DEMOKRASİ KRİZİ
Demokrasinin Birinci Ayağı Demokratik Seçimler, Sivil Toplum Örgütlerin de Tam Anlamıyla Bu Seçimler Yoksa, Partilerde Ön Seçim Yoksa, Bunlara İlaveten Demokratik Yönetim Anlayışının İkinci Ayağı Güçler Yarılığı Yoksa, Demokrasi Kirizi Vardır Demektir.
Demokrasiler iki ayak üzerine durur, biri vatandaşlar, yani seçenler, bunları örgütleri sivil toplum örgütleri, digeri ise yönetenler ve bunların örgütleri devlet, bu iki ayakta işleyişe neden olacak sorunlar %50-60 aşarsa, o demorkasi de kiriz başlar... Nasıl yani, önce yönetenler ve devlet tarafında ki kirize mi bakalım, yoksa vatandaşlar tarafında ki kirize mi?
Vatandaşlar tarafındaki kirize bakalım, buraki kirizin kaynagı şu olsa gerek... Vatandaşlar direk yönetime katılmazlar örgütleri ve temssilcileri eliyle yönetime katılırlar... Bu demokrasiler de nasıl olur, nasıl olmalıdır?
Örnegin meslek örgütleri, meslek mensuplarının haklarını savunurlar, burada demokratik seçimler yoksa 50 yıldır aynı kişi yönetimdeyse, artık o meslek örgütü, meslek mensuplarının degil yarım asırdır yönetimde bulunanlarındır... Mesleki sorunlarla nezaketen ilgilenirler, bu örgütün illgilenmesi, çözmesi gereken sorunları yaşayan vatandaş, örgüte, dolayısıyla demokrasiye güveni kalmaz, sonuç demokrasi kirizidir...
Bu tür örgüte her sivil toplum örgütünü sokabiliriz, isim zikretmek gerekirse, Sendikalar, Meslek odaları, dernekler, kooperatifler bu tip örgütlenmelerdir... Burada iyi bir yönetim seçmek yerine, kendi siyasal düşüncesine mensup kişileri, meslek ve sendika seçimlerin de hükümete karşı mücadele ederek hak alacak kişileri degil de hükümetin suyundan gidecek kişiileri secersek, o örgütler demokratik işleyişin içinde yer alamazlar... Bu örgütlerde seçim işlerinde de sorun vardır, aktif üyelerin cogu yönetimlerin adamıdır... Yani seçim mi olacak, hemen toplanılır, örgütte 1000 üye varsa, bunun ancak 250’si gelir, ilk toplantıda cogunluk sağlanamaz, ikinci toplantıda cogunluk aranmaz, gelenler yönetimi seçerler, çok örgüttede zaten seçim olmaz, çünkü seçim olabilmesi için ikinci adayın olması gerekir, aday yoktur... Vatandaşların siyasal yönetime katılması için kurdukları partiler de ise durum aynıdır...
Siyasal partilerde artık liderlere, monarklar olmuşlar diyebiliriz, kral ve padişahları inceleyin bu kadar yönetimde kalanı yoktur... Bir şekliyle yönetimden uzaklaştırlırlar, bizde bu neredeyse mümkün degildir, monarklaşan lider partide tam kontrolü ele gecirir, her ilde ve ilçede istediğii kişiyi başkan, istediği kişiyi delege ypan liderlerle, bu parti iktidara gelirse yönetimde de aynı monarklıga devam eder.. Nasıl yani, şimdi söz de demokratik yöntemlerle devlet yönetimine gelen yönetimlerin neden olduğu demokrasi kirizine geçelim kısaca da ona bakalım mı?
Vatandaşlar sözde seçimlerde seçilen, neden sözde diyorum, üyelerin ve delegelerin seçmediği, zaten onları da genel merkez ve lider seçer, parti monarklarının seçtiği, dahası aday gösterdiği kişiler vatandaşlar nasıl aday gösterildiklerine bakmadan önlerine konulan adayları, parti, etnik köken, din etkisiyle seçiyorlarsa... Kısacası kendi kötülerini başka iyilere tercih ediyorlarsa, başka iyiyi biraz acalım mı? Bir belediye başkanlığı seçimi düşünün, projelerden çok partisi, yeneteginden çok etnik ve dini kimligi konuşuluyor ve bu konuşmalara göre seçim yapan vatandaş daha iyi hizmet bekliyor... Hizmet için degil bizim/sizin ırttan, mezhepten olduğu için seçtiğiniz kişi ancak bu kadar, vasat bir şekil de belediyeyi yöntecektir. Hatta yönetemeyecek onun aday gösteren kişilerin gönderdiği mütahitlere iş verme bürosu gibi belediyeyi kullanacaktır... Denetlemekle görevli belediye meclisleri ise bir kac arpalık kapacak, bu duruma sessiz kalacaklardır bu yerel de yaşanılan sorunların demokrasi kirizine etkileridir... Genel yönetimde ise şöyle şu sorunlar demorkasi kirizi cıkarmaktadır...
Devletin genel yönetimi demorkasilerde güçler ayrılıgı ilkesine göre çalışır, iyi belirlenmiş bir güçler ayrılıgı olmazsa, gelen yönetim devletin yöneticisi degil patronu olur... Bu ne demektir, onu oraya seçen vatandaşlar gerçek patron olmaları gerekirken, seçilenler patron olur, diger güçleri vesayet altına alırlar... Böylece birbirini denetleyerek yönetim dengesi bozulur, kirizin en önemli nedenlerindendir... Yasama hükümetin noteri gibi olmuştur hükümetten her gelen yasayı çıkarır, neredeyse gelen yasa tasarısını harfi, harfine uygular... İstediği her yasayı çıkaran yürütme/hükümet böylece yasama, yasa, aracılıgıyla denetimden cıkmaktadır... Geriye yargı denetimi kalır, yargı da uzun süredir iktidar bulunan hükümetlere karşı direnemez, örnegin iki, üç dönemle sınırlandırılmayan hükümet etme modellerinin uygulandığı ülkelerde, yargıya, yargı kurumlarına atanan kişilerin cogunluğu aynı hükümet tarafından atandığı için, yargı denetimi de eksik olacaktır... Geriye muhalefet denetimi, medya, örgütlü vatandaş denetimi, entelektüel, yazar, çizer, aydın denetimi kalacak, bu gruplar aşırı siyasileşerek taraf olmuşlarsa denetimi rakipler için yapacaklar, kendi grupları iktidardaysa her şeyi alkışlayacaklardır... İşte bütün kurumların kendi kendilerini akamete düşürdükleri, demokratik kurumların, işleyişin olmadığı, demokratik yöntemlerin işlemedigi demokrasi de kirize girecektir... Girdi mi, ne? Buradan çıkış nasıl olur derseniz?
Dünya da uygulanan, yönetim sistemlerini degerlendirirsek, cumhuriyet/demokrasi en çok insan ve vatandaş haklarına riayet eden yönetimdir... Bunun önemi anlar, bu bilinçle hareket eden vatandaşlar olursak, kısacası, bizim haklarımıza sahip çıkan demokrasiye, partilerde sivil toplum örgütlerinde, devletin kurumları arasında olması gereken güçler ayrılığının iyi işlemesini için çalışırsak, oy verdiğimiz partilerden, siyasilerden demokratik işleyiş talep edersek... Demorkasimizi biz, kirizden cıkarabiliriz, çıkarmak dilegiyle... Selam ve Sevgilerimle...
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 5.8.2020
|