Kısa Ekonomik Hikayemiz!!
Hikayemizi 2001 krizi ile başlatalım mı, bu krizden çıkış programı yapılır, daha disiplinli bir ekonomik model uygulanır… Uygulanılan sıkı paraya dayalı ekonomide bütçe kısmen de olsa dengeye gelir, sonra bu krizin sorumlusu olan hükümet seçimleri kaybeder… Yeni gelen hükümet bu programı uygulamaya devam eder…
Toplumla aynı kültürel dili konuştuğu için daha yerli ve milli bir görünüm sergileyen yeni hükümet, uluslararası dengelere dikkat ederek yönetim sergilediği için yabancı sermayenin de sıcak para ve doğrudan yatırım yapmasını sağlar… Burada ki iki kaynaktan ikisi borçlar ve yabancı yatırımlar yabancı kaynaktır, maliyeti yüksektir, ya faiz almaya gelir yada kar edip ettiği karları kendi ülkesine götürmeye gelir…
Alınan borçlar, yapılan özelleştirmelerden gelen paralar, yatırım için gelen paralar derken, ülkede dış güçlerin parasıyla ucuyorum havası yaşanır, korunan mütahitler öncelikli olmak şartıyla herkesin geliri artar… Bu gelir, alınan borç para nereye harcanması gerekirken nereye harcanır?
Para var, nereye yatırım yapılması gerekir? Sanırım asıl hatayı burada yaptık, para bolken dövizi düşük tutarak ithalata dayalı bir ekonomik model uyguladık, adeta yabancılardan aldığımız, borç paraları ithalatla onlara geri verdik, onların kasasında faiz ödemeye devam ettik… Kalanlarla da yol yaptık, kamu binası ve ibadethaneler yaparak üretim dışında ki alanlara harcadık.. Bu harcamalara dayalı tüketen bir toplum olduk… İlk tepkiyi Abdül Latif Şener verdi, bu ekonomik model sürdürülemez dedi, iç eleştirilerimi yaptım, baktım eleştirilerim etkisiz oluyor, bu kadrodan ayrılmak zorunda kaldım dedi, istifa etti… Tepki gösterenler uyaranlar oldu özellikle dünyada 2007-2009 arası yaşanılan kriz bizde kısmen yaşandı hala borç alınarak gelen sıcak yabancı para, özelleştirmelerden gelen para, yatırım için gelen para derken… Biz doludizgin tüketime devam ettik…
Uyaranlar oldu, örneğin şimdiler de iktidar partisinin etkili isimlerinden biri olan, o zaman bir muhalefet partisi lideriydi.. Bu ekonomik model, bu dış acık, bu kadar faiz ödemesi, bu kadar verimsiz yatırımlarla ülke kalkınamaz, hatta batar derdi… Sonra hükümeti destekleyen ekonomistler dış açıklar için şunu dediler, paramız var ki alıyoruz, itibarımız var ki borç veriyorlar… Derken bu dış açıklar ve borçlar birikerek, günümüzde yaşadığımız döviz sorununa nende olmuştur.. Dış açıklara örnek vermek gerekirse….
İhracat İthalat Dış Acık (Zarar)
2007 107.271.750 170.062.715 -62.790.965
2008 132.027.196 201.963.574 -69.936.378
2009 102.142.613 140.928.421 -38.785.809
2010 113.883.219 185.544.332 -71.661.113
2011 134.906.869 240.841.676 -105.934.807
2012 152.461.737 236.545.141 -84.083.404
2013 151.802.637 251.661.250 -99.858.613
2014 157.610.158 242.177.117 -84.566.959
Son 50-60 yıl da verilen dış acıklara baktığımız da, hangi hükümetlerin kaynakları dış güçlere aktardığı, üstelikte bu kaynakların yurt dışı kaynaklar ve kamu malı satışlarıyla elde edilen kaynaklar olduğu düşünülünce iki defa ekonomik hata yapıldığı görülüyor… Bu hatalar üzerine maliyeden sorumlu bakan catı akıyor, ekonominin catısını güneşli günlerde onarmak lazım diye uyarıyor… Ona verilen cevap ise baş ekonomistim diyen hükümet yetkilisi, bizi kimse güçsüzmüş gibi gösteremez, hadi oradan işinize bakın diyerek bu maliye bakanını görevden alıyor… Rus ucagı düşürülüyor, Suriye sorunu daha da tırmanıyor, gezi olaylarının etkisi az olsada ekonomiyi etkiliyor, 15 Temmuz oluyor derken, hükümet dışı sorunlarda ekonomiyi yoruyor… Bunlara ilave olarak birde salgın geliyor, salgından önce devletin kefen parası denilen, olağan üstü akçeler de seçimden önce piyasaları canlandırmak için piyasaya para pompalanıyor.. Kriz de salgına yakalanıyoruz, elimiz kolumuz bağlı kalıyor… Dünyada salgın yaşadığı, ülkelere kendi iç piyasalarına para pompaladığı için sıcak para dönemi bitiyor, önceleri krizi kabul etmeyen hükümet artık buğran var diyor… En sonunda da ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz deniyor… Ekonomik işgale kim izin verdi, kim ekonomik olarak bizi işgal etti de durum bu hale geldi.. Daha fazla detaya boğmaya gerek yok şuanda yaşanıyor, 45 liralık yağ 90 lira oluyor, dolar gecen senende bu seneye %40-50 artıyor, bundan sonra ne yaparız da ekonomik krizi aşarız, refahımızı artırırız üzerine sağlıklı sesleri dinlemek gerekir… Akademik, entelektüel ekonomik aklı kullanmak gerekir, Düşünceleriyle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 25.11.21 – vatandasfikri.com
Dış acıkları incelyecegimiz kaynak : https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27nin_d%C4%B1%C5%9F_ticareti
|