|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
KÜLTÜR SINIRLARI |
KÜLTÜREL SINIRLARIMIZ
Kültürel sınırlarımız nerede başlar nere de biter dersek, bu nereden nasıl baktığımıza degerlendirdiğimize göre degişir. Kültürü bir kaç şekil de ele alabiliriz, Din kaynaklı, Dil kaynaklı, ortak tarih, siyasal tercih (ideolojik) kaynaklı olabilecegi gibi günümüzde daha çok vatandaşlık bagıyla da olabilir. Bana kalırsa bunların hepsinin bir sentezi kültür, bizi kültürel olarak daha da güçlü kılacaktır, bu güç kültürel sınırlarımız içinde olanlarla kültürel bagımızı güçlendirecek ve kültürel sınırlarına önem veren toplumlar da gelecek de kültürleriyle yaşama fırsatı bulacaklardır… Bu nedenle kültürel aidiyet için de olan topluluklarla her acıdan bağ kurmamız gerekmektedir… Bunu başaran kültürler ilerde ayakta kalacak yaşayacak, başaramayanlar ise tarih de bahsedilen ölü kültürler haline gelecektir… Bu nedenle kültürel sınırlarımız içinde ki topluluklarla bagımızı kültür eksenli olarak güçlendirmemiz gerekmektedir. Bunu nasıl yaparım üzerinde ciddiyetle durmamız gerekir… Siyasetin ve ekonomik hay huyun arasında kültürel sınırlarımıza dikkat etmez ve koruyamazsak, kültürü yeniden yeniden yenidurumlara adapte edemezsek, kültürümüzü biz olarak yaşatamazsak …….?
Dinimiz İslamı kültürel sınır kabul edersek, balkanlardan, alınca Afrikaya kadar, uzak doğuya kadar olan çoğrafya kültürel sınırlarımız için de yer alır ki buna din kültürü sınırı ümmet birligi diyebiliriz. Nerede bir kültürdaşımız yaşıyorsa orası bizim kültür sınırlarımız içindedir.
Türkce konuşan Ülkeler yani dilsel olarak degerlendirirsek Orta Asyadan Alınca Çin e kadar yine geniş bir çoğrafyada Türkce konuşulmaktadır… Yani kültür sınırımız o kadar geniş ki, bu sınırlar içinde kültürel birlik sağlamak zor görünmektedir… Ama zor olan zor da olsa yapılabilendir, yapılabilecek olandır. İmkansız olan ise zamanla yapılabilecek olandır diyerek kültürel sınırlarımız içinde siyasal etkilerden bagımsız olarak kültürel birlik için çalışmalara başlamamız lazım derken… Hemen çalışmaların hızla devam ettiği müjdesini Prof.Dr Şaban Şabanoğlun'dan duyuyoruz… Bu müjdeli haber bizi sevindiriyor…. Yunus Emre Estitüsü aracılığıyla bu kültürel çalışmalar başlamış… Dünya da kültürel sınırlarımız içinde herkese duyrulur…
Bu merkez Türk Kültür sınırları içinde Dünyanın çeşitli ülkelerinde merkezler açma çalışmalarına hızla başlamıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde kültürel sınırlarımızın için de ve vatandaşlarımızın yogun yaşadıkları şehirler de merkezler açmaktadır. Bu çalışmaya destek verenler ve yapanları milletimiz adına kutluyor başarılarını diliyorum… Bu örnek çalışmalara benzer bir de din eksenli çalışmaların olduğunu biliyoruz. Bu iki ayak üzerine çalışmalarımızla kültürel sınırlarımız için de kültürel bağımızla kültürdaşlarımızı bağlama sorumluluğu bu ülkede yani Türkiye'dedir. Bu bilinçle bu çalışmaları öncelikle Devlet kurumları (Kültür Bakanlığı, Diyanet işleri Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu,) bunları bir ürt kurulda birleştirecek Başbakanlık veya Cumhurbaşkanlığı makamları destekleriyle, denetimleriyle, daha güçlü bir kültürel çalışma grubu oluşturularak hız verilebilir. Sonra ülkemizin belli başlı sermaye gruplarının da böyle bir sosyal sorumluluklarının olduğunu hatırlatır, ekonomik olarak güçlü olanlardan da kültürel olarak güçlü olmamıza destek beklediğimizi belirtiriz…
Diger yandan entelektüel camia, akademik camia da bu toplumun degerleri olan kültürünün yaşaması için olsun, kültürel halkamızın için de yer sınırların kültürel olarak etkinligimizin devamı için çalışmaları ister mesleki ister de gönüllü desteklerle destekleri beklenmektedir. Kültür elçisi gübi çalışanlar olduğunu görüyoruz ve bu çalışmaların başarıya ulaşması demek kültürel sınırlarımızın korunması demektir….
Bu çalışmaların başlamış olması güzel, etkisini yarınlar da alacak şekil de disiplinli ve güçlü bir şekil de devam ettirilmelidir. Kültür ihmale gelecek bir şey degildir, dünyada ister sermaye, ister bilgi, ister diger kültürlerin nüveleri çok kolay siyasal sınırları aştığını görüyoruz…
Kültürel çalışmalar güçlü devam ettirilmediğin de siyasal sınırların bu kadar geçişken olduğu günümüz de kültürümüze en az ekonomimiz kadar, en vatan sınırları kadar sahip çıkmazsak, ne vatanda sınırlarını neden kültürel sınırlarımızı koruyamayız…
Kültürü ölen toplumlar, kültürleriyle birlikte yok olurlar. Fikri Adil
Bizi koruyacak olan ister dinsel, ister dilsel kültür sınırlarımıza sahip çıkmak millet olarak, kültürel degerler olarak yaşamamızı sağlayacaktır. Bu çalışmaları ben vatandaş olarak, devletimizin yöneticileri, milletimizin ileri gelen sermaye sahiplerini bu çalışmalara her kesimin güçü oranın da desteklemeleri geregini hatırlatarak… Kültürel sınırlarımızı ancak kültürel faaliyetlerle koruruz düşüncesi ve dileklerimle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek --- Ocak 15 – www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|