CEPHEDEN, CEPHEYE (Sorundan Soruna)
Suriye cephesi, K. Irak Cephesi, Dogu Akdeniz cephesi, Libya cephesi, Ermenistan cephesi, Yunanistan Cephesi, Katar Cephesi bize biraz fazla gelebilir.. Bunlardan hangisi önemsiz derseniz, Katarın güvenligi mi, önemli oradan her daraldıkca sıcak para geliyor.... Bana kalırsa Dogu Akdeniz cephesi en önemlisi, hangisinden vazgecebiliriz, vaz geçmeyelim, bazılarını buzdolabına kaldıralım, bazılarında anlaşmaya varalım, bazılarında da ısrar edelim...
Mesela artık Suriye meselesi bitmeli, orada merkezi hükümetle ve onun birlikte hareket ettiği devletlerle sorun uzlaşma üzere masaya yatırılmalı ve kısa zamanda sonuç alınmalıdır... Neden, kısa zamanda anlaşma olmalıdır dersek, bu masada Dogu akdeniz üzerede anlaşma olmalıdır, yani zaten Rusya ve İranla Anlaşıyoruz, burada sadece Suriye yönetimi kalıyor... İblib de sıkışan gruplarda ikna edilmeli ve artık yolun sonuna gelindiğini onlarda görüyordur ve kendilerinin de zarar görmemesi için anlaşma yoluna gitmelidirler... Her neyse cephe çok, Ermenilerin zamanlaması manidar, neden bu saldırıları şimdi yaptılar? Yunanistan daha sert üslup neden kullanıyor, Mısır Libya da, sıcak temastan bahsediyor, cok cepheye dagıldık her yerde kısmende olsa sıcak temaslar olursa, üstesinden gelmekte zorlanırmıyız? Düşünmek lazımdır, sanırım devletin kurumları, hükümet yetkilileri düşünüyordur... Bunlar dışarda olurken iç dede bazı sorunlar yaşandı...
Çözüm süreci beklenen sonucu vermemiş, çözüm sürecini örgüt iyi kullanarak hem eleman sayısı acısından, hemde silahlı güç olarak tarihinin en güçlü halini gelmiş, çözüm süreci bitirildiğinde operasyonlar başlamış ve güvenlik kuvvetlerimiz, korucularla birlikte bu işi yüz akıyla halletmişler...Sonra Gezi olayları, ekonomik olarak biraz yormuş, biraz sert önlemler almayı gerektirmiş, ama bu gezi olayları demokratik bir tepkiydi, demokrasilerde vatandaşlar hükümete tepki gösterirler... Sonra hükümetin gizli ortağıyla arası bozuldu, gizli ortak, adeta paralel bir örgütlenme içine girmiş, bütün kurumlarda örgütlenmiş bu bozulmanın ilk iişaret fişegini 17/25 Aralıkta patlamış.. Arkasından 15 Temmuz darbe girişimi gelmiş… Fakat bu gibi olaylar karşısında bazı hükümetler hukuk devleti ve demokrasi kuralları içinde davranırken bazıları daha sert önlemler alabilmektedir, bu hükümetin tercihine bağlıdır... Olaylar bitmesine rağmen hala otoriterleşme ve gerilim devam ettirilirse, bu otoriterleşme demokrasinin bel kemigi olan muhalif partileri rahatsız eder, bu rahatsızlık uzun sürerse gerilim artar.. Hem hükümet eden parti yetkililerinin dili, hem muhalefetin söylemi sertlige işaret etmektedir, oysa bu kadar dış sorun yaşanırken, muhalefet ve hükümet arası bu kadar gerginligin geregi yoktur... Uluslararası raporlar, siyasal yorumlar Türkiye hükümetinin ve bu hükümetin liderin de otoriter eğilimler göründüğü konusu sık sık dile gelmektedir... Son olarak...
İster iç sorunlarda, ister dış sorunlarda Muhalefetin eleştiri hakkı ile saldırı sınırı arasında ki çizgiyi aşmaması gerek, hükümet yetkilileri ise her eleştiriyide saldırı saymaması gerek, dış sorunlarda karar vermeden önce tartışılması, muhalefetin görüşlerinin alınması, mümkünse kararlara yansıtılması devamın da, karar verdikten sonra hükümetin ve uygulayıcı kurumların yanında durulması gerekmektedir.. Tüm dünyada demokratik ülkelerde durum budur...Umut ediyorum ki sorunlar aşılır, umut varım ki bu sorunlu bölgelerde T.C vatandaşlarının çıkarları korunur... Korunması Dilegiyle, Selam ve Sevgilerimle...
Hüseyin Benek – 22.7.2020 – vatandasfikri.com
Kaynak : Taha Akyol -- https://www.karar.com/duz-yolda-giderken-1576068
|