ZAMAN BAĞI
(Geçmiş, Gün, Gelecek)
Biz istesek de istemesek de bir zaman bağı için de yaşıyoruz, kişi olarak da toplum olarak da dünümüz var, bugünümüz var, yarınımız da olacak, burada önemli olan biz bu zamanları nasıl yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacağız?
Amacımız iyi yaşamak, geçmişte kişi toplum olarak iyi yaşadık mı, tartışılır, iyi diyenlerimizde var olacak, kötü diyenlerimizde… Bunu değerlerimiz, ölçülerimiz belirleyecek, bunları ne belirler, manevi ve maddi kültürümüz… Şimdi kültürümüzün iki kaynaklı saldırı içinde olduğunu söyleyebilirim, biri Arap kabile kültürünün dini yorumuna dayalı bir saldırısı, diğerimde felsefi olarak olarak batı kültürünün etkisi… Ben ikisine de karşı değilim, bizim kültürel bünyemizi bozmayacak olanları alalım, geçmiş evrensel tecrübelerden yararlanalım, anı iyi yaşayalım, geleceği de iyi planlayarak hazırlanalım… Diye düşünürüm, oluyor mu, ne yazık ki hayır… Neden diye soruyor muyuz, hayır… Neden Sormuyoruz, Kültürel, Sosyal, Ekonomik, Teknolojik böyle aksaklıklar aksilikler oluyor diye…
Ülkemiz borçlu, şu ülkede borçlu, hatta bizden daha fazla, iyi de geliri olan bir ülkeyle kıyaslıyoruz, onların ihracatı, ithalatından hep fazla veriyor, yani üreten toplum diye düşünmüyoruz, kolayımıza geleni düşünüyoruz… Cevabı 1000 yıl önce verilmiş soruları soruyoruz… Geçmişten ders çıkararak, bu dersleri ana aktararak, gelecekle zaman bağı kurarak daha iyi yaşam planları böyle yapılabilir mi?
Sanayi devrimini kaçırmamız bize İmparatorluğu yıkmamıza neden oldu, şimdi de bilişim, bilgi devrimini kaçırıyoruz, bize Cumhuriyete neden olmasın, olabilir, farkındayız, değiliz iş bu kadar ciddidir… Son 20 yıldır, bizim neden olduğumuz üç gelişme(İHA, ATAK, ALTAY bunları da seri üretimle dış dünyaya ne kadar sattık bilemiyorum) dışında bir gelişme sayın… Köprüler, yollar, binalar gelişmişlik gösterisidir, amma velakin, sanayi, bilimsel, teknolojik gelişmenin sonucu oluşan yapısal gelişmedir, üretime dayanırsa bu gelişme sağlıklıdır, ya borçlanmaya dayanırsa… Mevcut varlıklar satılarak, borç alınarak, yap işlet devret yöntemiyle yapılarak, yapılıyorsa, kaynakları verimsiz, geri dönüşü olamayan, üretimine neden olmayacak olan yanlış yatırımlar yapıyoruz demektir… Böyle nasıl bugünü daha iyi yaşar, geleceğe güvenle bakarız ki? Gelecek, geliyor, biz ne hazırladık ki? Ne hazırlamamız lazım ki?
Geleceğe doğru, bilgi ve bilimin yönü nedir, yazılım kotlama, yapay zeka, robotik teknolojilerde gelişme, canlıların genetik yapılarının anlaşılması gibi akla, bilgiye, bilime dayalı çalışmaların, bizim toplum olarak geleceği nasıl yaşayacağımızı etkileyecektir.. Bu etkiyi şimdiden planlayabiliriz, gelecek geldiğinde biz hazır değilsek, gelecek bizim için iyi gelmeyecek, diyebiliriz… Kısaca ekonomik gelecekle yazıyı bitirelim mi?
450 milyar dolar, borcumuz var, bunu hangi gelirle ödeyeceğiz, tarım da ithalatçıyız, tekstilde eskisi gibi iyi değiliz, sanayi ve teknolojik ürünlerde genelde ithalatçıyız, başkasından ürünler alıyoruz… Bu borçları alırken bir plan dahilinde almadık mı yoksa, şu aldığımız borcu bu alana yatırsak, toplumumuz için şunları üretir, fazla ürettiğimizde ihracat eder, aldığımız borcları rahat, rahat öderiz demedik mi, yoksa… Şu ihaleyi buna ver, bu ihaleyi şuna, yapılanlar ne üretecek, bunların ürettiklerini nereye satacağız diye sorular sormadık mı yoksa… Anlaşılan sormadık, son 10 yıllık dış ticaret açığımızın (İthalat, ihracat farkı) 600 milyar dolar zarar ettiğimizi görürsek, düşünürsek, biz aldığımız borçları üretecek yatırıma dönüştürememişiz demektir… O zaman nasıl bir ekonomik gelecek bekliyoruz ki?
İşte zaman bağı bu nedenle önemlidir, her alana akılla, bilgiyle, düşünceyle, planlamayla yaklaşarak zaman bağı kurulur, umarım geçmişte yaptığımız hataları yapmaz, geleceğe doğru güvenle bakarız, dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 7.10.19 – vatandasfikri.com
|