SORUNLAR HİYARARŞİSİ
Hayatımızda hem kişisel sorunlar, hem de toplumsal sorunlar olacak, oluyor da, yaşıyoruz da, bize düşen görev bu sorunları çözmek, başkada çaremiz yok sorundan kaçar, halının altına süpürürsek, sorunlar karşısında devekuşu örneğinde olduğu gibi kafamızı kuma gömersek, popomuzu dışarda bırakmış olmaz mıyız?
O zaman, ister ekonomik, ister diplomatik, ister güvenlik, ister siyasal, ister sosyal, yada sağlık sorunları olsun sorunlarla yüzleşeceğiz, uzmanlarımız onları teşhis edecek, tedavileri bize önererek… Sonra siyasetçilerimiz, bürokratlarımız ve biz nasıl ki doktorların önerilerine dikkat ediyorsak, uymak için çaba sarf ediyorsak, bu uzmanların da, eleştirenlerini de, onaylayanlarını da dinleyeceğiz… Meclislerimiz tartışacak ve karar alacak bizde toplum olarak bu kararların arkasında duracağız… Öyle mi oluyor?
Şimdi biz vatandaşlara üç sorun sayın deseler, ben derim işsizlik, siz dersiniz pahalılık, öbürü bu kadar hızlı trilyoner sayımız artarken biz neden fakirleşiyoruz der… Aynı soruyu siyasetçiye sorsak hangi ittifakta yer alırsam iktidar olurum, han gi söylemle vatandaşı ikna ederiz der… Bu soruyu çiftçiye sorsak mazot, gübre, ilaç pahalılığı der… Gençlere sorsak işsizlikten önce aşksızlıktan şikayet eder… Emekliye sorsak bu maaşla nasıl geçinilir der v.s biz iç sorunlara mı, dış sorunlara mı odaklanacağız, hangisi bizi daha çok etkiler? Bir diplomata sorsaydık ne derdi, aşırı göç alan bir ülke olduğumuz için, bir sosyoloğa sorsak ne der? Bunlar üzerine düşünelim mi? Biz dış sorunlara, yani tüm vatandaşları etkileyecek, ülkenin geleceğini etkileyecek sorunlara bakalım mı?
Üç sorun yazalım mı, bir Suriye, İki Suriyeliler, üç Doğu Akdeniz yer altı zenginlikleri, konusunda tavrımız ne olursa iyi sonuç alırız?
Suriye de Türkiye, Rusya, İran bu sorunun çözümü konusunda kısmen anlaştığı için sorun merkezi hükümetin istediği gibi çözülecek gibi görünüyor… Biz orada ne bekliyoruz, orada Kuzey Irak’a benzer bir yapı oluşur, bu iki yapı birleşerek bizim için risk oluşturacak bir yapı oluşmasın, insanlar zulme uğramasın, ülkemize sığınanlar ülkelerine geri dönsün… Bizde Suriye merkezi hükümetine imar işlerinde yardımcı olalım… Bunlar için Suriye merkezi hükümetiyle görüşmemiz artık şart gibi… Nedeni onlarda toprak bütünlüklerini istiyor, bizde, ülkemizde yaşayan sığınmacıların göç edebilmesi için yine bu hükümetle görüşmek lazım.. Kısacası Suriye sorunu, Suriye’nin sorunu olarak çözümü için merkez hükümetin daha da elinin güçlendirilmesi gerek… Belki doğu akdeniz için Libya ile yaptığımız bir anlaşmayı Suriye ile yapabiliriz… Libya ile yapılan anlaşma da neden Rusya ile ters düştüğümüz ise gözden geçirilmeli, orada Rus müttefikliğinin elimizi güçlendireceği unutulmamalıdır… Her neyse Bakın daha ekonomistlere işsizliğin nedenlerini, sosyologlara Suriyeli sorununu sormadık bile… Şimdi ben şu soruyla devam edelim diyorum… Suriye mi önemli doğu Akdeniz mi?
Bakın bu sorulara ekonomik çıkar odaklımı, diplomatik düşünce odaklımı cevap vereceğiz bu soruna, ekonomik yapı her şeyi belirliyor dersek, oradan doğal gaz, petrol çıkarabilir… Bu zenginlik kaynaklarından yeteri kadar hakkımızı alırsak, 50 milyar dolar enerji ithalatımızı30 milyar dolara düşürebilirmiyiz? Yaa bakın ekonomik… Suriye bölünürse ne olur, oradaki yapı bize sınır sorunu yaratır mı? Biz sağlam durursak sınırımızı koruruz, iç sorunları ise sosyologların, siyasetçilerin, düşünsel işbirliği ile çözer… İç de vatandaş temelli adil, eşit bir sosyal yapı inşa edersek. Kimse bizi iç sorunlarımızla vuramaz.. Bu şu demektir, bir kamu işine mi girilecek, bir kamu ihalesi mi yapılacak, liyaka dayalı herkes işe girecek, hak eden ihaleyi alaçak... Eğitim de fırsat eşitliği yaratılacak, ilk okul öğrencilerin izlenmesi gereken bir yer olacak, zeka seviyesi yüksekler, yüksek eğitim alacak diğerleri ise başka mesleki eğitim alarak o alana yönlendirilecek… Buralarda yapılan her adaletsizlik toplumda aidiyet duygusuna zarar vermektedir… Milletine kendini ait hissedemeyen kişi sorun degil mi? Bunlar içinde İstanbul Kanalı var mı, yok, işsizliği önleyecek mi bu kanal, Kastamonuda ki hayvancılığı destekleyecek mi, sanayiyi destekleyecek mi, marka yaratarak ihracatımızı artıracak mı? Yapamadığımız elektrikli aracı yapacak, bizi hem otomobil hemde petrol ithalatından kurtaracak mı? Sıuriyelilerin ülkelerine geri dönmesine katkısı ne olacak? Doğu akdenizde muhtemel olan bir şavaş da bize katkısı ne olacak? Dedim, dediğim olsun olmasın, akıl, fikir, imkan, şartlar üzere, hangi sorun daha önemli kararlar verilsin, onlar öncelikli çözülsün…
Bizim sorunumuz neydi Suriyelilerin işimizi, ekmeğimizi elimizden almasıydı, öyle iş yerleri varmış ki, çalışan Türkiye vatandaşı sayısı 100 kişi içinde 15-20 ye düşmüş durum da… Sosyal güvenlik sorunu hat safada, sınır güvenliği hata safada, bir belediye başkanlığı seçiminde beka sorunu denirken… 70-100 milyar dolara malolacak bir kanal nasıl beka sorunu olmaz? Dış ticaret açığımız olmaz, enerji sorunumuz olmaz, Katar gibi, Kuveyt gibi petrolden gelen dolarları nereye harcayacağımızı şaşırırız bu kanal işine, şakınlıkla gireriz… Bizim şu andan ihtibaren inşaat, sanayi, ar-ge, laboratuvar inşaatı değilse, inşaata ayıracak tek kuruşumuz, sentimiz yok…
O zaman hangi sorun öncelikli onu kaybetmeyelim, o sorununun çözümüne odaklanalım, gücümüzü bölmeyelim… Dilerim, öneririm, selam ve saygılarımla…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 24.12.19
|