GENEL OLARAK DENETİM
DENETİMSİZLİK RAPORU
DENETİMSİZ TOPLUM
DENETİMİN GEREKLİLİĞİ
Denetim; denetlenen, denetlenebilecek iş ve işlemlerin, ürünlerin ve çıktıların, birimlerin işlem ve faaliyetlerinin yasalara, işin ve meslegin gereklerine, çalışanların işin gerektirdiği niteliklere haiz olup oladığı ve işi işin gereklerine göre yapıp yapmadıkları önceden belirlenmiş, iş ve meslek ilkelerine, standartlara uygunluk derecesinin tespitine yönelik sistematik ve objektif bir şekilde denetime konu olan durumların ölçülerek bilgi ve belgelendirlerek değerlendirilmesine ve sonuçlarının ilgili taraflara iletilmesi sürecine denetim denilebilir. Denetim, bir işin, oluşun, ürünün, durumun belirlenen ilkelere ve gereklere göre yapılıp yapılmadığının ölçülmesi, sorgulanması demektir.
İste kamunun ve kamu görevlillerinin denetimi olsun, ister siyasetcilerin eylem ve söylemleri olsun İzleyebildiğim kadar, ciddi boyutla toplumsal denetim sorunumuz olduğunu görüyorum, bu rüşvet ve yolsuzluklarla birlikte adam kayırmacılığına, sebebsiz zenginleşmekten alın, toplumsal celişkileri ve güvensizliklere ve huzusuzlukara neden olmaktadır…
Dahada önemlisi, denetimsizlik toplumsal vasatlığı ve dolayısıyla gelişememenin en önemli nedenerinin başında yer almaktadır, bir kimseye iş verdiniz ne, nasıl yapıyor diye bakarsınız degil mi, bir kimseye yetki verdininiz nasıl kullanıyor diye bakarsınız degil mi? Bir iş yapılıyor, bir ürün üretiliyor, bir bilgi öğreniliyor hepsi denetimle yapılıyor… Bir işin aşamaları nasıl yapılıp yapılmadığı, bir ürünün gereklerine göre üretilip üretilmediği, bir görencinin verilen bilgiyi alıp almadığını ölçen sınavlar hep denetimdir, bir çalşanın zamanın da işinim başına gelip gelmediği işini yapıp yapmadığı hep denetimle hallolur. Trafik denetimini düşünelim olmazsa ne olur? Aynı şeyi daha büyük sorumluluklara götürelim bir kurum, bir kent, bir ülke idaresine, buraların öncelikle ve titizlikle denetllenmesi gerekirken asıl denetlenmesi gereken yerler de denetimin çok zayıf olduğunu izlenimi ediniyoruz…
Şimdi bazı kurumlar var, güvenlikten, egitimden, sağlıktan sorumlu, bu kurumda çalışanlar var, bu kurumda idareciler var, bu kurumda yapılan işler var, bu kurumların vatandaş, kurum ilişkisi var, yönetilen çalışan ilişkisi var, alış veriş ilişkisi var, var da var… Bunlar, kuralsız kaidesiz olur mu, bu kuralların ve kaidelerin uyugulanıp uygulanmadığını ölçen denetimiz olur mu, olmayacagını hepimiz biliriz….
Şimdi olan denetim sitemine yüzeysel olarak bakalım ve olması gerekenle ilgili düşüncelerimiz olsun, denetim üzerine düşünmeye devam edelim ne dersiniz…
Şimdi bir iç denetlem sistemi var, kuruma bağlı, daha çok perfermansa yönelik, bir de dış denetleyiciler de diye bilecegimiz genel idareye bağlı denetleyiciler var, bunlar ise işin yasalara ve usullere uyugunluğunu denetlerler. Biz olayı İç denetleyiciler, dış denetleyiciler olarak ele alalım ve çok da detaya girmeden bunları inceleyelim…
İÇ DENETLEYİCİLER
Teftiş kurulları
Yöneticiler
Genel kurullar, yönetim kurulları
Çalışanlar
İç eleştirşi mekanizması geliştirebilmek
Denetim alanı sadece kurumla sınırlıdır
Bu denetleyicileri yüzeysel olarak inceleyelim ne dersiniz
a) Teftiş kurulları genel de o kurumun yöneticileri tarafından belirlenir, bu kimseler yönetimlerle ters düşmemeye çalıştıkları için denetim işlerini genelde yönetimin istediği şekil de ve istediği kişilere doğru yaparlar… Kamu kuruluşların da bu kurum daha çok disiplin suçlarınıyla ilgilenir…
b) Yöneticiler, konumları geregi kurumun kar, zarar, verililik gibi, çalışanlarının işlerini geregi gibi yapıp yapmadıklarını denetlerler, zaten denetim denilince toplumsal algı bu denetim türünü anlar, bu alanda ki eksikliklere rağmen durumun kurtarıldığı alandır.
c) Genel kurullar iki, yılda bir yapıldığından hazırlanan tablolların doğruluğu denetleme kurullarının göstermelik olduğundan dolayı genel kurulun denetlemesine imkan vermeyecek şekil de hazırlanır ve bu denetim yöntemi de saf dışı bırakılır. Taraftarı olan üyeleri haberdar ederek, genel kurulda üye çogunluğu sağlanır ve yönetimin denetimi yapılamaz, hatta naylon üyelerin bile kullanıldığı durumlar olduğunu söylentisi vardır. Yönetim kurulları ise genel olarak tanıdıklardan oluştuğu için, bizim adamların atandığı için istese de denetim yapamaz, biz de arpalık olarak kullanıldığı genel olarak kanıdır.
d) Çalışanların denetimi ise genel olarak birbirine yöneliktir, işini iyi yapmayan arkadaşını yönetime bildirerek yönetimsel denetimi kolaylaştırmaktadır
e) İç denetim için kurumsal öz eleştiri yapmabilme mekanizması bizde neredeyse hiç işlememektedir. Bu iç eleştirilerle eksikliklerin tespit edilmesi için, kurumlar da öneri kutuları, bu kutulardan çıkan güzel düşücelerin ödüllendirilmesi gibi yöntemler kullanılarak kurumsal işleyişde düşünsel destekler ve denetimler sağlanabilir.
DIŞ DENETCİLER
Denetlemek üzere görevlendirilen Müfettişler
Kurumsal denetimi yapmak için oluşturulmuş mekanizmalar
Vatandaşlarlar, müşteriler
Muhalefet mensubları
Yasama
Yargı, (Yüksek denetim)
Eleştiri mekanizmaları
Toplumsal denetim
Ahlaki denetim(Benin İç denetimi)
Basın özgürlüğüne dayalı denetim
Performans denetimi
Şimdi bunları da incelemeye çalışalım
a) Devletin yasalara dayanan kurumlarının görevlendirdiği müfettişlerin de siyasi iradenin baskısı altında olduğu istenilen kurumlara istenilen şekjil de davranıldığı haberleri gazetelere vergi denetimleri üzerinden yansımıştır. Muhalefet partilerine ait belediye başkanlarının da bu konu da zaman zaman şikayetlerine tanık olmaktayız… (İçişleri bakanlığın Müfettişleri, Başbakanlık teftiş kurulu ve Kurumsal teftiş kurulları, Devlet denetleme kurulu)
b) Kurumsal denetimler için oluşturulmuş meclisler, ise aslında vatandaşların meclis üyesi olarak içerden denetim yapması gerekirken ister yerel meclisler olan Özel idare meclisleri, Belediye meclisleri ve genel Meclis Olan aynı zaman da Vatandaş adına yasa yapma yetkiside olan TBMM üyelerinin de vatandaş adına denetim yapan meclisler olarak yapılandırılmasına rağmen yeteri denetim yapılamadığı görülüyor… (İl meclisleri, belediye meclisleri, Yasamayı oluşturan TBMM)
c) Hizmetlerden yararlanan vatandaşların ve müşterilerin denetimi ise mümkün olduğu kadar minimize edilmiş durumdadır. Bilgilenme yasası bu işin önünü acacagı varsayılarak hazırlanmasına rağmen başarılı olunamamıştır. ( Bir sağlık kuruluşundan yararlanan vatandaşın denetimi şikayetler üzere, müşteri denetimi ise Tüketici hakem hyetine şikayetler aracılığıyla yapılmaktadır)
d) Muhalefetin eleştirleri üzerinden, yazılı ve sözlü soru önergeleri üzerinden yaptığı denetim ise otoriter iktidar tavrı ve muhalefetin her şeye itiraz etden muhalefet tavrı muhalefeti denetleyemez hale getirmiştir. Nitekim, verilen soru önerilerinin coguna cevap verilmemiştir.(Muhalefet, yazılı ve sözlü soru önergeleri, gensorular ve basın acıklamaları ile denetler)
e) Yasama detenimi, Yasamadan yukarda meclislerden bahsederken bahsettik, ama burada başka bir sorun da partilerin iç işleyişlerinde görevlendirmelerin, adayların seçimle degil atamalarla yapılması, Yasamanın denetim yapmasına engel olan en önemli nedenlerdir.(Yasal denetimin temeli yasama da atılır, devletin bütün erkleri bu çıkarılan yasalara uymak zorundadır)
Kuvvetler ayrılığı demokrasi ve hukuk devletinin teminatıdır.
Ülkemizde uzun yıllar devam eden koalisyon hükümetleri sonrasında 2002 yılından iktibaren ülkemiz, tek parti tarafından yönetilmektedir. Tek partinin iktidar olmasının karar alma süreçlerini hızlandırması ve yönetime istikrar getirmesi anlamında çok faydalı olduğu ve özellikle 1. ve 2. Ak Parti hükümetleri döneminde gelen istikrarlı büyüme ve kalkınmaya bakılarak söylenebilir. Bununla birlikte özellikle 3. Ak parti hükümeti dönemi uygulamaların da devletin parti devletine doğru yöneldiği son Yargı ve Yürütme tartışmalarında da gözlemlenmektedir. Ayrıca güçlü yürütmenin yasamanın da yetki alanına tamamen egemen olduğu ve uygulamada yasamanın büyük ölçü de etkisizleştirildiği açıkça görülmektedir. Bir gece de talimatla yasa çıkarılma örneklerine tanık olunmuş ve yasama denetimi neredeyse yok hükmündedir….
Parlementer demokratik ülkelerde olması gerektiği gibi meclisin halkın istediği vekilleri önce parti üyesi vatandaş olarak sonra da sadece vatandaş olarak seçerek meclise göndermesi ve halkı temsil etmeye haiz vekillerin Yasama yı oluşturması gerekirken bura da ön seçimlerin olmaması, yasama da lider etkimnline dayalı ciddi yapısal sorunlara neden olmaktadır. Ülkemizde yasama ve yürütmenin üyelerinin parti başkanları tarafından seçilmesi ve bu üyelerin tamamen parti başkanının istekleri doğrultusunda evet veya ret demeleri sonucunda demokratik gibi gözüken sistemimiz aslın da anti demokrat bir yasamaya sahip olduğunu ve bu nedenlerden dolayı da yasama denetiminin yapılamadığını üzülerek ifade etmek durumundayız.
f) Yargı, Devletin adalet dagıtmak ve denetlemek için oluşturulan kurumlarıdır, demokrat devletler de oluşturulan güçler ayrılığı ilkesi geregi, oluşacak denetimin en önemli ayagıdır. Bu ayak ne kadar güçlü, bagımsız ve tarafsız olursa denetim o kadar sağlıklı olur.( Anaya mahkemesi, AYM ayrıca Yüce divan olarak da denetler, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Yüsek Seçim Kurulu, Hakimler ve sacılar Yüksek Kurulu sayılabilir)
Yargının en önemli denetimi, yapılan işlerin, İdarenin de görevi olan hukuka uygunluğunun sağlanması, hata ve suistimallerin önlenmesi ile hizmet kalitesinin sağlanmasını esas alarak idareyi denetlemesidir. Bunu yasalara dayanarak yaptığı için bir anlamda da Parlemento adına yapmış sayılır ve buna da Yüksek denetim denir. Daha anlaşılır olması için Yüksek denetim Yüksek yargının yaptığı denetimlerdir denilebilir.
İdarenin geleneksel olarak hukuka uygun davranma görevini yerine getirilmediği yerlerde ne kadar sıkı bir denetim yapılsa da sözü edilen hedeflere ulaşılması zor görünmektedir. İdare, faaliyetlerin hukuka uygun, kaliteli olmasını ve yolsuzluklarla mücadele görevini uygun otokontrol (iç kontrol) mekanizmalarını kurmak suretiyle yerine getirmelidir ki denetim de istenilen soruç alınabilsin.
Demokratik devlet sistemlerinde halk iradesinin temsil edildiği parlamentoların, kamu kaynaklarının hükümetlerce toplanması ve kullanılmasını bağımsız, tarafsız ve uzman kuruluşlar eliyle denetlemesi zarureti, yüksek denetimin ve sayıştayların varoluş nedenlerindendir.
Anayasamızla benimsenen kuvvetler ayrılığı ilkesinin temelinde, devlet görev ve yetkilerinin tek bir organda toplanmasının iktidar aşırılıklarına ve vatandaş hak ve özgürlüklerin zedelenmesine yol açacağı düşüncesi vardır. Dolayısıyla bu sistemde ki amaç, aslında tek olan devlet iktidarının kullanılışını çeşitli organlar arasında bölmek, yürütmeyi yasama ve yargı denetimine tabi tutarak bu erkler arasında karşılıklı dengeler yaratmaktır.
Yargı ayagın da Yürütmeyi denetleyebilecek başka bir vasıta ise Sayıştay'dır; halkın kaynaklarını halk adına denetleyen bağımsız bir denetim organı olan Sayıştay, kendisini gerektiği gibi halka ve kamuoyuna anlatamamış önemli bir anayasal denetim organıdır ve diğer ülke uygulamalarına da bakıldığında Sayıştaylar hükümetlerin hesap vermesi ve yaptığı işlemlerin daha doğru yapılması noktasında önemli bir rehberlik görevi olan kurumlardır.
Yaptığı işlerimizle ilgili hesap vermeyi ve denetlenmeyi sevmeyen bir toplum olduğumuz dan olsa gerek, hükümet Sayıştay, denetimini de çıkaracağı yeni kanunla etkisizleştirmiştir. İktidarın sorgulanamaz, denetlenemez bir hale gelmesi demokrasiden uzaklaşma belirtileridir.
Bizim yasamamız da vekiller kendi verdikleri kanun teklifiyle kendi yetkisini sınırlandırmaktadırki buda daha önce bahsettiğim yasama da yürütmenin etkisinin luzumundan fazla olduğu tezlerini desteklemektedir.
Yargı denetimi ile ilgili Anayasa maddelerine bakarak yargı denetim bölümüne son verelim,
MADDE 94 - YARGI DENETİMİ
Yargı denetimi
Madde 94- (1) İdarenin hiç bir eylem ve işlemi yargı denetimi dışında bırakılamaz. Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime, ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.
(2) İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihini izleyen gün başlar.
(3) Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.
(4) İdarî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin hukuka aykırılığı konusunda kuvvetli belirtilerin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde, ayrıca millî güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesi kanunla sınırlanabilir.
(5) İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. Kamu hizmeti görevlilerinin şahsî kusurlarından doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.
g) İç eleştiri ise kültürel baskının kurbanı olmuştur, biz de evde baba, iş yerin de patron, amir, partide başkan, genel başkan eleştirilemez, sadece alkışlanır pohpohlanır en saçma düşüncesi bile en yüksek kafa sallamalarla ve alkışlarla onaylanır. Bu iç eleştirinin ve denetimin en büyük düşmandır, oysa ki bizim yanlış kararlarımızı ilk önce en yakınımızdakilerdir, bu yanlış kararlarımız da bizi uyaracak denetim mekanizmaları geliştirmeliyiz, bu bizde otokontrolü artıracak ve sürekli denetim algısıyla yanlış kararlardan dolayısıyla oluşacak toplumsal zararlardan kurtaracaktır.
h) Toplumsal denetim ise Sivil toplum örgütleri eliyle yapılır ki, bu alan da toplumun örgütsüz olduğu hatta Aktif olması gereken sendikaların bile bir şekliyle pasifize edilmiş olduğunu görüyor. Bu sivil toplum örgütlerinin de kendi iç işleyişlerin de demokratik bir yapıları olmadığından dolayı uzun süreli başkanlıklar nedeniyle dentimsizlik kanıksaması yaşanmaktadır, denetim dertleri yoktur. Burada ki eksikliğin örgütü pasifize etmesi, ayrıca yasaların da örügtlenmede ki zorluklara neden olduğunu görüyoruz. Biz de yönetici ruhu da diyebilecegimiz eleştirileri saldırı, ayak kaydırma, otoritesine ve yönetimine yapılan saldırı olarak algılandığından dolayı karşılıklı gizli bir saldırmamazlık anlaşması yapılarak sivil toplum denetimini de sav dışı bırakıyoruz… İyi örneklerden bahsetmek gerekirse…
Benim hatırlayabildiğim iki etkin toplumsal denetim yapan sivil toplum örgütü olarak, Sinan Aygün, zamanın da ATO ve TÜSİAD ı biliyoruz, ikiside işveren örgütleridir, aynı etkili çalışmaları işçi sendikalarından, meslek odalarından ve düşünce kuruluşlarından da bekliyoruz.
g) Ahlaki denetim, Dini ve felsefi denetim, Önce Dini Ahlak ve adalet üzerine duralım, bunun hayatımıza yansımasına bakalım. Bizi kim denetliyecek? Allah, Allahın dediğini ne kadar yapıyoruz? Allah bizi vahiyle denetler, "yaptığınız eylemleri, işleri adalet, ahlak, üzere iyi ve güzel işler yapın" diyen tanrı hesabını ahirette soracagını söyler. Bura da şuanda yaşarken denetim yok bu yaptıklarından dolayı huzur'u mahşer deki ilahi yargı da olacak denetim de bizim zayıf inancımız nedeniyle olsa gerek boşa çıkmaktadır. İman ederken, dinin sadece ibadet bölümüne iman ediyoruz izlenimi var, oysa ki dini iman, kabuller bir bütündür, din büyük ölçüde de Ahlak ve adalet kurallarına dayanır ve bize bu konuda emirler, uyarılar, öneriler içerir ve adetada bize bir ben iç denetimi deklerasyonudur din, biz kabul ettiğimiz dinin ilkelerine göre otomatik, Tanrısal denetimi kabul etmişiz demektir. Din seçtiğimizde onun ahlak kurallarını da seçmiş oluruz…
Şimdi de felsefi denetime bakalım,
"Felsefe ahlak yasasına dayalı ben iç denetim ."
Düşüncenin mantıksal bir değeri olması için uyulması şart olan temel felsefi ahlak sistemi olarak degerlendirebiliriz. Bunu inşaa etmek ise bir düşünce şeklini kabul ederek bu düşünceye dayalı ne yapıp yapamayacagınızı içselleştirmeye dayalı felsefi ahlak inşaası da denilebilecek durumdur. Bu konudada büyük eksiklik için de olduğunuzu sanırım hepimiz biliyoruz. Düşünce seçtiğimiz de bu düşücenin ahlak ve toplumsal kurallarını da seçmiş olmuyormuyuz…
Aslında yazılı olmayan ama her meslekte olan bazı ahlak kuralları vardır ve bunlar meslek mensubların da bir ben iç dentimi sağlar, bu yönümüzün de zayıflayarak boşa çıktığını görüyoruz. Meslek Ahlak Kuralları, mesleğin serbestliğini ve bağımsızlığını, güvenilirliğini, niteliğini zedelemeden herhangi bir etkiye veya baskıya maruz kalmadan meslegin layıkıyla toplumsal fayda üretmesini sağlayan değerler, prensipler ve yükümlülükleridir. Bunlara uyulması oto denetim sağlayacaktır, mesleki egitimin yanı sıra mesleki aahlak ilkelerinin de verilmesi gerekir… Mesle ki yeterliliğin, için de o meslegin ahlak felsefesi de olduğu bilincinin ben iç denetimine katkı sunmalıdır…
h) Basın ve Medya kuruluşlarının ise denetiminin ise her grubun medya yaratmasına dayalı büyük bir ereyon yaşanmaktadır. Bir grubun medyasının a, dediği konuya diğer grubun etkisin deki medyanın ise tam en uçta olduğu ve z, dediğine sık sık tanık olmaktayız. Bu nedenlerden dolayı eskiden gazetr yazıyor dendiğinde doğruluğundan çok az şüphe edilirken şimdi gazete, yazıyor canım sosyal medyadan paylaşılmış doğruluğu ne malüme indşi medya deneti mi… (Gazeteler, Tv ler, İnter siteleri, Sosyal medya, dergiler, Mesajlar da, Medya saylabilir)
i) Performans denetimi ise, Kullanılan kaynaklarla en az maliyetle en fazla mal veya hizmet üretilmesine neden olacak şekilde denetime tabi tutulmasıdır. Buna verimlilik, üretilen mal ve hizmetlerle en yüksek amacın yerine getirilmesi ölçüsü ve etkinliği de denilebilir. Kullanılan kaynakların kaliteyi göz ardı etmeksizin en düşük maliyetle elde edilmesini ise tutumluluk olarak kısaca tanımlamak mümkündür. Performans deyimi verimlilik, etkinlik ve tutumluluk kavramlarının tümünü birden kapsamaktadır. Performans denetimini ise, ürün niteliği, işin gerekliliği, verimlilik ölçüleri gibi idare tarafından belirlenen performans hedeflerinin doğru olup olmadığının, hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının ölçülmesidir. Performans denetimleri, verimliliği, etkinliği ve tutumluluğu sağlayacak şekilde işlerin ve hizmetlerin tesis edilip edilmediğinin incelenmesini de kapsamaktadır.
Denetimlerin engellenmesi, bilerek veya bilmeyerek boşa çıkarılması
Bütün denetim yollarını boşa çıkarma konusun daki uzmanlığımızla anarşist bir toplum olduğumuzu dünyaya gösterdik. Öte yandan dini ahlak kurallarına uymazken, bir o kadar da fanatikce dinciyiz, en iyi ahlaka dayalı siysasi düşünce bizimkisi, bir o kadar da siyasi olarak ahlak göstergesi içinde, olmamıza rağmen, dünya da yolsuzluk sıralamaların da denetimsizliğin verdigi sahoşluklarla hatırı sayılır yerimiz vardır. Denetleyen bizsek sorun yok, denetlenen bizsek bize, güvenilmiyor mu yaygarası koparırız, hatta kendimize yapılan büyük hakeret bile sayabiliriz, ama hepimiz en basidinden en büyügüne kadar, ahlak kurallarını, meslek kurallarını, iş yerini kurallarını ilk fırsatta deleriz, bu nedenle dünyada toplumsal güveni en az olan toplumlar listesinde de hatırı sayılır yerimiz vardır.
Denetim, aslın da dürüslük ve güven demektir, bu iki alanda ki eksikliklerimizin dünya ölcegin de kötü oluşu yolsuzlukların çok oluşu, birbirimize karşı güvensiz oluşumuz denetimsizligin sonuçlarıdır, iyi bir toplumsal düzen için, iyi bir denetim sistemi zorunludur.
Denetim nihai olarak denetlenen yerler de kalite ve güvenin tesis edilmesine ve kuruluşun, denetlenen sistemin verimliliğin, etkinliğinin, performansının ve ortaya çıkan çıktıların, ürünlerin kalitesinin, değerlendirilerek önenli bir nitekik artmasını sağladığı kuşkuşuzdur. Denetimsizligin ise nesnel yargılarımıza dayanarak nicel bir ortam yarattığını yaşadığımız denetimsiz ortamlar da yaşayarak görmekteyiz. İşte bu nedenlerle faaliyetlerin, içraatların, eylem ve söylemlerin, toplumsal yaşanılan alanların, belenmek için alınan gıdaların, barınmak için oturulan evlerin, ulaşım için kullanılan trafigin denetlenmemesi demek hayatın kaosa kayması demektir. Bütün bunlar düşünüldüğün de denetimin önemi anlaşılıyor. Denetimin boşa çıkarılma gayesinin topluma çok pahalıya malolduğunu da görüyoruz. Bu nededir ki denetimsizlik demek güvenin ve kalitenin düşmesi demektir, ürün ve davranış kalitesinin düşmesi demektir, vasatlığa neden olacagından dolayı denetimsizliği acilen engelleyici önlemler almalıyız, bunu ilk olarak kendimizi denetime acarak yapmalıyız ki denetim olgusuna toplumsal olarak katılabilelim, katı sunabilelim… Denetimsizliğin zararlarını bu toplumun ferdi olarak bu toplum da aşagı yukarı her yerde görüyoruz ve bu yazı ile de denetimsizlik üzerinde biraz daha düşünce katkımız olduysa, ne mutlu bize…
Son olarak denetim dediğimiz de, sadece otoritelerin aşagıya doğru denetiminin anlaşıldığı bir büyük yanılgı içindeyiz, denetim yukarıdan aşagıya olabilecgi gbi, demokratik bir toplumda aşagıdan yukarıya doğru da yapılabilir.
Alie de baba, ilce de Kaymakam, beldiye başkanı, İl de vali, Emniyet ve jandarma, sağlık kuruluşları, egitim kuruluşları kısacası vatandaşdan başlayarak, en üstteki başbakana ve Cumhurbaşkanına kadar önce denetime acık yani şefaf olunmalı sonra bu denetimler herkesi kapsayacak şekil de, denetleyiciler tarafından ciddi bir şekil de, kişiler, kurum ve kuruluşlar görevleri ve sorumluluk alanları ihtibariyle denetime tabi tutulmalıdır. Yoksa özel alanların da nasıl yaşadıkları denetim degil mahremiyetin ihlali olacaktır. Denetimlerin sonuncu dolayyısıyla herkes, yaptığı meslegi, görevini ve görevinin gerektirdiğini olması gereken şekilde ya isteyerek yada denetlenerek yapacak bir denetim sistemi toplumun daha sağlıklı işemesine neden olacaktır düşüncesiyle selam ve sevgilerimle…
Araştırmacı, Yazar
Hüseyin Benek
www.vatandasfikri.com
Not: Bu makale denetim konusun da vatandaşı bilgilendirmek için yazılmıştır.
Kaynaklar
2- Cengiz AYTAR -T.C. Sayıştay Başkanlığı - Uzman Denetçi- Yüksek Denetleme de karşılaşılan sorunlar
3- Doç.Dr. Melihşah Yasin – İdarenin Yasama Tarafından Denetlenmesi
4- Seyit koçberber—Dünya da ve Türkiye’de denetim etiği
5- Yazar, David Deener – Çeviren, Doç. Dr. Tunçer Karamustafaoğlu -- Modern Anayasal Sistemlerde Yargı denetimi
6- T.C Anayasası
|