EKONOMİK ZİHNİYET DEĞİŞİMİ

ÜLKEMİZ DE VE KASTAMONU’DA EKONOMİK ZİHNİYET DEĞİŞMELİ

Ülkemizin genel sorunu tabi ki Kastamonu’ya yansıyor, yani parası olan insanlar, yatırım imkânları olan insanlar bir şeyler üreterek elaman çalıştırmak yerine, hiç bir riske girme den para kazanma istegini hem ülkemiz genelin de hem de bu ilimizde de görüyoruz… İş çok basittir, bir arsa alınıyor ya biraz beklenerek değer kazanıyor oraya yüksek apartmanlar yapılıyor veya yine bir arsa bulup, mümkünse de oranın imar durumuyla oynanarak kat sayısını artırarak 15 daire sayısını 25-30’a çıkararak daha kolay para kazanıyorlar. Bu kişisel ekonomi acısından düşününce normal duruyor…  Öte yandan genel ekonomi sıkıntıya girince kişisel ekonomiler nasıl ayakta duracak bu düşünülmüyor… Liberal ekonomi hocaları devlet yatırım yapmaz diye, diye bizim yönecileri ikna etti, devlet sadece alt yapıyla ilgilenir, alt yapısı olan yere de özel sektör yatırım yapar, liberal felsefi düşünceden hareketle devlet yatırımdan uzak durmuştur.

Özel sektörümüz ise yatırım deyince ya kamu ihalesi almayı anlıyor ya da sadece bina yapmayı,  ülkemizin bütün imkânları, kaynakları bu alana(Yol ve Bina) ayrılmıştır. Kolumuz ne kadar gelişirse gelişsin, belimiz, bacaklarımız gelişmemişse bu kol güçünü nere de, nasıl kullanacağız…

Bu alan risksiz bir alandır, yeni bir teknoloji, yeni bir tasarım, yeni bir Pazar gerektirmemektedir, çünki yaptırıcı ya devlettir ya da alıcı evsizlerdir…

Burada ki istisdam uzun vadeli degildir, harç bitti paydos deyimi vardır inşaatcılar da, aynen öyledir, en uzun inşaatlar 2-3 yıl için de bitirilmektedir, bundan sonrası da bu alanla da çalışanlar için ya yeni bir iş ya da işsizlik demektir..

Bu inşaat ekonomisinin dışın da başka bir ekonomi daha var, Ar-Ge(araştırma geliştirme) imalat sanayi, enerji atırımları, yenilenebilir enerji araştırmaları ve kurulumları, elektirikli arabalar üzerine çalışmalar, dijital ve yazılım teknolojileri alanları, Tarım da hem tohum islahına dayanan hem de yeni üretim tekniklerine dayalı gelişmeler kısacası rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçiş ekonomimiz için artık zorunlu olmuştur…  

Bunun en önemli nedeni ihtiyaçlarımız için üretmektir, ikincisi ise üretim aşamaların da çalışanlar bizim çocuklarımız olacagından işsizliğimiz de azalacaktır, üretememek ithalatı tetiklediği için en önemli ekonomik sorunumuz olan dış ticaret acığı ve bunun neden olduğu dış borçları da bu yöntemle azaltılabilir… Yani üretirsek dış ticaret acığımız azalacak, dış acık sorunumuz kalkınca borçlanma sorunumuz da olmayacak… Üreten ekonomiler de borç sadece yatırım için alınır, üzülerek ifade ediyorum şimdiler de borç daha çok tüketmek için alınıyor…

Yani özellikle ekonomi alanın da ciddi zihniyet değişimine ihtiyacımız var. Bununla alakalı hem siyasiler, hem bürokratlar, hem de sermayesi olanlar biraz olsun risk almaları gerekiyor ki bu kısır döngüyü kırabilelim… Ne yazık ki kimse risk almıyor…

Kısacası ister işsizliğin, isterseniz dış tiçaret acığının, öte yanda borçlardan kurutulmanın yolu ekonomimizi üretim ekonomisine dönüştürmekten geçmektedir. Bu dönüşüm ne zaman olacaktır, inşallah bir sabah ekonomik sıkıntıyla uyanarak, ekonomik dönüşümü şartların zorlamasıyla degil, planlayarak yaparız düşüncesiyle…. Selam ve sevgilerimle…

Hüseyin Benek --- www.vatandasfikri.com -- Şubat 14-- Kastamonu