|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
EKONOMİK İSTİKRAR İÇİN |
EKONOMİK İSTİKRAR İÇİN NE YAPMALIYIZ?
Ekonomik istikrar için ne yapmalıyız, Anayasayı mı değiştirmeliyiz, Yürütmeyi Cumhurbaşkanına mı, Başkana mı devretmeliyiz? Terörle mücadele için de bunlar mı gerek? Yanlış yerde istikrar arıyoruz, oysa ekonomik istikrar için dış ticaret açığının azaltılması, döviz girdisinin sağlanması, bunun için de yerli üretimin artırılması, üretimin artırılması için de yol, köprü, kamu binası, her boş yere ihtiyaç varmı yok mu demeden cami yapılması yerine fabrikaların ve Araştırma geliştirme Atölyelerinin yapılması gerekmez mi? Üreterek ekonomik istikrarı sağlayabiliriz, son kararlarla mütahitleri kurtaracağız diye konut kredi taksitlerini 20 yıla çıkarıldı… Piyasada dönen az çok para yine diğer sektörlerin daralması pahasına inşaat alanına aktarılıyor.. Arkadaşlar bu alandan batacağız bu alanda bu kadar ısrarı da anlamış değilim? Bina yerine fabrika, Yol yerine teknoloji Şirketleri, Atölyeleri, üretim için ürün üzerinden teşvikler yoksa bu inşaat yapan adamlar bizim adamlar bunları kurtaralım derken gemi su alacak bunu haber vereyim de suç benden gitsin… Bu girişten sonra ne yapılar üzerine biraz daha duralım neler yapılabilir ekonomik istikrar için? Ben bu yazıyı Güngör Uras’ın İki yazsından yola çıkarak yazıyorum… Önce kredi derecelendirme kuruluşlarının son verdiği notlardan hareketle istikrarı nerede aramamız gerektiğini bulmaya çalışalım mı?
Bizim yöneticiler genel olarak iyi not verince kızıyorlar, Not firmalarına kızılabilir, başarısız öğrencilerin düşük not veren hocalara kızdığı gibi şaka şaka….
Son notlama da kredi notumuz 3 önemli kredi dereceleme kuruluşuna göre de “yatırım yapılamaz” seviyede olduğu açıklandı, demek ki durumumuz ciddi… Kızmakla bir yere varamayız sadece iç politikada bir yere kadar bunu kullanabiliriz, bunlar bize operasyon yapıyor filan diye, ama ekonomik istikrar için daha ötesi başka şeyler yapmalıyız…
Dünya genelinde yatırım yapan firmalar bu derecelendirme kuruluşlarının notlarını dikkate alıyor mu alıyor, ölçüleri nedir? Düşük riskli varlıklara yatırım yapacak emeklilik fonları gibi büyük fonlar, bir ülkeye yatırım yaparken, en az 2 kredi derecelendirme kuruluşunun yatırım yapılabilir, notunun olmasına dikkat ediyor… Bize üç kuruluş yatırım yapılamaz notu veriyor…
Ülkemiz ekonomisini bu kuruluşlar 1990 yılında izlemeye ve not vermeye başladılar, üçç büyük kredi dereceleme kuruluşu o tarihte Türkiye’ye yatırım yapılabilir ülke notu vermişti, sonra 1994 yılında 3’ü de notu kırdı bunlara siyasi diyebilirmiyiz? Siz karar verin…
Sonra 1994 yılından 2011 yılına kadar ülkemizin kredi notu yatırım yapılamaz seviyede idi, biz durumu düzelttik 2012 yılında Fitch, 2013 yılında Moody’s, notu yatırım yapılabilir seviyeye çıkarttılar, bunlar siyasi mi davrandı? Siz cevap verin…
2017 ye geldiğimiz de ise 3 derecelendirme kuruluşu birden kredi notumuzu yatırım yapılamaz seviyeye indirdi, neden? Siyasi öylemi? Dünya güler o zaman bize, belkide gülüyorlardır…
Bu derecelendirme kuruluşların müşterisi olan finans şirketleri iki şeye bakarlar, ülkelere borç veren bu şirketler için önemli olan verdikleri, kredinin anaparasını ve faizini geri alıp alamayacaklarıdır değil mi? Evet…
İki şeye dikkat ederler demiştik 1- Gönderdikleri parayı ve faizini geri alıp alamayacaklarının yanı sıra… 2- Ülkede döviz fiyatının hızlı değişimi özelliklede devalüasyon olması yani dövizin çok hızlı artışlarını önemserler.. Dövizle girdikleri piyasadan dövizle çıkacakları için aşırı pahalı döviz onların karlarını eritir, bazende yok eder… Bu nedenle sıkıntının oranını biz bilmiyoruz devleti idare edenler biliyor dövizi bana kalırsa düşük tutmak bu adamların işine yarayacaktır.. Her neyse dece işine dönelim adamlar raporlarında ne yazmışlar bizim gerçeklerimize uyuşuyor mu?
Bu kuruluşlardan Fitch, tarafından yapılan açıklamada, not indiriminin gerekçeleri olarak siyasi ve güvenlik gelişmelerini, ekonomik performans ve kurumsal bağımsızlığı zayıflatmasını, anayasa referandumu sonrasında zaten aşınmış olan kontrol ve denge mekanizmasının kalıcı hale geleceği endişesi dile getiriyor… Bu siyasal bir analiz mi?
Yine bu kuruluş, terör saldırılarının tüketici güveni ve turizme zarar verdiği, büyümenin ise son yıllardaki performansının oldukça altında bir düzeyde olduğundan raporluyor… Siyasi mi?
Fitch’in değerleme raporunda, ülkedeki siyasi ortamın sakinleşmesi durumunda bile, güvenlik sorunlarının düzelmesinin zaman alacağına… Başkanlık sitemine geçiş durumunda ise ülkede denge ve denetleme mekanizmalarının zayıflayacağı bir sistemin ortaya çıkacağına işaret ediliyor. Yalan mı?
Kamudaki kitlesel tasfiyeler, olağanüstü hal, basına yönelik operasyonlar ve terör saldırıları, dış borcun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının dört yıl içinde yüzde 22’den 30’a çıkması, 2016’nin ikinci yarısında büyümede yaşanan sert düşüş, yatırımların artmayacak olması, enflasyonun iki haneli rakamlara çıkması olasılığı ve güvenlik endişesi nedeniyle turizm gelirinin 2013 - 2015 döneminden çok daha düşük kalacak olması, Türk ekonomisinde ki riskleri olarak değerlendiriyor… Bence bu degerlendirmeleri ciddiye alalım ve önlemler alarak dünya kamuoyunun, içerde ki yatırımcı vatandaşlarımızın güvenini kazanalım derim…
Bir şey olmaz, bunlar siyasal operasyon yapıyorlar filan dememek lazım, küresel ekonominin ve de ulusal ekonominin normal dönemlerinde de cari açığımız nedeniyle dış kaynak bağımlılığımız olduğunu biliyoruz…
Çevremizde ki olumsuz gelişmeler nedeniyle, ihracatımızı artıramıyoruz, yine bu sorunlara dayalı olarak turizm gelirlerimiz azaldı, bunların sonucu olarak ekonomimiz yavaşladı, yatırımlar üretim değil başka alanlara yapıldı, üretim alanların da, üretimi artırmak için gerekli yatırımları ihmal ettik, artan savunma harcamalarımızı karşılamak için daha çok dış kaynağa ihtiyaç duymaya başladık…
Bu derecelendirmek kuruluşlarının notumuzu indirmesine, indirirlerse indirsinler diyemeyiz... Kredi notunun indirilmesi döviz girişini yavaşlatır, kredilerde maliyetlerinin artmasına, vadenin kısalmasına yol açar bunların hepsinin bir maliyeti vardır… Bunları düşünerek daha önceki yıllarda kırılan notları nasıl düzelttik ise, tekrar düzeltebiliriz…
Bu gibi durumlarda yapılması gerekenler bellidir ve yapacak yetenek de nitelikli personelimizde vardır. Devlet Planlama Teşkilatından yararlanarak daha önce bu konuda çalışmış kişilerle çalışarak tekrar başarılabilir… Bize bir şey olmaz Allah’ın izniyle diyerek hiçbir şey yapılmazsa dolar dur durak bilmezse daha da çok maliyetlere katlanmak zorunda kalabiliriz... Doların yükselişi kendi kendine durmaz, dursa da bizim tahmin ettiğimiz seviyelerde durmaz. Merkez Bankası’nın döviz tanzim satışıyla da durması zor gözüküyor, oradaki dövizleri de bu yolda harcamayalım der, döviz artışı faizin artırmasıyla da bir nepze durur belkide… Neler yapılabilire geldiğimizde ise şunları görüyoruz…
1- Dünyanın da tanıdığı bir ekonomi Kaptan atanmalı ve bu kaptana sık sık müdahale edilmemeli… Ben Eski Merkez Banlası Başkanı Durmuş Yılmazı ve Güngör Uras’ı öneriyorum… Gönlüm Osman Aytug hocadan yana ama o çatışmayı seviyor, bize şu aralar uzlaşma gerekiyor.. Herkes kaptanı destekleyecek. Ekonominin tek sözcüsü kaptan olacak. Kaptan, içeride olduğu kadar dışarıda da tanınan ve güven veren biri olacak. Çünkü kaptanın içeriden çok dışarıda işi olacak, bu nedenle Durmuş Yılmaz İyi bir seçim olabilir…
2- Bir Çıkış Programı Hazırlanacak ve Kaptan Özerk Olacak
Bu kolay bir iş değil gibi gözükse de biraz zor, bu nedenle tecrübelilerle çalışmak gerekiyor, Devlet Planlama Teşkilatı, Hazine ve Kalkınma Bakanlığı’nda deneyimli uzmanlarımız var. Programın dışarıda ve içeride güven verecek Durgunluktan Çıkış Programı gibi bir isimle uzman kadrolarla bir de eylem planı ve takvimle birlikte İş çevresi Örgütleriyle birlikte hareket de edilerek hazırlanması, sunulması gerekmektedir…
3- Durgunluktan Çıkış Programı ve Eylem Planı dışarıda ve içeride Uygun Sunumla Tanıtılmalıdır…
İçeride halkın güvenini sağlamak önemli olsada, Dışarıda Türkiye’nin kararlı olduğunu, niyetinin iyi olduğunu, programa sadık kalınacağı gibi güven verecek bir tanıtım çok önemlidir… İşte bunun için, program hazırlandıktan sonra kaptan ve ekibi Batı/doğu demeden dünyadaki finans kuruluşları kapı kapı gezecek. İçeridekilerin, dışarıdakilerin önlerini görmelerini sağlayarak normalleşme sağlanabilir…
4- Halk Borçlu, Özel Sektör Borçlu Bu nedenle Hazine 25-30 milyar Dolar Dış Borçlanmayla Piyasayı Rahatlatmalıdır..
Program hazırlandıktan ve dışarıda tanıtıldıktan sonra Hazine 25-30 milyar dolar dış borçlanmaya giderek, döviz trafiğini rahatlatacak. Bugüne kadar dış borç yükünü özel sektör taşıdığı için Hazine’nin borç yükü az, ayrıca cari açığımızın düşmekte olmasına rağmen döviz girişi azalınca, çıkış artınca döviz sorunu baş gösterdi… Sorunu aşmak için güçlü bir döviz hareketine ihtiyacımız var ve yapılabilir de… Yeter ki Yürütme karar versin yapmaya ama seçim dönemine girildi, biraz zor olacak gibi….
Hüseyin Benek – 31.1.17 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
2- Güngör Uras - http://www.milliyet.com.tr/notu-duzeltmeliyiz-bunu-yapabiliriz-ekonomi-ydetay-2387084/
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|