TOPLUMSAL BÖLÜNMELER
(Atatürk'ü sevenler ve sevmeyenler bölünmesi üzerine)
Farklılıkların yaşanması ve farklıya tavır Demokrasi sınırları için de kalmalıdır diye düşünüyorum, kalıyor mu? İşte sorun buradadır. Demokratik toplumlar da bölünmeler sosyolojik olmaktan çok siyasidir. Biz de siyasal tavır yok, sosyolojik tavıra siyasal tavır giydirme var, dolayısıyla olay, siyasal mı, toplumsal mı iyi tahlil ederek sonuçları nelere malolur ona göre degerlendirmek icap etmez mi… İşte bir siyasal mı, tarihsel mi, sosyal mi bir bölünme de daha, bir sorun daha çıkmak üzere…
Müjde desem diyemiyorum, hayırlı olsun desem hayır degil, daha önce alttan alta devam eden yeni bir bölünmemiz daha bu 10 Kasım da su yüzüne cıktı, hayırlı olsun toplumumuz için diyemecegim hayırlı olmayacağı aşikar… San ki bölünmüşlük yetmiyor da yeni bir bölünme konusu daha buluyoruz… Sosyal medya da bunu körüklüyor, çün ki sınırını bilmeyenler var bu alan da… Biz bölünmelere gelelim ve devam edelim…
Önce mevcut bölünmüşlüğümüze bir bakalım mı?
1- Sağ, Sol 2- Kürt, Türk 3- Laik, şeriatcı, 4- Şu meshepden bu meshepden, 5- Osmanlıcı, TC li 6-Dogulu batılı 7- Köylü, şehirli 8- Avam, Has 9- A takımcı B takımcı ve bu sebeble bile kavga edenler var10 – M.Kemal ciler, Gazi Mustafa Kemal ciler, Atatürk cüler… 11 – Durmak yok bölünmeye devam Padişahist, Kemalist 12- Sosyal demokrat, Liberal derken 13- Atatürk sevenler ve Atatürk'e küfredenler, bunların kacı siyasi kacı sosyolojik, kacı tarihi düşünmek lazım... Allah aklımızı koru, yardımını esirgeme büyük bir fitne, fesat saldırısı altındayız. Devletin İktidarını kullananları, Aydınları, Muhalefet liderlerini acilen göreve cagırıyorum, sorumluluklarınız neyi gerektiriyorsa onu yapın, bu milleti Irka dayalı, dine meshebe dayalı, eski devleti destekleyenlerle, yeni devleti destekleyenlere dayalı bölünmelerin acilen önünü gecilmesi gerekir ki…. Hepimiz vatandaşların birliğinin gereklerini sağlamak için görevliyiz ve bu görev bize sorumluluk yüklemektedir… Bu yük sorumluluktur, milleti sevmektir….
Bu farklı düşünceler elbette olacaktır ama benim gördüğüm fanatikler bölümlerin için de gereginden fazla etkinler, ayrıca her grup kendi fanatiklerini de durdurmakla sorumludur. Hemen yanlış analizler başlayacak hepimiz aynımı düşünelim diyen yok, aynı düşünmeyin birbirinizin düşüncesine saygı duyun, liderlerine saygı duyun kurucu ve kurtarıcı lidere saygı duyun, yoksa tabiki aynı degiliz hiç birimiz ama hepimiz T.C vatandaşlarıyız… Yalnız bazılarımızın fanatizm içinde olduğu da ortada…
Fanatizm kin ve nefrete, kin ve nefrette bizi, fitne ve fesata acık hale getirmektedir. Fitne ve fesat da toplumsal barışın bozulması demektir.
Bana siyaseten hitap ederken tarihin derinliklerin de yapılan hatalardan bahsetme, bana vergide adaletsizliğinden bahset….
Bana miting meydanların da soydan soptan bahsetme, bana neden teknoloji üretemediğimizden bahset…
Bana iktidar hep yanlış yapıyor deme sen nasıl doğru bahsedecegini anlat…
Bana calıyorlar deme calmanın nasıl engelleneceginden bahset….
Ben de siyasetcilerimizin ülkeyi iyi yötecegi kanati oluşsun, tafatarınız olmam için, taraftar olarak tutmak için degerleri kullanmayalım, onlar bizim bölünmelerimiz degil, birleştiricilerimiz olsun…
Son zamanlarda çok rahat eleştiri sınırları aşılarak üzerin de tartışılan M.Kemal'i bu kadar acımasız eleştirmek yerine kurulan sanayinin onun zamanın da nasıl imkansızlıklarla kurulduğunu görelim… Bunlar toplumu sosyolojik olarak geren yanlış siyasi usluplardır.
Bunun da çözümü T.C vatandaşlığın da birleşmektir, Üst kimligimiz ve tarafgirliklerin de üstünde siyaseti aşan bir durumdur. İkinci kimliklerin yaşanmasının önü demokratik laik cumhuriyet de mümkündür. Bu kimlikler, kimine göre İslam dır, kimine göre Türk'lüktür, kimine göre Kürt'lüktür, kimine göre sağcılık, solculukdur, kimine göre A meshebidir, kimine göre B meshebidir, kimine göre Baba olmaktır, ona göre Galatasaraylıktır, buna göre Fenerbahceliliktir… Hele hele Atatürk gibi toplumun ekseriyetinin sevdiği bir lidere halkret etmenin siyasetle ne ilgisi vardır?
Bu tartışmaların hiç biri batıda toplumsal barışı bozacak seviye de degildir neden mi? Onlar bu bölünmelerden çok zarar gördüler 15-16 adeta bir fetret dönemi yaşadılar, baktılar ki olmuyor, toplumsal barışı sağlayamıyorlar 17 asır da çözüm buldular, iktidara seçimle gelmeyi seçimle gitmeyi kabul eden demokrasiyi, dini ve meshebi çatışmaları engellemek için de Laikligi ilke olarak kabul etmeye başladılar. Bunları bütün vatandaşların hakkı olarak kabul ettiler ve saygısızlığı bırakın hiç kimse, kimsenin inancını, yaşam tarzını abes görme hakkının bile olmadığını anladılar… Ama çok bedel ödeyerek, bizim ödediğimiz bedeller yetmez mi?
Bana göre yeter, yazık bu topluma, yazık ederiz bu ülkeye, aklımızı kullanalım ve bu saçma sapan ayrımcılıklarla toplumu okumayalım, toplumumuzu germeyelim… Gerilirse ne olur? Onu bu gerginligi çıkaranlara sormak lazım, ama o kadar kör olmuşlar ki yeter ki karşı taraf kaybetsin, yeter ki karşı tarafı sindirelim, bizim grubun borusu ötsün yeter ki… Yeter ki karşı tarafa laf giydirelim… Eee ne olacak böyle devam mı edecegiz?
Böyle devam edilemez neden mi, biri bu gerginliği bir gün kaşır, yani bir fitne, fesat sokar araya ve ortalık toz duman olur kim kazanır? O boruyu öttürmeye çalışan mı? Yok! Vatandaşlık bilinciyle hareket edemeyen hepimiz kaybederiz. Ülke kaybeder, millet kaybeder!!! O bize düşmanlık besleyen ve aramızda ki ayrımcılıkları körükleyenler, kına yakarken biz kan temizleriz, ceset toplarız….
Nitekim Şu anda Suriye de, Libya da, Irak da, Mısır da bunlar yaşanıyor, yaşanma gerekcelerini iyi inceleyelim, ben en önemlililerini size söyleyeyim vatandaşlık bilincinin ve haklarının eksik olması… Digerlerini siz ekleyin bu yaşananların nedeni nedir? Yalnız ricam şu kolay acıklamayı yapmayın 5-6 secenekten sonra bunu yapmanızdır. Dış mihraklar demeyin….
Siz toplumunuzda ki bölünmeleri dış mihrakların fitne ve fesatına acık hale getirmişseniz dış mihraklar da bu gerilime, sıkışmış gaza bir civek gönderiverir ki ne olduğunu bile anlayamayız… Aklımızı kullanalım ve vatandaşlık bilincini yayalım.. Bunun için öncelikle sayın Cumhurbaşkanımıza görev düşüyor, Sonra En büyük partinin başkanı ve Başbakanımız sayın Davutoğluna, sonra an muhalefet lideri sayın, Kılıçtaroğluna, daha sonra ikinci muhalefet lideri sayın Bahceli ye ( Bahceli gerginliği azaltmak için gerekeni yaptığını düşünüyorum, Sadece Salı toplantıların da biraz daha dikkat etmesi yeter) ve tabiki ana sorun kaynagımız olan dogu sorunu nedeniyle Kürt siyasetcilere vatandaşlık bilincini yaymak için hemen yarın, belki yarında da geç olabilir bu gece çalışmalara başlamalıyız… Üstelikte doguda vatandaşlık bilinci yılların verdigi yanlış politikalar ve şitdet nedeniyle iyice T.C vatandaşlığı bilinci erezyona uğradı… Bu konu da gecikirsek toplumsal olaylar da geç kalmak demek sorunun beş on kat büyümesi demektir… Olayları germeden, kurucu lider üzerinden yeni gerlimler çıkarmadan akademik camiadan da destek alarak (Doc. Dr Erdinç Yazıcı gibi) sorunlar önce görülerek sorun olmadan aşılmalı, sonra çözüm aşamaların da ortak akıl kullanılarak bölünmeleri, kırılmaları onararak toplumsal barış inşaa edilmeli ve korunmalı düşünceleriyle…
Allah sorunlarımızı ortak akılla çözmeyi nasip etsin dileklerimle selam ve saygılarımla…
Hüseyin Benek --- Kasım 14 – www.vatandasfikri.com
|