GÜNÜMÜZÜN KÜLTÜR PROBLEMLERİ !!
(KÜLTÜREL AKTARIM SORUNLARI)
Kültürel aktarım toplumsal devamlılık acısından gereklidir, bu gerekliligin farkında olamayan veya ihmal eden toplumların önce bireyleri toplumun kültüründen kopuşlar yaşar, sonra da kültürel bir şaşılıklar yaşarlar… Şaşkın anı da kacırılır önlem alınmazsa bir sonra ki aşama ise hem kişisel, hem toplumsal olarak kültürel kaostur… Biz bir sonraki aşamaya kaotik bir kültürel ortama doğru sürükleniyoruz diyebiliriz… Neden dersek, öncelikle biz degişim ve Muhafaza dengesini kaybetmiş, degişim ve muhafaza çatışmasını toplumsal barışı bozaçak kadar abartan toplum olduğumuzdan diyebiliriz…. Neden dersek kültürel aktarım ve devamlılığı, degişim ve reformlarla destekleyerek toplumsal devamlılığa çevirememişiz… Bunu şöyle acabiliriz, degişim isteyenler her şeyi sınırsızca degiştirmeyi, kültürel devamlılığa zarar verecek şekil de uygulama egilimdedirler. İstemeyenler de şartlara uyuyor mu, uymuyor mu diye düşünmeden her şeyi korumaya egilimlimin de, zorunlu degişimlere bile direnen bir muhafazakar anlayışla, kültürel güncelleştirmelere engel olunuyor. Böylece her iki taraf da toplumsal sorunlara da neden oluyorlar… Bu iki durumun (degişim ve muhafaza) da aşırı ve karşı tarafı düşmanca, haince ilan etmemek kaydıyla normal olduğunu birileri bu fanatiklere anlatmalıdır… Daha da önemlisi bu vatandaşlar bu aşırılıkları kabul eder, kendi duruşlarını yeniden gözden geçirirlerse kültürel kaynaklı toplumsal gerilimlerimiz de azalır diyebiliriz… Bu durum da degişim isteyenler degişim için caba sarf ederken, muhafaza etmek isteyenler de muhafaza etmeye çalışırlar ve böylece dengeli bir degişim olur… Biz de bu alanda öteden beri sorun var, herkes birbirini tehlike görüyor, hainlik içinde diye suçluyor, oysaki hayatın ve kültürün dogasın da degişim de var, tabi ki muhafaza etmek de var… Bu çok tartışılan bir durum, biz daha az tartışılan duruma bakalım.. Bizim bu yazımızın konusu, degişim ve muhafaza degil kültürel aktarım üzerinde ki gölgeler, biz konumuza dönelim ve devam edelim… Kültürün aktarımı üzerin de ne gibi gölgeler var, günümüzün kültür sorunları nedir dersek?
Birkaç neden hemen sayabiliriz, ortak aklı kullanırsak, kültürümüze gölge eden daha başka da nedenler bulabiliriz, bu nedenleri anlayabilir, bilgiyle, akılla aşabiliriz de…
Sence nedenler nedir derseniz? Bence, a) Kültürün güncelleştirilememesi…. b) Kültürün insan dogasını yok sayması … c) Kültür aktarım hattında ki gürültüler diyebiliriz…
Bunlara kısaca bakacak olursak şunları görürüz…
a) Kültürün güncelleştirilememesi, üzerinden kültürel aktarım sorununa bakacak olursak aktarım da şöyle bir sıralama ile karşılaşırız… Bir sözlü kültür, İki yazılı kültür, üç şimdiler de ise internet ag kültürü arasında ki geçişleri önceden hissederek, kültürümüzü yeni duruma göre yeniden işleyerek bu yeni durumlarla, yeni iletişim kanallarıyla yeni kuşaklara kültürümüzü sunma işine kültürün güncelleştirilmesi diyebiliriz… Yeni teknik ve teknolojik İletişim imkanlarına yüklediğimiz kültürel mesajlarla toplumun yeni fertlerine ve kültürü özümseyememiş olanlara günün ruhuna uygun kültürel mesajlar verilmeldir ki kültürel aktarım da amacımıza ulaşmış olalım… Güncelleşmeyi, Kültürel atılları atarak, bunları yeni durumun getirdiği kültürel olgularla kültürümüzü güncelleştirerek, sentezleyerek, reform ederek degiştirmek de diyebiliriz… Bunu başarabilirsek, kültürümüzü güncelleştirmiş oluruz kanaatindeyim… Bunun için de kültürümüzü yeniden, yeniden üreterek güne hitap eder hale getirebiliriz…
b) Kültür İnsan Dogasının yaşanmasına meşru sınırlariçin de izin vermelidir: ister güncellemelerle degişim anın da, insanın dogası geregi yaşaması gerekenleri yok sayarak insanı, kişiyi boğması da diyebilecegimiz İnsanın dogasını yok sayması, kültürün yaşama, topluma katkı başarısını gölgeleyecek en temel kültürel çelişkidir… İsterseniz 5-6 asırlık yorumlarla kültürün insan dogasını yok sayamasını ele alırsak… Yani insanın dogasını meşru sınırlara çekerek onu toplumsal bir canlı yapmasını sağlayan yaşam tarzlarının önünü acacak bir kültürel ortam topluma kolay uyum sağlayan fertlere neden olacaktır… İşte bu sınırlar farklı yaşam tarzlarına izin verecek kadar esnek sınırlar olmalıdır ki insan dogası kültürel baskıyla bogulmasın … İnsan, dogasının getirdiği içgüdüleri, istekleri, arzuları, kişisel ve toplumsal iş ve işlemleri, meslekleri, düşünceleri, inançları toplum için de kültürün meşruiyet sınırları için de ezilmeden baskı altın da hissetmeden yaşamalıdır ki, kültür insanın dogasını boğmasın… İnsan için de yaşadığı topluma gönüllülüge dayalı kültürel uyum için de toplumsal yaşama katılabilsin, katkılar sunabilsin…
Dogası baskılanan, yok sayılan insan hadım edilmiş insandır. Fikri Adil
c) Kültür aktarım hattında ki gürültülere geldiğimiz ise günümüzün en büyük kültür sorunu budur desem abartmış sayılmam… İletişim ve ulaşım imkanları, dünyayı köye çevirmiştir… Her kültüre bireyin ulaşması imkanını sunmuş, her kültürün de bireye iletilmesini mümkün hale gelmiştir… Ekonomik imkanları ile hegonomik imkanları elinde tutanların, yerel kültüreleri yok sayarak veya bilinçli yok etmek amacıyla kendi kültürlerini yayma cabası da buna eklenince bizim kültür cemberi içindeki kişilere başka kültürlerin ulaştırdığı mesajlara gürültü diyebiliriz. Bu imkanlar günümüz de o hale geldi ki kişiler istemeseler de, isteseler de, başka kültürlerin mesajlarına maruz kalıyorlar, o kültürle iligili bilgilere ulaşıyorlar, bilgiler bireylere ulşatırıyorlar ve bizim kültür kadar, o kültür hakkında da bilgi ediniyorlar... Bizim kültürel mesaj alanı içinde olan kişiler, İnternet agıyla, modayla, markalarla, başkalarının ürettiği teknolojik cihazlarla, tüketim kültürüyle, aynı zaman da başka kültürlerin mesaj alanı içindedirler de.. İşte bu durum bizim kültürel aktarımımız esnasın da, bizim kültüre ait mesajların, bizden bireylere aktarılması esnasında gürültüye neden olmakta ve mesajın sağlıklı iletilmesine engel olmaktadır… Bu gürültü bizim kültürün anlaşılamama seviyesine ulaştığın da, toplum ne o yabancı kültürü alabilmekte, oysa ki o kültürel mesajlar bizim acımızdan alınmaması istenilen, kültürel mesajlardır… Bular bizim kültürel aktarımlarımız üzerin de gürültülere neden olur… Böylece bizim öz kültürümüzün alınabilmesine imkan vermemektedir, tabirimi hoş görün, kültürel aktarım üzerinde ki gürültü, biz de piçlik yaşanmasına neden olacaktır…
Bu iyimidir, kötümüdür onu zaman gösterecektir… Buradaki belirsizlik bu iletişim agı içinde ki bireyin, onların oluşturduğu toplumların, dünyaya adaptasyonu için gerekli olabilecek bir durumdur da olabilir… Bunun için kişi, biraz kendi kültürel degerlerinden ya vazgececek, yada kendi degerlerini yeni duruma göre güncelleyecek asimile olmadan, evrensel olan da boğulmadan kültürel enteğrasyonunu sağlayacak… Bence güncellemelerle, reformlarla, kontrollü bir adaptasyon en sağlıklısıdır… Biz biz kalarak, yeni durumlar karşısın da gücelleştirmelerle, Kültürün insan dogasını yok saymadığı bir kültürel duruşla, başka kültürlerin bizim kültürel aktarım üzerinde ki gürültülerini en aza indirerek kendi kontrolümüz de yeniye uyum sağlayabilirsek hem kültür erezyonunu engelleyebiliriz, hem de toplum olarak Küresel olana enteğre olabiliriz… Bunun için bize kültürel bir güç verecek olan olgu ise kültürel, çogulculuğun, renkliliğin ve bunun devamın da, demokrasi ve laikliğin, sosyal devletin bizim için artı bir güç oluşturacagını düşünüyorum…
Kültürel cogulculuk da birçok zaman korkulanın aksine dışardan kültür üzerine dayatmalarına karşı, kültürümüzün, demokrasimizin ve toplumsal sistemimizin elini güçlendirecektir. Bunun için çeşitli alt kültürlerin üst kültürle uyumlu bir şekil de var olmasını sağlayarak… Bizim içimiz de kültürel aktarım kanallarını çeşitlendirmemize de katkılar sunarak kültürel aktarım kanalların da yaşanacak gürültüye karşı kültürümüzü, toplumumuzu dinç tutacaktır.. Degişim, kültürün yeniden yorumlanmasıyla olacak… Degişime farklı yorumların çogulculuğuyla, güncelleşmelerle olacak, bu çoğulculuga ve bu çoğulculuğu ilk önce kendi kültürümüze entegre ederek, güncelleştirmeleri biz yaparsak, kontrollü bir degişim ve güncelleşmelerle olacak, kendi renkliliklerimizi kendi kültürümüze entegre ederek kendi kontrolümüzle bir evrensele doğru kültür yolculuğuna çıkacagız.. Başkalarının yapması kontrolü kaybedecek, kültürel bir asimilasyon yaşanacaktır… Bu hızlı iletişim ve ulaşım ortamları devam edecege benzedigine göre, bu saldırı mesajları da bize ve vatandaşlarımıza ulaşmaya devam edecek…
Bu nedenle, bu gölgeleri dagıtmak için, Aile, Okul egitim camiası, entelektüel camia, Cami ve din alimleri, sanatcılar, yazarlar, şairler, çizerlerin katkılarıyla, günün iletişim imkanları iletişim ve ulaşım kanalları ile, bize kültürel bilgi verecek kaynakları bu bilinçle kültürel mesajlarla donatılırsa, kültürümüzün hem gücelleşmesi, hem aktarım esnasın da gürültüleri aşabilmesi, hem de insan dogasına uygun kültürel duruşu gercekleştirilebilir düşünceleriyle…
Böylece hem degişerek hem de biz kalarak, insanlık evrenin de kendi kültürel degerlerimizle yerimizi alırız, umuduyla selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek --- Haziran 15 --- www.vatandasfikri.com
|