|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
SİVAS GEZİSİ |
SİVAS GEZİSİ
(Kısaca Sivas’ı Tanıyalım)
Sivas’a Asker yeğenimin yemin töreni için gittik, bizi doğal olarak güzel, tarihi köklerimizi hatırlatan bir Sivas karşıladı, insanları bizim özelliklerimizi, yani kültürümüzü koruyorlardı… Ben burada çok rahat ettim, gezdim, dolaştım sanki oradan biriymiş gibi yaşadım iki gün… Örneğin Bir dönerci dükkanına girdik döner yedik, bu arada kalacak yer aradığımız söyledim, oranın işletmecisi olsa gerek Sami bey, hemen bir arayış içine girdi ve bize uygun bir kalacak yeri cat diye buluverdi, kendisine teşekkür ederim… Aynı şeyi Bodrum ve Kaş için söyleyemiyorum, oradan en kısa zaman için uzaklaşma ihtiyacı hissettim, çünkü orada bizim kültürümüz yoktu… İşte kültür böyle bir şey, seni oraya, o coğrafyaya ait hissettirir, kültürünü koruyanlar da hem tarihi, hem coğrafi, değerleri üzerine toplumsal değerler inşa ederler ve toplumsal olarak iyi bir düzen kurarlar, kendilerini o topluma, o toplumsal düzene, aidiyet içinde hissederler… Zengini yoksuluna, güçsüzüne yardım eder, yoksulu ise çalmak yerine çalışarak kazanmayı tercih eder… İşte bu nedenle kültürel aidiyet önemlidir… Ben kendimi Sivas’a Ait hissettim, yada hissettirdiler, sağolsunlar.. İlk olarak bu kentteki bazı tarihi eserleri inceleyerek gezimize devam ettik…
Bu ilde tarihi köklerimiz o kadar eskiydi ki örneğin Burciye Medresesi 1217 yılın da yapılmıştır.. Yani bu ilimiz de Milletimiz 799 yıldır burada, Allah daim etsin… Bu yapının öncesi bir tarih tabiki var, oraya yerleşeceksin, düzenini kuracaksın, bu yeri senin yerin kabul edecek ve ettireceksin ki, orada o günün şartlarına göre en büyük yapıları yapabilesin… Atalarımız da öyle yapmış….
Kente saldırılar olmuş, bu barbarca saldırı adeta Kenti yıkmıştır, sonra kent atalarımız yeniden yapılmıştır.. Örnegin: Timur Sivas'ı ele geçirmiş, şehri savunan askerleri öldürtmüş, halkı kılıçtan geçirtti, şehri yağmalatmış ve surları yıktırmıştır. Evet ikinci yıkım da böylece olmuş, üçüncü yapımı yine atalarımız sabırla yapmışlardır… Barbar yıkar medeni yapar… Şimdi bu kentimizde ki tarihi eserlerine kısaca göz atalım, uzun göz atmak için Sivas’a gidilmesi gerekir, diye düşünüyorum…
Şifaiye medresesi ve darüşşifası: Bu yapı, Selçuklu Devrinde hastaların tedavi edildiği ve aynı zamanda tıp tahsilinin de yapıldığı en önemli medreselerden biridir. Günümüze ulaşabilen bölümü, Anadolu'nun en büyük şifahanesidir. 1217/18 yıllarında 1.İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılmıştır. Görkemli taç kapıdan, dört eyvanlı, revaklı avluya girilir. Taç kapıda güneş ve ay sembolleri, ana eyvanda ise kadın ve erkek başı biçiminde rölyefler yer alır. 1220'de 1. İzzetttin Keykâvus'un buraya gömülmesiyle birlikte güney eyvanı türbeye dönüştürülmüştür
Çifte minareli mescit: Taç kapının hemen üzerinde üç yönden akan yazıttan medresenin, İlhanlı veziri Sahip Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından 1271/72 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Yapının günümüze ulaşan tek özgün yanı, Anadolu'nun en yüksek taç kapısına sahip görkemli ön cephesidir. Taç kapı üzerinde yükselen iki minare ise adeta Sivas'ın sembolü olmuştur. Anadolu'da yapılmış en abidevi medreselerden biri olup, Dârü'l-hadis adıyla da bilinir. İki katlı, dört eyvanlı bir yapıdır. Taçkapının üzerindeki tuğla minareler çini bezemelidir. Bitkisel ve geometrik motiflerle süslü taşkapı ile yanlarındaki mukarnaslı nişler yapıya hareketli bir görüntü kazandırmıştır. Köşelerde yivli yarım kuleler vardır.
Sivas’tan bahsederken Divriği, Ulu camiden bahsetmemek olur mu? Ama gidip göremedim dilerim o köklerimizden, atalarımızdan bize mesaj getiren o camiyi de görmek nasip olur… Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası olarak bilinen bu yapı topluluğu, cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen bir külliyedir. Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde inşa edilmiştir. Ulu Cami, Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından; Darüşşifa ise eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılmıştır. 1228 yılında başlanıp 1243 tarihinde tamamlanan yapı kompleksinin Baş Mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah’tır… Allah razı olsun kendisinden… Adeta Sivas yapılmış, yıkılmış, yeniden yapılmış derken en son belki de dördüncü yapım ise T.C Devleti ve Mustafa kemal ve milli Mücadele arkadaşları tarafından yapılmıştır…
Sivas'ın Milli Mücadele'nin kazanılmasında önemli bir yeri vardır. Bu mücadelenin hazırlık döneminde Mustafa Kemal ve arkadaşları ilk olarak Samsun’ çıkmış Milletimizi milli mücadeleye davet etmek için çeşitli şehirlerde kongreler düzenlemiştir.. Samsun, Erzurum kongresi'ni takiben, 4 Eylül 1919'da Sivas Kongresi'ni toplamıştır.. M. Kemal 'Cumhuriyetin Temellerini Burada Attık' demiş, Sivas Erkek Lisesi'nde toplanan Sivas Kongresi, alınan kararlar bakımından Kurtuluş Savaşı öncesi toplanan en önemli kongredir. Hiçbir ülkenin manda ve himayesinin kabul olunmayacağı ve milletin istikbalinin yine milletin azim ve kararıyla kurtulacağı kararları bu kongre alınmış, daha sonra milli mücadele Sivaslıların ve tüm milletin desteğiyle başlamış ve Kurtuluş, bağımsızlık ve Cumhuriyetle sonuçlanmıştır… Tarihimizi incelerken, neden sonuç ilişkisi içinde incelemek, kahramanlıkları abartırken yanlışlıkları da görmek gerekir ki tarihin mesajını iyi okuyabilelim.. Bütün bunların yanı sıra bir de güçlü yemek kültürümüz varki buna da sahip çıkılmalıdır ki beslenmeden hiçbir şey olmuyor..
Yemek kültürüne gelince: Örneğin Keş Çorbası: Yarma, nohut ve yeşil mercimek pişirilir. Sonra keş ezilip onun içine katılır. Küçük kareler halinde kesilen hamurlar kaynamış suyun içine atılır. Pişince ezilmiş keş veya peskutan ilave edilir. Yüzüne yağda soğan, nane sokarıcı yapıp dökülür….
Katmere gelince onun da şöyle bir yapım hikayesi var… İnce elek unu, su ve tuz ile yoğrulur ve yumakları ince açılarak sadeyağ ile yağlanır. Yağlanan yufka hamur tahtası üzerinde birbiri üzerine gelecek şekilde toplanıp sonra kendi etrafında döndürülerek yumak haline getirilip fırında pişirileceği zaman açılır. Yüzüne yumurtası sürüldükten sonra ince bir şeyle baklava dilimi şekli verilir. Her zaman yapılabileceği bir hac’ca gidenlere de yolluk olarak hazırlanan yiyecekler arasındadır. Günümüzde çarşı fırınlarında hazır katmer ve çörekler satılmaktadır.
Hingel’i de tatmalısınız ya Sivas’a gidin tadın yada eviniz de yapın işte tarifi: Sübüra hamuru gibi hazırlanır. 2 cm boyutunda eşkenar üçgenler biçiminde kesilen hamurlar kaynayan suda haşlanır. Süzüldükten sonra yoğurtlu sarımsak ve sadeyağ dökülür. (Sadeyağ tereyağıdır)
Turşu Mıhlaması: Bu yemek pancarın saplarından yapılan turşudan (ki buna pezuk turşusu denir.) yapılır. Sonbaharda pancarın dalları ince ince ayrılıp (sıpırtılıp) haşlanır ve küplere turşusu vurulur. Bu Sivas’ta en fazla yapılan turşu olup yemeklerin ve pilavların yanında yenildiği gibi mıhlaması da yapılır. Yıkanan turşu ince ince doğranır; yağı, kıyması, doğranmış soğanı ve tuzu koyulup kavrulur. Mıhlama sahanına alınır, sahanın büyüklüğüne göre üç veya dört yumurta kırılır.
Eee, çok güzel çok güzel hiç eleştirilecek yanı yok mu Sıvasın diyenleri duyar gibiyim, var elbette, bizim yok mu, sizin yok mu eleştirilecek yanınız, kim dört dörtlük ki? Eleştirim şu olacak tarihi mekanlar da, kullanılan eşyalar da tarihi izlenimi verecekler, örneğin, tam şehrin göbeğin de olan çifte minareli medresenin önüne naylondan çadır yapmayacak, Selçuklu dönemin de kullanılanlara bezer bir çadır yapılacaksa, sırf cay ocağı yapacağım diye, tarihi mekanları gölgede bırakmayacaksın… Ben o çadırın yüzünden minareleri çekebildim, çadır alt tarafı kapatıyordu, o çay ocağını oradan alıp batı tarafında ki duvarın dibine taşımak gerekiyor diye düşünüyorum… İşletmeci arkadaşa özel idare yardımcı olmalı ve o çay ocağının çadırı Selçuklu dönemi çadırlarından birine çevrilmeli ve hemen batısında ki atıl alana yerleştirilmelidir… Yoksa o güzelim tarihi eser naylon çadırın gölgesinde kalmaktadır… Burciye Medresesinin içini hiçbir yönetici gezmemekte midir, o mekan boş, hatta kasvetli gibi duruyor ama içi doldurulurken de tarihi mekan olduğu da unutulmamalı, ona göre eşyalar kullanılmalıdır, düzenleme tarih bilinci olanlar tarafından yapılmalıdır... Bu sorun sadece Sivas’ta değil çok yerde yaşanmaktadır, ama güzel örnekleri de vardı, örneğin Kars kalesinde dediğim yapılmış ve çadır o tarihi esere mümkün olduğunca uyum sağlayacak şekil de yapılmış ve sağlamıştır… Sivaslı hemşerilerimize çok teşekkür ederim… Selamlarımla ve saygı ve sevgiyle kalın...
Hüseyin Benek – 29.5.2016 – www.vatandasfikri.com
Kaynak: http://www.sivas.gov.tr/tarihi-eserlerimiz
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|