DURUMUMUZ NEDİR, VATANDAŞLARIM?
Durumumuz nedir, ne acıdan, diye sormak lazım, ekonomik acıdan, ekonomi neye dayanır, üretim, paylaşım ve tüketim ilişkilerine… Üretim nerede yapılır tarımda sanayide, sanayi deyince fabrika, tarım deyince tarla, ayrıca hayvancılık akla gelir… Sanayimizin büyük bölümü imalata değil montaja dayanır, montajın ekseriyeti yabancı patentli ürünlerin, yabancı parçaların burada yan yana getirilmesiyle yapılan sanayi üretimde bile… Durumumuz iyi değil, biz bunu tartışmak yerine, muhalefet partisi liderini tartışıyoruz, bu üretmeme ve tüketme ekonomisine tepki yerine muhalefet milletvekiline tepki göstererek yumruk atıyoruz, neden sorunları gizlemenin yolu, kendi kendimizi kandırmanın yolu budur da ondan… Durum o kadar vahim ki anlaşılan TÜİK bile bilmem kaç yönetici değiştirilmesine rağmen durumu gizleyemedi, enflasyonu halletti, market enflasyonu ile TÜİK enflasyonu arasında baya fark oluştu, enflasyon istenilen seviyede çıktı… İşsizliğimiz ise her geçen gün azalıyor? Yüzde on daha işsizliğimiz az gösteriliyor, İşsizlikten bunalan gençler buna şaşırıyor.. Sanayide durumumuz ne aşamada derseniz?
“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Nisan ayına ilişkin sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Buna göre nisanda, sanayi üretimi 2019’un aynı ayına göre % 31,4 düşüş göstermiş. Budan kim sorumlu, muhalefet partilerimi iktidar partisi mi? Sanayide durum bu, acaba tarımda nasıl, hayvancılıkta nasıl, sanayi kadar kötü olmada pekte iç acısı değil…
“Tahıl ürünleri üretim miktarları geçtiğimiz yıla göre yüzde 0.02 azalarak yaklaşık 34.4 milyon ton olarak gerçekleşti.” Tarımda da ana ürünlerde sorun var, hatta hayvan, et, buğday gibi birçok üründe ithalatçıyız, yani kendi, kendimizi besleyemeyecek durumdayız… O zaman, 18-19 yıldır iktidarda olan, sürekli uçuyoruz, ha yarın uçtuk, ha yarından da önce, diyen hükümet sorumlularına şunu sormamız gerekmez mi?
Ülkemizin borçları arttı (130 milyar dolarken, 450-500 Milyar Dolara Ulaştı) Bu kadar borçlanmamıza rağmen üretimimiz artmıyorsa, aldığımız borçları üretime değil tüketime ve üretime neden olmayacak işlere harcıyoruz demektir… Yani fabrika yapmak yerine Kamu binası, yol, alt/üst geçit, ibadethane yapıyoruz demektir… Örneğin Ankara belediyesinin önceki yönetiminin yaptığı gibi Anka park diye bir eğlence merkezi yapıyoruz kimse gelmediği içinde çalıştıramıyoruz, kapatıyoruz… Doğru dürüst fabrika olmayan Karsa kocaman cami yapıyoruz, üstelikte ciddi cemaat sorunu yaşayacak cami yapıyoruz… Borçlarımız artıyor, üretimimiz azalıyor, ekonomimizde kriz canları çalıyor, virüsle birlikte buhran canları çalmaya başladı, öncelikle sorumlu olan hükümet yetkilileri, sonra ekonomi içinde sermayedar ve emekçi olarak çalışanlar, daha sonra biz vatandaşlar çok dikkat edelim… Sonra demedi demeyin… Son olarak sizden ricam ekonomik krizle, ekonomik buhran arasında ki farkı araştırmanızı rica ediyorum… Bu ricanın nedeni durumumuzu iyi tespit etmeniz içindir.. Ama biz duygulardan bağlanmışız bu durumları konuşmak yerine belki de 1000 yıldır orada duran Ayasofya’yı konuşuyoruz… Fabrika yaptık diye övünmek yerine satıyoruz, satmakla övünüyoruz… Hoş geçen iki sene için de 150-160 fabrika yandı, bunlar neden cayır cayır yanıyor merak bile etmiyoruz… Durum bu, para basmakla değil üretimle çıkılır, tüketim için para basmak yerine, üretim için para basmamız gerekmez mi? Bunun içinde üretime neden olmayacak tüm yatırımlar, yarından tezi yok durdurularak, üretim için teşvik verilmeli, sanayi ve tarımda, hayvancılıkta üretim kapasitemiz artırılmalıdır… Artması dileğiyle Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 13.6.2020 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|