YAPISAL SORUNLARIN TOPLUMSAL SORUNA DÖNÜŞMESİ
(Yapısal Sorunların Nedeni)
Sorun nedir, yapısal sorunlar nedir, sorun hayatımızı zorlaştıran, çözüldüğünde bizim daha iyi yaşadığımız bir durumdur… Sorunlar nasıl aşılırlar sorunun kaynağı araştırılır neden sorun oluyor, kime sorun oluyor, ne yaparsak sorun çözülür … Sorun bilgiyle, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum dersek… Buna mesele, problem:, sıkıntı , üzüntü, acı, dert de denilebilir… Bunlar kişisel olabileceği gibi toplumsal da olabilir, biz toplumsal sorunlara dikkat çekelim mi? Bunlar toplumsalsa, öyle bir yapısal düzen kurulur ki, toplumun entelektüelleri, aydınları, akademisyenleri, yöneticileri tarafından önceden öngörülür önlem alınır, yaşanmadan veya en az zararla sorun çözülür… Var mı böyle bir toplumsal/yapısal durum yok denilebilir… Biz iki durumu ele alalım, yok üç durumu ele alalım yapının soruna neden olması acısından..
Birinci durum siyasal, her iktidar kendini devlet sanıyor, hatta bazen devletin görevlileri bile devlet sanıyor, neden, çünkü demokratik sistem içinde geliyor, sonra demokratik sistemin üç temelinden (Demokratik Anayasa, Güçler Ayrılığı, Seçimler) biri olan güçler ayrılığını sakatlıyor ve diğer kurumların kullanması gereken güçleri kendi iktidar gücüne eklemliyor.. Sonuç demokrasi görünümlü tiranımsı bir yönetim şekli… Buradaki sorunlar diğer sorunları destekliyor, nasıl mı? Yargı siyasal kararlar alıyor, ekonomi yönetimi siyasetin ekonomi mantığı dışına çıkışlarına ses çıkarmıyor, yasama her istenilen yasayı yapıyor sonuç yapısal sorunlar… Neden demokrasi içinde anti demokratik kurumlar ve örgütler, davranışlar… Sonra ekonomide ki yapısal sorunlar…
Ekonomi nedir dersek, insanların yaşayabilmek için üretme ve ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu eylemlerinden doğan ilişkileridir diyebiliriz.. Sonra.. İnsan toplumlarında maddi refahın dağıtımını ve insanlar arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişimini konu alan bilim ekopolitika diyebiliriz… Devamın da aşırı harcamalardan sakınma, tutum, tasarruf etme tutumlu davranmak denilebilir… Sonuçta bu ilişkileri inceleyen bilim dalı, iktisat ekonomi kurumlarını da ekonomi yapısının içine koyabilir ve şu soruyu sorabiliriz… Ekonomimiz ekonomik mi? Sizce ekonomimiz ekonomik mi, kullandığı kaynaklar tasarrufa mı, borca mı dayanıyor, maliyeti düşük üretim yapabiliyor mu, bu ürettiklerini adile yakın bir şekilde paylaşıma neden oluyor mu? Yok … yok … Yoook… Bir yapısal sorunla bu konuyu kapatalım, ben genel olarak muhalif biriyim, ama hükümeti eleştirmeye ne zaman başladım 2010 referandumunda yargı üzerine yapılacak anayasal değişikliklerle başladım, sonra 2011 dış ticaret açığıyla (105 Milyar Dolar ) eleştirilerimi sertleştirdim… Ben seçilmiş hükümeti hükümetim kabul eden, onlara seçildiklerinden dolayı saygı duyan bir demokrat vatandaşım, iyi de ekonomik olsun, demokratik olsun hatalarına sessiz kalırsak, genel marufa karşı çıkan hükümet kararlarına tepkisiz kalırsak hükümetimiz hatalarından geri dönerek ve sorunları çözecekken, soruna neden olmaz mı? Hükümet soruna neden olur mu? Olmaması gerekir… Yatırımların üretime neden olup olmaması durumu, bu da aslında ekonomik ama anlaşılır olması acısından ayrı ele almalıyız..
Ekonomik olarak üretim, tasarruf, üretime neden olacak yatırım dengesine dikkat etmezse ki hükümetimizin etmediği iddia edebilirim, neden? Hepimiz bir çevrede yaşıyoruz, her yatırım dolaylı ve dolaysız üretime neden olur, hangi yatırım direk üretime neden oluyor? Koca koca kamu binaları mı, alt geçitler, üst geçitler mi, ibadethaneler mi, plazalar mı, AVM ler mi, hepsi dolaylı üretime destekler veriyor.. Oysa teknoloji atölyeleri (slikon vadileri), fabrika, tarla, ahır direk üretime neden oluyor araştırma geliştirme, akademi kurumlarda bunları destekliyor öyle mi oluyor? Kocaman bir YOOOK… O zaman biz desteklediğimiz siyasileri bu yapısal sorunlara çözüm bulsun diye değil şunun için destekliyoruz… Siyasal tercih nedenlerinin yapısal sorunların çözümünü körleştirmesi…
Ben oldum olası profesyonel siyasetin dışında kalmama rağmen siyaseti yakından izleyen biriyim siyasal tercih nedenlerimizi de çok iyi bilirim… Benim yaşam tarzıma karışılmasın, benim dini yorumum, cemaatim devletten destek alsın… Bizim şirket hangi hükümetten daha çok ihale alır, hangi hükümet bize teşvik havuzunu akıtır… Hangi siyasal lider, parti milli/dini duygularımızı okşarsa ona desteğimizi, ne yapıp yapmayacağına, hükümet olduğunda ne yapıp yapmadığına bakmaksızın destek veriyoruz… İşin kötüsü milli, dini, yaşam tarzı ekonomik rant (Dünya genelinde kamu ihalesi alan ilk on şirketten beşinin ülkemizde olduğunu düşünülürse) üzerinden yapılan siyasette sert, gerilimli bir siyasal ortam oluşturarak, demokrasiyi önemsenmez hale getiriyor ve siyasal sistemde de yapısal sorunlara neden oluyor… Bütün bu yapısal sorunlara rağmen…
Nasıl bir ekonomik, sosyal, siyasal, demokratik anayasa bağlı bir yapı oluşturabiliriz, duygusallığı bırakacağız şapkamızı çıkaracağız, bir kalın mum yakacağız, BİLGİYE DAYALI AKILLA DÜŞÜNECEĞİZ, DÜŞÜNECEĞİZ ben yukarda bazılarından bahsettim nerede hata yapıyoruz? Bunu bulacağız, yapısal sorunlarımızı çözeceğiz, daha adil, daha ahlaki, daha iyi, daha barışçıl, daha hoş görülü bir toplumsal düzen de, daha iyi yaşayacağız… Yaşamak dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – vatandasfikri.com
|