İNSANI NE KONTROL EDİYOR?
Kontrol deyince aklımıza ilk gelen bizim dış kontrollerimiz oluyor. Annen tuvaletini yapıp yapmadığını kontrol ediyor, öğretmen ödevini yapıp yapmadığını kontrol ediyor, trafik polisi kurallara uyup uymadığını, müdürün işe zamanında gelip gelmediğini işini iyi yapıp yamadığını, patron iş yerinde verimli çalışıp ona para kazandırıp kazandırmadığını kontrol ediyor. Kurumlarıyla toplumsal düzeni sağlayan yasalara uyup uymadığını kontrol eden bir güvenlik ve Yargı sistemi aracılıyla kontrol edilişimiz bize kontrolü hatırlatıyor. İşletenler Oysaki bunlar kadar önemli bir içi kontrol sistemi var ki buna oto kontrolde diyebiliriz, bunu işleten toplumlar ve kişiler başarılı oluyorlar, bu konu üzerinde biraz düşünelim istedim.
Söz konusu kontrol iç kontroldür ki yukarıda saydığımız bütün kontrollerden daha önceliklidir, önemlidir diye düşünüyorum. Şimdi siz bir meslek seçiyorsunuz, bir iş yapıyorsunuz, bir gıda üretimi işiyle veya konut yapımı işiyle ilgilisiniz. Sizi yukarıda bahsettiğimiz kontrol yöntemleriyle bir yere kadar denetleyebilir yasalar ve toplum. Ama iç kontrolümüzü tamamlamışsak, kaybetmişsek bizi ne yasaların kontrolü ilgilendirir nede toplumun, cezadan kurtulacağımızı anladığımız an hatayı yaparız. Bu hataları yapmamak için içi kontrolümüzü, oto kontrolümüzü inşa etmeliyiz, bunun için bizi neyin kontrol ettiğini, kısacası, yeteneklerimizi, zaaflarımızı yani kendimizi iyi tanımalıyız derim.
Bu nedenle öncelikle kendimizi tanıyarak, iç kontrolde denen, kendi kendimizi idarede etme diyebileceğimiz bizim kendimizi idare edebilecek iç kontrolü geliştirmeliyiz. Bu nasıl olur, nasıl olmalıdır sorusunun cevabın hep beraber arayalım.
İnsan neyin kontrolündeyse odur, aklın kontrolündeyse insan, içgüdülerin kontrolündeyse hayvan. Fikri Adil
İnsan aklının, vicdanının, paranın ve nefsinin içinde bunların hangisinin kontrolündeyse odur. İnsani özellikler bizim insani seviyemizi yükseltir, hayvani üremek, yemek, içmek, nefes almak yani sadece yaşamsal faaliyetler ise hayvanlaştırır, bitkileştirir onlar doğalarını yaşarlar. Biz insani hasletlerimizden vazgeçersek demek ki …
İnsan
İnsanın hayvanlardan farklı iki özelliği vardır. Birincisi aklı düşüncesi, vicdanı, sevgisi merhametidir. Birincisi bizi insan yapan özelliklerdir, ikincisi ise geçmişten ana, andan geleceğe yaşam tasarrufumuzdur, buda akılla bilgiyle, kültürle tecrübeyle olur. Bütün bunları yan yan yana koyduğumuzda akıl, bilgi, zeka, bunları kullandığımız alanlar yine bizim insani seviyemizi belirler. Bu insani özellikleri insanlığın faydasına mı, mutluluğuna mı, zararına mutsuzluğuna mı kullandığımız önemlidir. Yoksa hayvanlar aleminde olduğu gibi ben güçlüyüm, para bende, yetki bende diyerek güçlü hayvanın diğer hayvanları önemsemediği gibi bizde güçsüzleri önemsemeyecekmiyiz? O zaman diğer canlılardan ne farkımız kalıyor biz insanların.
Hayvani, yani biyolojik yanlarımız olacaktır, yemek isteriz, bunun için yemeğe ulaşma çabamız olur, cinsellik yaşamak isteriz buna ulaşma çabamız olur, bunları insani ölçülere göre yapmazsak insani yanımız azalmış olur. İnsanlar toplumsal bir düzen, bu düzenin içinde bazı kurallar koymuş, bu erkek benim eşim, bu kadın benim eşim demiş, bu yemek benim, bu evi ben yaptım, ben kazandım demiş, bunları yazılı kayıtlı hale getirmiş. Bize de bunlara ulaşmanın yolları şöyle denmiş, yani her toplum bir düzen içinde toplum olmuş, oluyor. Burada yasal veya yasal olmayan yöntemlerle edinilen sermaye ve mal biriktirme işini abartan insan diğer insanların açlığına tokluğuna bakamadan binlerce kişisel lüks araba, onlarca kişisel uçak sahibi, onlarca yat alabiliyorlar, bunun üzerinde durup, Somalili açlıktan ölen insanları bu lüks içinde yaşayan hem cinsleri hiç düşünmez mi?
Sen kendi çabalarınla ve başkalarının çabalarını kullanarak lüzumundan fazla ev edindin, araba edindin, para edindin bunları yığacak, stoklayacak toplumla paylaşacak mısın, paylaşmayacak mısın tam burada insanlık sınavı başlıyor arkadaş.
Zaten sistem vergilendirme yoluyla biraz alıyor, hizmetler için kullanıyor, olmayanlara veriyor. Biz bunun dışında kendi isteğimizle ne kadar paylaşıyoruz işte burada neyin kontrolünde olduğumuz ortaya çıkıyor. Şu koltuğun mu, evin önünde duran tek amacı imaj yaratmak ve koluya komşuya hava atmak olan lüks arabanın mı, üst katına, terasa çıkmayalı bir hafta olan lüzumunda geniş evimizin mi, 20-25 odalı malikânelerin mi, eşimize sadakati yok sayarak edindiğimiz metresin mi kontrolündeyiz, kısacası biz neyin kontrolündeysek oyuz. Biz ne olmak istiyoruz??
İnsan neyin kontrolündeyse odur, vicdanının amaçlarının kontrolündeyse insan, nefsinin isteklerinin kontrolündeyse hayvan. Fikri Adil
|