19 MAYIS 1919’A NASIL GELİNDİ, SAMSUN’A NEDEN ÇIKILDI?
Bundan 98 yıl önce ülkemizin kurtarıcı ve kurucu lideri M.Kemal Atatürk’ü Samsun’a çıkmaya yönlendiren olayları neden sonuç ilişkisi içinde değerlendiremeyen… Üstelikte aynı zamanda tarihçiyim, yazarım, çizerim, din adamıyım, akademisyenim, siyasetçiyim diyen bir grup insan olduğu öteden beri biliniyor… Bunlar hangi propagandanın, hangi merdiven altı eğitimin etkisindeyse, sanki başka bir ülkenin vatandaşıymış gibi, ülkenin kurucusuyla, sistemiyle sürekli sorun yaşıyorlar…
AK Parti hükümetinin ekonomi politikalarına karşıyım, yol yapmakla bir yerden bir yere gidersiniz, ama ekonominin temel gelişim modelleri içinde yol yapmak yoktur… Tarım, Sanayi, Hayvancılık, Turizm, Teknoloji gibi faktörlerden sonra üretim ilişkisinin gelişmesine katkı için yol gerekebilir… Her neyse konumuz bu da değil, ama Ak Partinin yaptığı çok önemli bir şey var, devletle toplumun kültürünü yakınlaştırdı, laikliğin yobaz yorumunu reformlarla düzenledi eyvallah… Ama bu ülke devlet, kurucu lider düşmanlığıyla, zihniyetiyle yeteri derece de mücadele etmedi, bunun siyasal nedenleri olabilir mi, bilemem, ama toplumsal ayrışmaların buradan beslendiği de aşikar… İktidarların görevleri toplumsal ayrışmaları en aza indirmektir… Bunu tarihi yanlış anlamaları ortadan kaldırarak yapar, bunu siyasal gerilimi düşürerek yapar, bunu kültürün birleştirici etkilerini kullanarak yapar, sosyolojik yapıları dikkate alan politika belirleyerek yapar… İktidar gücünü adil kullanarak yapar, devleti her gruba aynı mesafede tutarak yapar… Yani iktidardaysanız bir sürü imkanınız vardır, toplumsal uyum ve birlikteliği güçlendirecek, yeter ki istensin…
Bu kadar girişten sonra başa dönelim mi, 19 Mayıs 1919 da neden Samsuna çıkıldı, bunun için 1800’lerin başından 1923 e kadar tarihimiz iyi okunmalı, hikayeci, sadece övmek, sadece yermek sadece siyasal malzemeler çıkarmak için, parçacı okumalardan vaz geçerek tarihimizi daha dikkatli bütüncül okumalıyız… Bunun için önceki devletimiz olan Osmanlı İmparatorluğunun son 2 yüz yılını, hadi okumayı sevmiyoruz, hiç olmazsa son yüz yılını gerçek tarihçilerden okumalı ve tarihimizi bu dedikoduculardan kurtaracak gerçek bilgiye dayalı tarihsel bir zihin oluşturmalıyız… Tarihsel zihin toplumların/milletlerin olmazsa olmazıdır… Örneğin tarihsel zihnimizi güçlendirmek için hiç olmazsa son padişah dönemini inceleyelim, ama incelerken evliya, ermiş kutsal kişilik filan demeden son 50 yılı bari okuyalım… 19 Mayıs 1919 a nasıl gelindi, neden Samsun’a çıkıldı, iyi düşünmek için tarihsel olayları neden sonuç ilişkisi içinde degerlendirmek için tarihimizi bilmek gerek…
Son Padişahımız Abdülhamid’i, düşünün 300 yıllık sorunları masasında buldu nasıl çözecekti ki? Çözemedi de… İmparatorluk güç ve toprak kaybetmeye devam etti, Mısır valisi bile artık İmparatorluğa kafa tutar hale gelmişti… Sonra sona gelindi Istanbul hükümeti olan son padişahla işlerin yürümeyeceği anlaşıldı, direniş örgütlenmesi gerekiyordu, kimine göre Padişahın yardımı ile, kimine göre o günkü derin devlet ve teşkilatı masusa’nın görevlendirmesiyle, kimine göre bağımsız bir kararla M. Kemal 19.Mayıs 1919 da mili mücadele ateşini Anadolu’nun bağrında yakmak üzere Samsun’a çıktı, çeşitli toplantılar, çeşitli kongreler yaptı, milleti mücadele için ikna etti.. Sonuç daha modern bir devlet olan Cumhuriyetle sonuçlanan aşamalar yaşandı… Zaten modernleşme cabaları III Selimle başlamış o gün bugündür devam edegelmekteydi… Hani şu merdiven altı eğitimde modernizmi düşman ilan eden bazı cemaatler varya, onlara kısa bir hatırlatma.. Yeni Çeri Ocagı neden lav edildi, yada yok edildi, modern eğitim sistemine ne zaman geçildi… Sadece din eğitimi eğitimmidir, din eğitiminde aşırı kaderci anlayış üzerine ne düşünüyorsunuz? Her neyse tarih okumuyoruz, ama tarihsel hikayeleri, mecazları, abartmaları, mitleri gerçek sanıyoruz ve gerçekten gerçekleri savunanlarla karşı karşıya geliyoruz… Hadi geldik birimiz hikayeleri mecazları önemsedik, karşımızdakiler belge sordu rivayetlerle cevap verdik… Biri birini cahillikle, öbürü öbürünü kafirlikle suçladı, bunların bu tartışmalarına toplumda karşılıklı taraftar buldu… Bunların bu geyikleri toplumsal sorun oldu, oysa Ne Padişahlar, ne ülkemizin kurtarıcı, kurucu lideri laf salatalarına malzeme olacak kişilikler değildir.. Tarihi kişilikleri zamanlarına, mekanlarına imkanlarına, ülkenin o zaman ki şartlarına, olayların neden sonuç ilişkisine bakmadan, dikkate almadan, o tarihi bütüncül bir anlayışla okumadan, bilmeden değerlendirmeden, yazmak, konuşmak haddimize değil, der…
19 Mayıs 1919 dan bu yana 98 yıl geçmiş, bu önemli adımın atıldığı bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Olarak kutlanmaktadır, kutlu olsun… Bu günü kutladığımız şu günlerde daha nitelikli tartışmalar, sorunlara daha gerçekçi yaklaşımlar içinde olmak önerisi, dileği ve temennisiyle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 17.5.17 – vatandasfikri.com
|