğimiz oran da faizler ödüyoruz, aldığımız borçları da, sırf itibar, gösteriş olsun diye kamu binalarına, gerekli gereksiz yollara, cami yapımlarına harcıyoruz… Bu harcamalar bizi kısa zaman için de zora sokacaktır…
Üretime ve ürettiklerimiz üzerinden tasarrufa dayanmayan her yatırım borçlanmaya dayanır, bu borçlanmaya dayanan yatırımlar üreten, üretime katkı sunan yatırımlar değilse borç ödeme döneminde ekonomimiz daralır da, daralır… Bunun ceremesini, yanlış hükümet kararlarını, biz vatandaşlar, işsizlik ve ekonomik sıkıntılar olarak çekeriz… Yatırımlar üretime ve tasarrufa dayanmalıdır deriz... Şimdi tasarruf neymiş, onun sözlük anlamına bakarak yazıya devam edelim mi? Tasarruf: Bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen, Ürün ve Gelirin tüketilmeyen, yani harcanmayan kısmına, tasarruf deriz… Şimdi bunu kişilere, vatandaş olarak ben, sen, o, onlara bakalım ne üretiyor, ne kadar tüketiyoruz? Sonra köyümüze, mahallemize, ilçemize, ilimize, ülkemize genel olarak bakalım mı? Ne üretiyoruz, ne kadarını tasarruf ediyoruz, ne kadarını yeni üretimler için yatırımlar yapıyoruz? Bakın, bakalım - Sorun, soruşturalım, bu kadar bina yapılıyor hangisi üretime neden oluyor?
Üretime neden olmazsa neye neden olur, üretim yoksa bunların maliyetleri nereden karşılanıyor? Düşünmemiz sormamız, Sormamız üzerine düşünmemiz gerekmez mi? Bir bina yapılırken bu bina ne işe yarayacak, örnegin hastane mi yapıyoruz, kaç yataklı gerekiyor, kaç poliklinik, kaç doktor, bunların teşhis ve tedavide kullanacağı ekipmanlar neler olmalı? Bu yaptığımız hastane binasında bunlar var mı? Hastane binaları sağlık üretirler, ama içinde gereken sayıda uzman doktor ve tıpbi cihaz varsa… Yoksa birçoğunda olmadığını, vatandaşların bu nedenle özel hastaneler gittiklerini, özel hastanelerinde gerekli, gereksiz teşhis ve tedavilerle SGK’dan tedavi üçreti aldığını, buna dayalı olarak sağlık giderlerinin şiştiğini görüyoruz… Kısacası…
Görülen ekonomik büyüme sağlıksız, geleceğe doğru, üretim, teknik, Ar-Ge (Araştırma, Geliştirme) ile yapılan büyümeler değil, ülkemizi borçlandıran, gençlerimizi işsiz bir bırakan bir büyüme modelidir, ne üzücü ki kalkınmaya katkısı sıfırdır, borçları ödeme dönemin de eksi bile olacaktır diyebiliriz…
Buradan nasıl kurtulabiliriz dersek, üreten bina, tüketen bina farkını anladığımızda, bilgi ve teknoloji ürettikçe, dış ticaret açığımızı ve buna bağlı olarak borçlarımızı azalttığımız da, gösteriş için değil, üretim için yatırım yaptıkça, kurtuluruz umudundayım… Biz mevcut bu durumu vatandaş olarak alkışlamalımıyız, yoksa tepkiyle mi karşılamalıyız? Oda sizin kararınız buyurun karar verin… Son olarak size ve tüm insanlığa ekonomik maliyeti düşük, duygusal etkisi ve katkısı çok olan, selam ve sevgilerimi sunarak, hoşça kalın diyorum..
Hüseyin Benek ---6.4.18 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
-
http://www.tosyahaberleri.com/siyaset/ak-parti-tosya-ilce-baskani-metin-eksi-h5175.html
|