AŞI, İLAÇ (Aşı ve İlaç Karşıtlığının Gerekçesizliği)
Aşı ilaç arasında ki fark nedir, derseniz en basit haliyle biri önleyici tedbir, diğeri tedavi edicidir diyebiliriz… Aşılarında ilaçların da araştırma, geliştirme, deneme gibi ciddi bilimsel çalışmalarla ruhsatlandırıldığı ortada… Buna rağmen aşı karşıtlığı olduğunu, sadece bizim toplumda değil aşağı yukarı her toplumda bir aşı karşıtı grubun bulunduğunu görüyoruz… Ama ilaç karşıtlarını pek görmüyoruz yada görünmeyecek kadar azlar, nedeni nedir derseniz, artık hastalığa yakalanmışsınız ve doktorların önerilerini dinlemek, ilaçları kullanmak zorunluluğu varda ondan… İyi de aşı, virüs bulaşmasını hastalığı önleyici tedbir ise hastalanmadan bizi koruyacaksa daha akıllıca değil mi? Evet…
Dünya Sağlık Örgütü aşı karşıtlığını iki temel kavram ile açıklıyor. Bunlardan ilki “aşı kararsızlığı” bir diğeri ise “aşı reddi” bunların nedeni ne olabilir? Bence iğne fobisi olabilir, dini ve milli efsaneler üreten şovmen gruplar olabilir…. İyi de dünya genelinde şuana kadar tespit edilen vaka sayısı 79.793.342, ölen sayısı ise 1.749.235 kişi, aşılar hemen bulunabilseydi bu ölen insanların acaba ne kadarı kurtarılabilirdi? 750.000’ini kurtarsaydık kötümü olurdu, sevdikleriyle yaşamaya devam ederlerdi… Ülkemiz de durum nedir derseniz, vaka sayısı 2.100.712 olduğunu, ölen vatandaşlarımızın sayısının da 19.115 olduğunu göre göre hala aşı karşıtlığını anlamak da zorlanıyorum.. Sonra, diyelim ki bilim insanları tedavi edici ilacı buldular aşı salgına neden olan virüse karşı vücudun antikorlar üreterek, adeta bağışıklık sistemini güçlendirerek virüse karşı savaşa mevzilerle, zırhlarla hazırlarken, ilaç savaş anında vücudun yardımcı birlikleridir… Bunlara karşı olmak akıl ile açıklanması zor iştir…
Aşı kararsızlığı: Aşı kararsızlığı toptan bir reddediş değil daha çok bir çekinme hali olsa gerek, ama biz hastalandığımız da ilaca itiraz etmiyorsak, hastalanmamak için de aşıya itiraz etmemeliyiz… Aslında bu durum sadece bizi de ilgilendirmiyor, bize bulaşan virüsü başkalarına da bulaştıracağımızdan bu aşıya itiraz, yaptırmama, aşı aleyhinde propaganda aynı zamanda toplum sağlığına karşı yapılmış bir suikast da denilebilir… Ayrıca maske, mesafe, el yıkama gibi önlemlerinde koruyuculuğunu unutmamak gerekir..
Bir doktor olan Edward Jenner’ın 1800’lü yıllarda sığır çiçek hastalığı ile yaptığı çalışmalardan sonra aşı bulundu. Çiçek aşısı ile beraber tıbbi, dini ve politik eleştiriler görülmeye başlandı, cahil din adamlarının başı çektiği karşıtların tezi komikti, ama insanlar inanıyorlardı.. Aşı olanların sığıra dönüşeceğini iddia edenler bile vardı… Şimdide aşıyla birlikte beynimizi kontrol edecek mikro cipler enjekte edileceği söyleniyor inanan var mıdır, insanlar böyle saçmalıklara inanmaya eğilimli olduklarını biliyoruz… Bu iddialar neredeyse 1800’li yıllardaki söylemlere benzerlik gösterecek kadar akıl, bilim, bilgi, mantık dışı bize düşen nedir? Fransız kimyacı ve mikrobiyoloji bilim kurucusu Louis Pasteur, 1882 yılında kuduz virüsünü bularak, bunun devamın da kuduz aşısını bulmamış olsaydı kudurmaya devem edecektik.. Bu bilim insanına ve şu anda Covit19 aşısını bulanlara teşekkür ederek buldukları şıları kullanmamız gerekmektedir…
Öncelikle salgınların kişisel yanı olduğundan çok toplumsal yanı da olduğunu unutmayalım, biz salgına neden olan virüse maruz kaldık, bunu geldik sevdiklerimize bulaştırdık, sevmediklerimize bile bulaştırmanın nasıl bir vebali olduğunu unutmamamız gerekir… Toplumsal yanı olan sorunların salgınların bizi aşan tedbirlerle önlenebileceğini biliyoruz, benim özgürlüğümdür, seçme hakkım vardır gibi siyasal, sosyal sorunlarla bu salgını karıştırmamak gerekir… Sonra…
Kamu görevlileri, uzmanlar, bilim kurulları, insanlar ne diyorsa yöneticilerimizin de bizim de onlara uymamız gerekir ki, bu virüs belasını, insanlık mahallesinden def edebilelim… Son olarak sözü uzmanlara verelim..
“Bugün karşılaştığımız COVID-19 salgınından ancak toplumun %60-70’lik bir bölümünün aşılanmasıyla kurtulabileceğimizi söylemektedir uzmanlar, bizde bu uyarıları dikkate alarak aşı olalım, sağlık bakanlığımızda yeteri kadar aşıyı ya temin etsin, yada geliştirilmesine ön ayak olsun… Bilim insanları derki, aşılar bilim tarihinin en büyük buluşlarındandır, çocuk felci, difteri, tetanoz, kızamık ve kuduz gibi birçok hastalıktan insanlar aşılar sayesinde korunmuş, ilaçlarla tedavi olarak insanın ortalama ömrü (70-80) artarak bu yaşa kadar yaşam süresi bu kadar uzamış, sağlıklı yaşanmış, yaşanmaktadır… Bizde aşılarımızı olarak, tedavi aşamalarında verilen ilaçları kullanarak, salgınla ve neden olduğu hastalıkla başa çıkabileceğimiz bilinciyle hepimize sağlıklı yaşamlar dilerim…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 26.12.2020
Kaynaklar
1* Mustafa Çetiner’in Makalesi -https://www.herkesebilimteknoloji.com/yazarlar/mustafa-cetiner/asi-karsitligi-ve-covid-19
3* https://www.hurriyet.com.tr/egitim/kuduz-asisini-kim-buldu-ve-icat-etti-kuduz-asisi-ne-zaman-bulundu-41578165
|