VERİMLİLİK NEDİR? !!
(Kamu Verimliliği Üzerine Durulması, Kamu Savurganlığının Önüne Geçilmesi Gerekmiyor mu?)
Verimlilik nedir dediğimizde, en kestirme yolla, ifade edecek olursak, en az caba, hammadde ve enerjiyle en yüksek verimi almak diyebiliriz… Biz ne kadar verimli davranıyoruz diye hiç düşündük mü? Ya da bizim adımıza devletimizi yönetenler, kamu kaynaklarını ne kadar verimli kullanıyor diye düşünüyor, onların davranışlarını sorguluyormuyuz? Bence yok, ya sizce??
Şimdi verimliliğe genel bir bakışla bakalım, bir ön bilgimiz olsun, sonra kamu kaynaklarının verimli kullanılıp kullanılmadığı üzerine durarak yazımızı bitirelim, ne dersiniz, evet diyenlerle devam ediyoruz… Genel bir verimlilik tanımı yapmak gerekirse… Verimlilik, bir üretim yada hizmet sisteminin ürettiği çıktı ile, bu çıktıyı yaratmak için kullanılan girdi arasındaki ilişkiyi inceleyen ekonomik biliminin bir bölümüdür, denilebilir… Ben verimli kullanıma, kaynakların ihtiyaç için kullanılması, sırf bir ürün yerine bir ihtiyacı karşılamanın da aslında verimlilikle ilişkisinin olduğunu düşünürüm… Bu ilişki kamu mal ve hizmetlerinde ise iki kere düşünülmesi gerektiğini düşünüyor ve bu alanda hiç dikkat etmediğimizi görüyorum…
Bu kamu kaynakların da verimlilik, çok çeşitli mal ve hizmetlerin üretiminden önce hammadde kaynakların da başlaması gerektiğini, sonrasında kullanılan emek işçi, sermaye hazine parası, arazi kamu arsaları, malzeme mobilya, sarf malzemeleri, dayanıklı kullanım araç ve gereçleri, enerji, yani yakıt, bilgi beceri gibi kaynakların en etken, etkin bir şekilde kullanımı sonucu ortaya çıkan en az zahmetle, en çok ürün, hizmet elde etme diye tanımlayabiliriz… Biz toplum olarak kullandığımız enerji, hammadde, personelle Alman, G. Kore, Fransa, ABD gibi gelişmiş ülkelerin kullandığı enerjiye ve hammaddeyle, bizim kullandığımız enerji ve hammaddeyi, onların kullandığı personel ve bizim kullandığımız karşılaştırdığımız da, ne kadar çıktı, ürün, hizmet aldığımızı görüyormuyuz acaba? Onların yöneticilerinin kamu kaynaklarını nasıl kullandığı, bizim yöneticilerin kamu kaynaklarını nasıl kullandığını bir karşılaştırsak, ne göreceğiz acaba? Ben bizimkilerin çok, hem de savurganlık içinde olacağını düşünüyorum, orada yargı, yasama, medya, akademik, entelektüel denetimler var… Bizde bu denetimler genel de kağıt üzerindeler… Verimlilik formülü şöyle oluşturulmuştur…
İster Kamusal, İster kişisel, İster işletme ve kurumsal verimliliğin ekonomik, sosyal, siyasal önemi her geçen gün daha da artmakta olduğunu söyleyebiliriz.
Genel bir yaklaşımla verimlilik, kuruluşun, kamusal düşünüldüğün de toplumun kaynaklarını yöneten kamu yöneticilerinin verimlilik ölçütleriyle değerlendirildiğinde ne kadar verimli davrandıkları üzerine durulmalı, araştırmalar yapılmalı ve verimlilikleri ölçülmelidir… Bunun için de kamu kurumları nasıl hedefler koymalı, bu hedeflere ulaşırken, hedeflenen amaçlarla en az maliyetle, en çok faydayı, hizmeti, ürünü elde etme işi kamusal verimliliği artıracaktır diyerek, devam edelim mi? Buyurun, evet diyenlerle devam edelim…
1-Amaçlar: Kurumsal amaçlar, hedefler bunların gerçekleşme derecesi, maliyetleri ile kurumların, işletmelerin ölçülmesi… 2-Etkenlik: Yararlı çıktı sağlamak için kaynakların ne ölçüde en etkili kullanılıp, kullanılmadığı, elde ki kaynakların, verimli alanlara mı yatırıldığı, yoksa atıl alanlara mı, yatırıldığı üzerine durularak, kamu yönetenlerinin, kurumlarının karnesinin çıkarılması… 3-Etkililik: Gerçekleşmesi mümkün olanla, gerçekleşen çıktıların, hizmet seviyelerinin ölçülerek kurumsal karnelerin hazırlanması… 4-Karşılaştırılabilirlilik: Verimlilik performansının, kurumsal, kişisel bir şekil de ölçülerek performansların belirlenmesi verimliliğe katkı sunacaktır. 5-Verimliliği nasıl artırabiliriz dediğimiz de…
Verimlilik artışı yalnızca işleri daha iyi yapmak değil, daha önemlisi, doğru işleri, doğru zamanda, en az maliyetle, iş ve işlemleri yapmak ve sonuç almaktır. Bunu biliyorsak ki biliyoruz… O zaman verimlilik programı kamu yöneticilerinin ilgilenmeleri gereken temel etkenleri yada “doğru işleri” belirlemeye çalışmaktır. Bir verimlilik artırma programında nelerin ele alınması gerektiğine değinmeden önce, verimliliği etkileyen faktörleri de gözden geçirerek devam etmek gerek…
Verimlilik faktörleri iki temel gruba ayrılır: Dış (denetlenemeyen) faktörler, İç (Denetlenebilen) faktörler.
Dış faktörler, bir işletmenin denetimi dışında, iç faktörler ise işletmenin denetiminde olan faktörlerdir.
Aşağıdaki şekilde verimlilik artışının temel kaynağı olan faktörlerin tamamını kapsayan bir şema verilmiştir. Asıl konumuz kamu verimliliği çünkü verimliliğinin çok düşük olduğunu görüyoruz, en çok kamu da verimsizlik yaşıyoruz… O zaman bu konuyla devam edelim mi?
KAMU KAYNAKLARINDA VERİMLİ KULLANIM VE VERİMLİ YATRIMRIMLAR
Toplam Verimlilik üzerinden kamu kuruluşlarına mercek tutsak ne görürüz? Personelin verimliliği üzerine araştırma yapmış olsak, özel şirketlerle kamu kurumlarını karşılaştırsak, yada orada hizmet alımlarıyla bulunan, kadroluların maaşlarının yarısı kadar maaş alan taşeron çalışanlarıyla kıyaslarsak… Yada Almanya da bir işletmeyle kıyaslarsak halleri nicedir, görsek ne dersiniz, karşılaştırmayalım bu verimlilik işini kapatalım gitsin mi deriz? Bu sorunu halının altına süpürelim kafamız rahatsız olmasın mı deriz? Bilmiyorum ama kamu kurumlarında ki 100 kişi özel şirketlerdeki 25 kişi gibi çalıyor gibime geliyor… Alman iş ortamlarıyla karşılaştırdığımız da bu oran %15-20’ye düşer diye düşünüyor… Kamu çalışanları verimliliğimizin yerlere yeksan olduğunu görüyorum… Şimdi tekraren toplam verimlilik üzerine durarak yazıya son verelim bunun formülü de şuymuş…
Toplam verimlilik, aşağıdaki formülle ölçülebilir:
Ot
Pt ----------------
L + C + R + Q
Burada;
Pt : Toplam verimlilik
Ot : Toplam çıktı
L : Emek girdi faktörü
C : Sermaye girdi faktörü
R : Hammadde
Q : Diğer çeşitli mal ve hizmetler girdi faktörüdür.
|
İşletme, kurum düzeyin de verimlilik analizlerini bu formülle yapabiliriz
İşletmelerde verimlilik ölçümü ve analizi konusunda çeşitli yaklaşımlar vardır. Bu durum, işletmeyle farklı gruptan insanların (yöneticiler, işçiler, yatırımcılar, müşteriler, sendikacılar, tedarikçiler) ilişkili olması ve bu grupların her birinin farklı amaçları olmasından kaynaklanır. İş gücü verimlilik analizine basit bir yaklaşımla şöyle yaklaşabiliriz: i-İşçilerin verimliliğini ölçme, ii-Birim emek ihtiyacının planlanması ve analizi için ölçüm sistemleri, iii-Emek kaynağı kullanımının yapısına yönelik emek verimliliğini ölçme sistemleri, iiii-İşletme düzeyinde katma değer verimliliği… Kamuyla Özel sektörü mutlaka karşılaştırılmalıdır, bununla yetinilmemeli, gelişmiş ülkelerdeki işletmelerle ve kurumlarla da, kurumlarımızı kıyaslamalıyız… Kıyaslıyormuyuz?
Normal olarak, kullanılacak ölçüm yöntemi, yapılacak verimlilik analizinin amacına göre değişir. En çok kullanılan üç temel amaç vardır…
i-Bir işletmeyi rakipleriyle karşılaştırma, ii-İşçiler ve bölümlerin nispi performansını belirleme, iii-Toplu sözleşme ve kazançların bölüşümü için çeşitli girdi tiplerinin nispi katkısını karşılaştırma.
Örneğin, bir örgütün amacı, belli bir zaman dilimi içinde yatırılmış sermaye getirisinde en üst verimi almak ve etkinliklerini genişletmekse, işletmenin maliyet ve kâr yapısının da ölçülmesi gerekir. Kamu kaynaklarını yönetenlerin, kamu da çalışanların, toplum tarafından mercek altına alınarak denetlenmesi, verimsiz yatırımların, işletmelerin verimli hale getirilmesi gerekmektedir… Verimsiz mi satalım, verimsiz mi kapatalım diye düşünmek yerine, onları verimli hale getirerek toplumuz için ürün ve hizmet üretmeye, devam etmeleri sağlanması gereğini yönetenlerimize hatırlatır… Son olarak SGK’mumuzun verimlilik ilklerine göre nasıl da ters işlediğini, 13-14 milyon emekliye rağmen, 26-27 milyon çalışan olduğu görülüyor…. Bunların büyük bölümü atıl olarak işe alınmış kamu çalışanları olduğunu da düşünürsek, emekliliği gelmiş sırf maaşlarımız düşecek diye çalışıyormuş gibi yapan kamu görevlilerini düşünürsek, gerçek çalışan oranımız nedir, sorusu akla gelir… Her neyse yani bir, iki kişi prim ödüyor iki kişi emekli maaşı alıyor… Maaş ve Sağlık harcamaları da düşünüldüğünde bir emekli için, belki de 6 çalışan pirim ödemesi gerekiyorsa, bizim bir emekli için kaç çalışanımız var? Hastanelerin onarımlarına ne kadar para gidiyor, onarım, personel, hasta sağlığa kavuşturma ilişkisi ne durumda? Belediyelerin durumunu verimlilik kriteri ile değerlendirildiğimiz de, nasıl işliyorlar sormamız gerekmez mi? Verimlilik üzerine çok durmamız gereken bir alan olduğunu, her alanda verimliliğin rekabetimizi, hizmet kalitemizi artıracağını düşünerek… İyi günler de görüşmek dileğiyle…
Hüseyin Benek – 7.10.17 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
3- http://www.alomaliye.com/2016/04/06/turkiyede-toplam-calisan-sayisi-26-milyon-621-bin-kisi/
|