VATANDAŞ MI KAMU İÇİN? / KAMU MU VATANDAŞ İÇİN?
Bu ilişki öteden beri sorunlu ilişkilerin başın da gelir, vatandaş devlet ve devletin iktidar gücünü kullanan yöntimler, hep vatandaşa sorun yaratırlar…. Sorunun kaynagıda kim kimin için vardır, cevabın da gizlidir… Gercekten de kim kimin için vardır, vatandaş kamu için mi, kamu vatandaş için mi? Bu sorunun cevabını arayalım…. Ama ben baştan kendi düşünce mi söyleyeyim, devlet, kamu, vatandaş için vardır…
İlk olarak vatandaşı temsil eden vekillerle işe başlayalım bu adamlar ne yapar, ya da yapmalıdır, vatandaşın adına, vatandaşın rıza gösterecegi kararları TBMM de almalıdır… Böylemi olur, yok... Vatandaşı temsil ettiğini söyleyen vekilin bir kulagı vatandaş ne der diye hep vatandaşın sesini mi dinler… Yoksa ön seçimsiz seçimler de kendini seçen liderini mi? İşte dananın kuyruğunun koptuğu yerler den biri de burasıdır… Bu vekiller vatandaşın haklarını savunmak için oradadırlar çıkarılan yasalara baktığımız da bir çogu vatandaşın hakkını yok sayar… Bu yok sayışın nedenleri nedir dersek? Vatandaş Devlet için vardır, mantığın da derim... Oysa ki az düşünsek ne devletsiz vatandaş nede vatandaşsız devlet olur...
Gel gör ki öteden beri vatandaş sanki kamu için var gibi bir anlayış daha çok otoriter yönetimlerin olduğu yerler de olmak kaydıyla, doğu tipi, aksak demokratik yönetimlerin olduğu ülkler de durum budur. Kamu adına hizmet eden sağlıkcılar, güvenlik güçleri, kısacası aşagıdan yukarı tüm kamu görevlileri son zamanlar da azalmakla birlikte sanki onlar için vatandaş var tavrıyla hareket etmektedirler… Artık kamunun vatandaş haklarını bu kadar kolay yok sayma hakkının olmadığı yeni kamu idaresinin temelini teşkil etmektedir. Biz vatandaşlar da hakkımıza sahip çıkarsak bu işleyiş vatandaş/devlet arasında eşit hatta vatandaş öncelikli bi ilişki gercekleşir, umuduyla yazımıza devam edelim...
Kamu calışanlarının maaşları yüksek olur, asgari üçretli otobüse bilert atarken, onlar bedava binerler, kamu da ortalama bir kariyerin varsa burnun havaları cizer, havan civan yerinde olur vesselam… Emme velakin, artık vatandaş hakları öncelikli kamu yönetimi modası başlıyor/başladı… Normal olan da bu, neden mi? Bir memur düşünün görev alanı neresi olursa olsun, hiç fark etmez, aldığı maaş vatandaşların yaşam standartlarının, ülke ekonomik gerceklerinin çok üstünde olamaz… Olursa ne olur, kamu hizmeti için bulunan bu kamu görevlileri vatandaşı kendilerine hzimetci zannederler. Vatandaşa tepeden bakmaların temelin de yoksa bu olmasın…
Vergi meselesinden alınca, kamu hizmetlerinden yararlanmada önelik hep kamuya verilirken bir şey unutuldu, aslında hizmetler vatandaşlar için degilmiydi, vatandaşın önceligi ne olacak, o devlet vatandaş ikilişkisin de nere de duracak… vatandaş vergi verecek, bu vergiyi vatandaşa hiç hesap vermeden harcayacak temsilciler, yok öyle üç kurşu beş köfte… Vatandaşdan daha iyi şartlar da yaşamak normal sayılmazken, vatandaşınız yarı aç, yarı tokken lüks arabalar, lojmanlar, ucaklar kamu yönetimlerine yakışmaz… Bunun adı savurganlıktır, kamu adına vatandaşdan toplanan vergilerle kamu hizmeti için ayrıla paraları kimse, hiç kimse hesapsız kitapsız denetimsiz harcayamaz harcamamalıdır… Bunu kim denetleyecek dersek?
Bunu meclis denetleyecek, ama bizde parti disiplini, grup kararı, lider baskısı derken vatandaşın temsilcisi vekiller yeteri kadar denetim yapamadıkları görülmektedir…. Yargı denetlemelidir dersek, biz de öteden beri yargı üzerin de Yürütmenin yani vatandaş adına devletin gücünü kullananların yargı üzerinde ki baskısı bulunmaktadır. Son zamanlar da bu baskı hissedilir derece de artmıştır…
Hükümeti, yasamada vatandaşın vekilleri denetlemedir dedik bu denetim neredeyse göstermelik hale gelmiştir… Yasa yapma yetkisi olan vatandaşın temsilcileri yasa yaparken yine işareti yürütmeden alırlar, yürütmenin istediği yasa çıkar, istemediği yasa çıkmaz sa yasama denetimi nasıl oluşacak… Yargı ise yine vatandaşın temsilcilerinin çıkardığı yasalarla denetim yaptığına göre… Yasa yapım anında ki bir aksaklık bütün denetim mekanizmasını boşa çıkarır ki bizde biraz öyle oldu gibi…
Vatandaşın direk temsilcilerini denetlemesi ise ancak örgütlü toplumlar da, duyarlı vatandaşlarla mümkündür… Biz vatandaşlar olarak ne kendi haklarımıza sahip çıkıyoruz, nede kamu kaynaklarına…. Kamu kaynakları kimindir sorusuna geldik… Kamu kaynakları sahi kimin?
Kamu kaynaklarını kim ne için verir, toplumsal fayda için vatandaşlar gelirlerinden bir bölümünü kamu hizmetleri için ayırır… Kamu hizmetleri için ayrılan para, yönetimlerin keyfiligi için ayrılabilir/harcanabilir mi? Harcanamaz, harcanmamalıdır, bunun için vatandaşlar ne edip bir denetim mekanizması kurmalıdır ki… Keyfi kamu harcamalarının önüne geçilebilsin….
Demokrasinin en önemli özelliklerinden biri iktidarların Yargı, Yasana, Muhalefet ve vatandaş denetime acık olmalarıdır. Ne yazık ki biz de denetim işini de denetleyeceklere degil denetleneceklere bırakıyoruz. Vatandaşlık bilinci gelişmiş toplumlarda kim denetlecek, kim denetleyecek bellidir, biz deki belirsizlikler, hem kamu, hem siyasetci, hem de vatandaş hakların da sorunu neden olmaktadır…
Umarım bunlar aşılır, vatandaşlık bilincimiz gelişir, vatandaşlık haklarımızı ve kamunun sınırlarını koruyan bir toplum oluruz dilegimle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek --- Mayıs 15 – www.vatandasfikri.com
|