Vatandaşın siyaseti etkileme hakkı, demokratik bütün ülkelerde vardır ve hakkın önü acık tutulmayı bırakın özendirilir, teşvik bile edilir. Neden ülke yönetimi gibi çok önemli iş olan siyasete vatandaşların ilgisini canlı tutabilmek, bu ilgiyle vatandaşların düşüncelerini seçme ve seçilme aracılığıyla yönetime taşımaktır zaten demokrasinin temel hedefi de budur. Seçme ve seçilme hakkı aslında anayasal bir haktır, bunun önündeki her engel anayasal bir hakkın engellenmesi demektirki, aynı zamanda bu bir suçtur. İşleyenler kimdir, vatadaşın siyaseti etkilemesini, ön seçimler yapmayarak, üyelik ve delegelik sistemini demokratik bir şekilde işletmeyerek engelleyenlerdir.
Anayasal bir sistem olacak ve bu anayasal sistem içinde bazı kimselerin bazı anayasal hakları askıya alınacak ve hiçbir kurum ve kuruluşta sen ne yapıyorsun arkadaş denmeyecek öylemi? Ama öyle oynuyorlar ki demokrasi oyununu 100 bin kişi bir stada toplanıyor, sözde il yönetimi sececekler, ama kimi nasıl seçtiklerini seçenler de, kendileri de, seçilenler de bilmiyorlar. Aday kim, adayları kim belirlemiş, burada bizim katkımız nedir, bizi buraya ne için çağırdılar, bu elime tutuşturulan listelerdeki kişileri listeye kim yazmış, bunları tanıyormuyum, şuna oy vermek istemiyorum ama listede, gibi soruları sormadan ellerine verilen listeleri zarfa koyarak seçim yapma yanılsamasını yaşayan vatandaşın hakkını kim koruyacaktır. Yasalar mı, devletin kurumları mı, kendilerimi, partilerimi, liderler mi, Savcılar mı? Hepsi.
Vatandaşın siyaseti etkilemesinin önündeki engeller nelerdir’’e gelince, liderler ve genel merkez yöneticileridir. 50-60 yıldır hala demokrasiyi özümseyememiş parti yöneticileridir. Birazda haklarına sahip çıkmayan vatandaşın kendisidir. Parti içi demokratik işleyişin iyi işlemediğini gören, buna müdahale etmeyen kurumlar ve kurullardır. Kendi seçme hakkına müdahale izni veren parti üyesi ve dayatma listelere oy veren delege olan vatandaşlardır.
Şimdi liderler kendilerini seçecek delegeleri titizlikle seçiyorlar ki kendileri başarısız bile olsalar seçtikleri bu delegeler sayesinde lider koltuklarında oturabilsinler. Kendileri uyudurma ehvamlarla parti disiplini, fitne çıkmasın, fesatcılar araya girmesin, ne olduğu belli olmayan kişiler seçilmesin diye, parti içinde yapılan bütün seçimleri kontrol altında tutsunlar, bütün seçilecekleri kendileri önersin, buna rağmen başarısızlıklar olursa, mutlaka karşı rakip parti suçlu ilan edilsin, tabanın az çalıştığı bu nedenle yeteri kadar oy alamadıkları kanaatı oluşturulsun. Genel merkez yöneticileri, tabana siz ne insiyatif verdinizde ne çalışma bekliyorsunuz? Bir vatandaş partinize üye oldu, bütün verilen görevleri yaptı, üye kaydetti, afiş astı, bütün toplantılara katıldı, parti üyeleri arasında sevildi sonuç…
Genel merkezle ve liderin kadrosuyla arası iyi degilse, parti içi seçimlerde seçilmeye degil seçilecekler listesine girmeye bile hak kazanamaz. Şaşırmayın bu bütün partilerde aşağı yukarı böyledir. Sebebine gelince vatandaşların seçme hakkının tecelli edecegi en önemli aşama olan aday belirlemede parti üyesi olan vatadaşın saf dışı bırakılmasıdır, demokratik hakların gasbıdır. Vatandaş hakkına sahip çık, üyesi olarak bulunduğun partilerde yukarıdan belirlemelere, daha doğrusu dayatmalara karşı senin belirleyeceğin insanların seçilmeleri için çalış. Senin ilçeni belediye başkanı olarak kim yönetecek, seni mecliste kim temsil edecek lider ve genel merkez degil, sen belirleyici ol.
Böylece demokrasinin sağlıklı işlemesine de katkı sunmuş olursun, sağlıklı işleyen demokrasi ile ülkemizin sorunlarının daha kolay çözülecegini düşünüyorum. Yoksa 50 yıl önce bizim ülkemizle aynı durumda olanların ekonomik olarak nasıl bizi ikiye, üçe katladıklarının cevabını bulmayı bırakın düşünmeyiz bile… Selam ve sevgilerimle…