HİSSETTİR İSTİSMAR ET
Bazı uyanıklar bizleri öyle bir yerden yakalıyor ki hepimiz onların tuzağına düşüyoruz, nasıl mı? Ben kısaca bahsedeceğim siz bu konuyu uzun, uzun düşünün… Neden mi, çok istismar ediliyoruz, bu onular üzerinden çok sömürülüyoruz, işin tuhafı önlem almayı bile düşünmüyoruz…. Örnegin…
Temizlik konusunu ele alalım, bu konuyu aklıma getiren bardak hikayemi anlatarak başlayalım mı? Yatmadan önce su içtim, kalktım su içeceğim bardak mutfak sehpasının üzerin de koyduğum yerde duruyor… Ben onun kirli olabileceğini hissederek yeni bir bardak aldım ve onun yanına koymuşum… Sonra bardağın hangisi temiz onu karıştırdım, nasıl anlardım, üzerin de parmak izi aramaya başladım, emin olun temiz mi, kirlimi zor ayırdım… Sonra gerecekten de kirlimi, değil mi diye bütün bulaşıkları incelemeye almaya başladım… Meyve koyduğumuz, Kuru yemiş koyduğumuz tabaklar, servis için açılıp tekrar yerine konmayan makineye konulan çatallar, kaşıklar, tabaklar, günde her su ve çay içişimizde kullandığımız farklı bardaklar kirli değildi… Bunu rağmen temizlik budalalığımıza dayalı titizliğimizden, lüzumundan fazla steril yaşama isteğine dayalı neredeyse yarı yarıya yakın daha bulaşık ve çamaşır çıkarıyorduk… Ne zararı var diyenleri duyar gibiyim....
Her temizlik deterjan demektir, her deterjan çevre kirliliği demektir, hiç çevreye deterjan maliyetimizi düşündük mü? Ben, çevrem de en az deterjan kullananlar arasındayım buna rağmen çevreyi kirletiyorum, biliyorum nasıl önlemler alabilirim bunları düşünüyorum… Ozonlar, Çamaşır deterjanı, yumuşatıcılar, kireç çözücüler, şampuanlar, sabunlar, nasıl bir kimyasal çevre kirliliği yaratıyoruz, bunların ambalajlarıyla da kirletmeye devam ediyoruz…
Sonra, aynı şeylerin siyaseten ve dinen de yaşandığını gördüm şaşırdım…
Örnegin yarım asırı devirdiğim için biliyorum, Demirel giderse kaos olur, Özal giderse Kargaşa olur, Mesut yılmaz giderse kriz olur, Çiller giderse tufan olur, şimdiki yöneticilerimiz giderse beka sorunu yaşarız.. Valla demokrasi var, iyi yönetemeyen gider, hiç de bir şey olmaz, nereden çıkarıyorsunuz derseniz olmadı da ondan… Ne oldu biliyormusunuz, biz bu yöneticileri tercih etmek zorunda kaldık, alternatifleri değerlendiremedik, birde dinli dinsiz ayrımlarını siyasete bulaştırdık, aslında ahlaklı, ahlaksız, adaletli adaletsiz ayrımlarıyla tercihler yapmamız gerekiyordu… İstismara uğradık ve devam ediyoruz, biri ben devletin, milletin bekası için buradayım olmazsam, sizin için çok kötü olur… Oysaki sadece 1000 yıldır Anadolu dayız… Digeri sistem elden gidiyor diyor, her iki taraf da birbirini hainlik içindesiniz diye suçluyor… Bize karşıdakilere göre, karşıdakiler bize göre, hainlerimi tercih ediyoruz? Bize hainleri tercih ediyor diyenler, hissettirenler bizi siyaseten kontrol etmek isteyenler olmasın? Oy verme gerekçelerimiz bizim siyaseten nasıl da tercih sabitliği içinde kaldığımızın göstergeleridir, Türk diye oy veriyorsak, Türkler hep vardı zaten, karşıda ki de Türk… Müslüman diye oy veriyorsak, Karşıdaki de Müslüman, din tercihimiz, 600-700 yıllarda olmuş… Oysaki sistem vatandaşlık bağıyla oluşmuş, vatana bağlılığımız böyle oluşur… Hainlik edenleri yargı sistemi vatandaşlıktan atar… Kısacası bir şey çok kullanılıyorsa, orada istismar ihtimalini düşünelim…
İster temizlik konusu, ister siyasal tercihler konusu üzerine çok ciddi durmalıyız, ayrıca yazı uzadığı için dini inanç istismarlarına giremedim, bu alanda da günahkar hissettir sömür, istismar et yöntemleri en yoğun şekilde sürüyor… Ekonomik alanda da aynı şeyler geçerli, ihtiyaç hissettiriyor ve seni sömürüye açık hale getiriyor… 20 gömleğin varken, gömleksizlik duygusuna kapılıyorsun 31 olsun istiyor, alıyorsun… Sana bunu hissettiren uyanıklar, bizi ekonomik sömürünün üretim ilişkilerinden sonra da, tüketim ilişkileriyle devam ettiriyorlar… Her neyse, bir olayın, bir ürünün ne kadar gerekli, ne kadar gereksiz olduğuna biz kendimiz olarak karar verelim, tercihlerimizde propagandalar, reklamlar, modalar magazinler etkisiz olsun yada çok az bizi etkilesin der… İstismarsız bir yaşam diler, Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 3.12.17 – vatandasfikri.com
|