SLOGAN VE KARİZMA SİYASETİ
Slogan söylem olarak olsun, ses uyumu açısından olsun kulaga hoş gelen ama için de düşünce aranmayan tabanın etkilenmesi için üretilen sözlerdir…. Karizmatik lider ise insanların ona yükledikleri anlam ve abartılarla büyütülme, şişirilme üzerinden etkilenilen, tercih edilen liderin siyasete yansımasıdır diyebiliriz.
Bu iki yanıltıcı durum ancak kişisel ve toplumsal bilinçle aşılabilir, lider A dedi, A şunu yapmayı gerektirirken, liderimiz C yaptı, bu çelişkiler çogaldıkca liderden etkilenişimizden kurtularak destegimizin çekilmesi gerekir. Bunu yapamayacak kadar liderin karizmasından etkileşmişsek ve yapamazsak sağlıklı tercihler yapamıyoruz demektir.
Kulaga hoş geliyor, bizim hayellerimize duygularımıza hitap ediyor, İyi konuşur, iyi giyiniyor, bu söylemler ne kadar yaşanılan dünya gercegine uyumludur, iyiliği kötülüğü sorgulanmadan toplum olarak sanki serap görmüş gibi karizmaya doğru akın ediyorsak, toplum olarak öyle veya böyle sorunla karşılaşırız, sorunlarımızın çözümünü de zor buluruz…
Bizim lider yönetime geldiğin de söylem ve eylem birliği için de mi, hak adalet kavramlarıyla arası nasıl, ülke gercekleriyle onun kararları ve davranışları arasın da uyum var mı? Bir lider, bir yönetici sadece karizmayla, söylemlerle, başarılı olamaz, ekonomik göstergeler, üretim, imalat, tüketim nasıl dengelenmiş, ithalat, ihracat dengesi, dış borçlar, araştırmaya, geliştirmeye ne kadar önem veriliyor, son zamanlar da hangi teknolojik gelişmeyi sağlayabildik, liderimizin, liderliği dönemin de ne kadar gercek ilerleme sağlanabildik?
Bu sorular bizim karizmanın efsunundan kurtulmamıza yardım edecektir. Tabi ki bu soruları soracak kadar zihinsel özgürlük içindeysek, bir çok kişi liderin aleyhine soru soramayacak kadar onun karizmasının efsununa kapılmış ve etkisindedir.
Ancak çok sevdiğiniz, çok etkilendiğiniz lider direk sizinle ilgili çok önemli bir karar alır bu çok zaman sizin liste dışın da kalmanız demektir. Bu nokta da uyansanız ve liderin yanlışlarını sorgulasanız da… Bu sefer sizin tepkileriniz inandırıcı olmaz, liste dışın da kalanın tepkileri olarak düşünülür, zaten lider de sizi çocukca mızıkcılıkla suçlayan acıklamalar yapar inandırıcılığınız tümden ortadan kalkar…
Karizma uzun vade de hem lideri, hem kişileri hem de toplumu bogar, bu nedenle karizmayla iktidar olunur, ama iktidar da kalınamaz, kalınsa bile birçok toplumsal faktöre zarar verir… Bundan öncelikle karizmatik lider kendini kurtarmalı, sonra da taraftarlarını karizmanın büyüsünden yavaş yavaş uyandırmalıdır… Yoksa hep beraber yanlış yapar, yanlışı alkışlar yanlışımızı göstermeye çalışanları da düşman ilan ederiz… Ama yanlışlarla başarılı olunmaz bunu da hepimiz biliriz…
SLOGAN SİYASETİ
Düşüncelerimiz siyaseti aydınlatan fenerlerimizdir, yön gösteren rehberimiz, nereye gidecegimizi gördüğümüz haritalarımızdır, haritasız siyasi yön bulunumaz. Harita ise siyasi bir yolculukta tek başına bize kılavuzluk yapamaz, hukukun üstünlüğünün pusulasına, kültürün verdiği bir şuura, toplumun tarihinin verdiğini ortak hafızaya, tercübeye bunların çıkardığı toplumsal degerlerin rehberliğine, milliyet şuuruna, vatandaşlık bilincine bunların inşaa ettiği kişilik şuuruna ihtiyaç vardır ki sloganların peşine takılmayalım. Çün ki slogan siyaseti sadece kendi tabanına mavi boncuk dagıtır, bu mavi boncukla gaza gelen taban diger bütün siyasi grubları düşman ilan eder…
Slogan siyasetinin yönettiği gemi enin de, sonun da karaya bindirir, ya da karşılaştığımız sert dalgalar da alabora olmasına engel olamayız… Bu gibi durumlar da sloganlar degil, akıl, düşünce ve tercübe demokratik kültür kurtarır, ama sloganlar da bunlar aranmaz onların mantığı genellikle olmaz, daha çok saldırıya yöneliktir, daha çok akla degil duygulara hitap eder….
Aynı karizmanın büyüsüne benzer bir etki yapar, bizi adeta düşünmekten uzak tutarak ya liderin, yada sadece bizim grubun düşüncesi etkisin de kalmamızı sağlar.. Bu ilk etap da iyi gibi görünse de sadece bizim grubun siyasi birliğini sağlama da yardımcı olur.. Ama biz ülke de, dünya da sadece bizim siyasidaşlarımızla mı yaşamıyoruz ki... Başka kişiler grublar ve başka ülkeler de var, dünyayı sadece bizim sloganlara dayalı okumamızla degil, düşünceye akla dayalı siyasi bir okumayla okumaya ve düşünmeye ihtiyaç varken biz slogan da ve karizma da kalırsak başımızı belaya sokarız… Ne yazık ki ülkemiz de birçok siyasi grub bu hatayı yapıyor…
Düşüncenin ve aklın melekelerine kendimizi kapatırsak sloganlara yöneliriz, sloganlar düşüncesizliğin askerleridir, sadece saldırmaya yarar, kinlerimizi birbirimize kusmamıza yardım eder, slogan kabadayı naralarıdır dersek abartmış olmayız, slogan düşünme gerektirmeyen papağanlaşmanın ürüdür… Düşünce ile çığlık, slogan yan yana zor durur, düşünceye dayalı şuurun sesi slogan olamaz, slogan bir yabanilik barındırır, düşünen akli selim insan bagırmaz saldırmaz, ifade eder, konuşur, kendi duruşuna ters duruşta olanları ikna etmeye çalışır…
Slogan aynı zaman da bastırılmışlığın da göstergesidir, üç beş kelime ile kendini ifade etmeye çalışan yeni yetmelik tarzıdır. Sloganın etkisinde ki topluluk yeni yetmelikten kurtulamayan, haklılığının kayanagın da hak, adalet aramayan, geçmişi, mevcudu, gelecegi düşünme den, sadece sloganların (hormonlarının) etkisiyle bencilce istekler peşindedir, ezberlediği üç beş kelimeyle dünyayı degiştirecegim yanılgısı içinde olan bir topluluktur.
Bizim siyasi ortamımız da sloganların bu kadar etkili olmasının nedeni, düşünceler üzerinde ki baskı ve yasakların etkisinin olduğu da bir gercektir. Bu nedenle sloganların lanetine, hışımına uğradık. Slogan düşündürmez, harekete teşvik eder, düşünülmeden yapılan bu hareketin iyi ya da kötü olması tesadüfidir…
SLOGANIN VE KARİZMANIN CAZİBESİNDEN KURUTULMA GEREKLİLİĞİ
Bizi kim kurtaracak bu karizma ve slogan soslu siyasetten?
İlk cevap kendimiz, kendimizi kurtaracağız, ikinci ise karizmasına kapıldığımız lider kendini geri çekerek hayatın gerceklerini görmemizi sağlayacak, yok böyle devam ederse, biz de batanajlarımızı ilerliyoruz sayarız…
Bakıyoruz dünya ilerliyor, aklımızın almadığı teknolojik gelişmeleri görüyoruz, bu ilerleme ve gelişmeye ayak uydurmak istiyorsak ki isteriz herhal de… Sloganların ve karizmanın büyüsünden uyanmamız ve gözlerimizi açmamız gerekir… İnsanlar hep sloganlarla, karizmayla uyutulamaz, uyuyan insanlar da herhangi bir gelişmeye neden olamazlar…
Büyülenmiş insanlar düşünemez, düşünmek için önce slogan ve karizmadan kurtulmalıyız. Belki de bir birini besleyen durumlardır, düşünmek için kurtulmak, kurtulmak için düşünmek gerek… Bunun için düşüncelerden, kitaplardan korkmamalı hatta kitapsızlıktan, düşüncesizlikten korkmalıyız. Bütün düşüncelere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve toplumsal ortak akılla degerlendirmek, bizi slogan siyasetinden düşünen siyasete gecirecektir ki kurutuluş ümidi de düşünmekten gecer…
KARİZMATİK LİDERE İHTİYAÇ DUYMAMAK
Karizmatik nitelikli liderler, genelikle gelişmemiş toplum ürüdür, toplumların karşılanmayan ihtiyaçlarının, isteklere dayalı gerilim ve çatışmaların olduğu, zihinlerin yönsüz kaldığı, çalkantılı toplumsal dönemlerin ortaya çıkardığı durumlar da çıkış arayan toplumun adeta denize düşen yılana sarılır mantığı ile liderin karizmasına sarıldığı bi durumdur.
Bunun tersi ise genel de gelişmiş toplumlar da görülen, liderliğin değil sistemin önemli olduğu, işlerin bir biçimde yolunda gittiği zamanlarda, örneğin bugün modern Batı toplumlarında karizmatik liderlere fazlaca ihtiyaç duyulmaz. Yöneticiler eğitimleriyle, okullardan alınan yeteneklerini gösteren diplomalarla, adalet, ahlak gibi ölçütlere dayalı belirlenir, takip edilir, desteklenir. Kurumsallaşmanın tamamlandığı toplumlarda siyasi birlik için olsun, başarılı sonuçlar almak için olsun karizmaya ihtiyaç duyulmaz, siyaset dâhil olmak üzere tanımlanan işi ne kadar iyi yapıyorsanız, o kadar kabul görürsünüz. Toplumsal işbölümünün iyi organize edildildiği ve kurumsallaşmanın tamamlandığı toplumlar da sorunların aşımında kedinlerine güven vardır ve karizmaya ihtiyaç duymazlar. Kısacası sloganı ve karizmayı aşabilmek için toplumsallaşmamızı tamamlamalıyız…
ARTIK TOPLUM OLABİLMELİYİZ
Toplumsal işleyişin bir parcasıyız izlenimi toplumumuzun her ferdine vermeliyiz, bu bilinçle görev ve sorumluluk duygusu gelişmeli toplumsallaşarak toplumsal sorumluluklarımızı yerine geirmeliyiz ki karizmatik lidere bağımlılık azalsın, liderin ağzından çıkan söz de hikmet aramayalım, kanun gibi algılamayalım.
Bir toplum, kurumsallaşmasını ve iş bölümünü gerçekleştirmişse, yani toplumun ihtiyaçlarının ne olduğu ve bu ihtiyaçların nasıl kim tarafından üretilecegi, ihtiyaçların nasıl karşılanacağı belirlenmişse, o toplum karizmanın büyüsünden kurtulmuş demektir. Karizmanın büyüsün deki toplum, kurumsallaşmasını ve iş bölümünü henüz tamamlayamamışsa, toplumun ihtiyaçları uygun olarak saptanamamışsa, üretilemiyorsa, kimin hangi işi nasıl yapacağı belli değil naylondan kariyerler üretilmişse, o toplum, karizmatik lidere bağımlıdır, hep bir kurtarıcı bekler ve her zaman da kurtarıcı çıkar. İşte bizi bu kurtarıcı karizmadan kurtaracak düşünceye ve gercek liderlere ihtiyacımız vardır… Kimbilir bu lider sensin, ya da emmi oğludur, yada Ahmet dayı, teyzen de olabilir, şu serseri diye baktığın ele avuca sığmayan haşarı gençte… Yani yeterki slogan ve karizmatik lider siyasetinden kurtulmaya karar verelim herkes potansiyel bir liderdir…
Selam ve sevgilerimle…
Kaynaklar
1-Cemil Meriç - Bu Ülke
2- Erol Göka- Zaman gazetesi - http://www.zaman.com.tr/yorum_karizma-geri-cekildiginde_1214503.html
|