BAŞKENT ANKARA (ANGARAMIZ)
Ankara ülkemizin başkentidir, diger kentlerimizle kıyasladığımız da daha düzenli olması gerekir, daha güvenli olması gerekir, çevre duyarlılığıyla, yolları, kaldırımları, parkları ve meydanları ile olsun, insanlarının davranışlarıyla olsun, toplumsal kurallara uyma konusun daki hassasiyetleriyle olsun başka iller de yaşayan insanlarımıza örnek olacak nitelikte olması gerekmez mi?
Bunların bir çogun da biz Anagarılar olarak eksiklik içindeyiz, bir restorantda gittik orada ki görevlilere nasıl davrandığınız sizin nasıl biri olduğu konusun da ipucu verir. Her sabah bizim için sokaklarımızı temizleyen temizlik görevlilerine merhaba demeden geciyorsak bizim eksikliğimizdir. Yanımız da çalışanlarınıza yardımcılarına, asistanlarınıza, yönetim alanınız da bulunanlara nasıl davrandığınız sizin/bizim hangi insani seviye de, ne oran da sosyal hayatın için de olduğunuzu gösterir. Böbürlenen, tepeten bakan, kibir için de olanları kimse sevmez, onlar sevimsizdirler. Bunlardan uzak durarak bir kent kültürü ortaya çıkarabilirsek, örnegin Istanbul efendisi, gibi Angara Segmen efesi/efendisi gibi bunları davranışlarımızla örnek olarak gençlerin örnek almasını sağlayabilirsek bunu bir Angaralı davranışı olarak ülkemiz de bilinir hale getirebilirsek toplumsal yapıya efendi insanlar modeli sunabiliriz. Bu sunumu yapabilmek için, şu an yaşıyan örneklerini çogaltmamız gerekmektedir… Bu toplumsal tarafı…
Kent olarak da Angaranın bazı eksiklikleri var mesela sivil toplum ayagı, Angaralılar derneğinin daha aktif hale gelmesi, bunun için de biz Angarada yaşayanlar bu dernege giderek katkılar sunmamızdan gerekiyor. Angara seymenler Kulübünün tanınma sorunu yok etkinliklere hiçbir üçret almadan sırf Angara kültürünü tanıtmak maksadıyla katılıyorlar ve başarılılar da… Bu gönüllü arakdaşların başarılarının devamı için de Angara'lıların destegine ihtiyaçları var.
Her gördüğün boş yere gökdelen dikecdegine biraz da ağaç dik Angaralı hemşerim, tabiki bina dikersen paraya hemen ulaşırsın agaç dikersen gelecekte yaşayanlar sağlıklı yaşar. Biz görüyorum ki bina dikip paralar almayı ve bunları kendi nefsimize göre harcayalım yok öyle şey! Ülkenin arsasına dikiyorsun 15-20 katlı binaları, ülkenin insanlarına satıyor para kazanıyorsun, laf aramız da o kadar karın doğru dürüst vergisini de vermiyorsun, doğru dürüst toplumsal sorumluluklarımızı da yerine getirmiyoruz, yaani hayır hasenat işlerinde de yokuz. Olanları tenzih ederim, lafımız olmayanlaradır. Ne mahelle spor kulübü desteklersiniz, ne şehirin vakfın da varsınız, nede bir dernegi desteklerinizle koruma altına almışsınızdır. Ama bindiğiniz arabayla, yaşadığınız evin genişliğiyle, kasalarınızın ve cüzdanlarınızın şişkinliğiyle övünürsünüz. Hadi oradan, hadi oradan senin kasanın ve cüzdanının şişkinliği bizi ilgilendirmez, kasada ki ve cüzdan daki parayla da toplumsal bir sitatü kazanılamaz. Toplum senin toplum için ne yaptığına bakar, senin zenginliğin de ancak böyle anlamlı olur. Yoksa asgari üçretli bir işçi sosyal hayatta yer alamıyor, derneklere vakıflara destek olamıyor, sen de cimriliğinden olamıyorsan asgari üçretliden bir farkın yok hiç kasan daki paranla böbürlenme asgari üçretli senden daha zengin…
Anğaramızın, bir de cevre sorunları var, bu parkların trafik yogunluğunun, boş arsaların agaçlandırılmasının yapılıp yapılmamasna dayalı, kenttimizin daha bir güzel, daha dogal bir görünüme kavuşturulması gerekiriyor. Bunu kim yapacak tabiki yerel yönetimler, şimdi bir de Büyük şehirlerin mücavir alanları genişletildi ki sorma gitsin. Sorumluluk alanı genişletilmesiyle sorumluluk bilincinin genişlemesi bir birini destekleyen faktörlerdir. Sorumluluk bilinci geliştikce sorumluluk alanlarımız da genişlese sorunlarımız daha az olur kanatindeyim… Mesela sorumluluk ve etki alanın genişledikce tarım alanlarını, yeşil alanları korunman gerekirken, bu alanları inşaata açmak ne kadar sorumluluk veya sorumsuzluktur hiç sorduk mu bu soruyu kendimize…Mesela Hüseyin gazi dagının her iki yanı da agaçlandırılsa ve geriden agaçlarla kaplı bir dağ görünse kötüsü mü olur... Genel olarak çevreye karşı bir duyarlı kentli kültürü henüz başkantliler olarak ortaya koyamadık, bu alan da eksikliklerimiz vardır… Bunu bilerek ekskliklerimizi gidermeye çalışmalıyız. Öte yandan kenteki yeşil park alanları da ticarete acılmış durum da…
Şimdi parklara bakalım, genel olarak parkların neredeyse %10-15 hatta bazı parklarda örnegin Altın park daha çoğu tiçari alan haline gelmiştir. Buralar halkın para harcamadan acık havada dolaşabilecekleri alanlar olması grerekirken, parka gittiğim de tuvalaet paralı, her 5-10 metrede bir büfe, cay satan yerler, dondurma satan yerler, simit satan yerler, mısır satan yerler derken bir panayıra giriyor havası içinde parklarımız. Bu parası olanlar için güzel de benim gibi parası yokken çocuklarıyla parka çıkan bir baba için çok sinir bozucu bir durumdur. Çocuk senin parasız oluşuna bakmaz ister, her gördüğünü ister bu nedenle parklarda genel olarak bedava yararlanılacak şeyler bulundurulmalıdır. Bazı ihtiyacların ise görülemesi için küçük küçük alanlar da ama ne dogal yapıyı nede sürekli göze batan sayıda olmaması kısacası kenarda köşe de olması gerekir bu tiçari alanların, park bedava olsun… Şimdi parklar paralı gibi, her giden aile orada biraz da durumuna göre 50-60 lira rahat harcar… Parkalarımız tiçaret alanı olmasın, düğün salonlarından, kafateryalardan, lokantalardan arındırılsın ki biz oralara rahat rahat gidebilelim… Trafik sorununa girersek yazı uzayıp gidecek bunun yerine cevre agaçlandırmasına deginelim ne dersiniz…
Angaramızı şöyle düşünelim çevre yolunun içinde ne kadar agaçlandırılacak yer var da biz bu alanlara agaç diktiğimizde anganın havası nasıl deegişecektir. Örnegin Münye köyü Karataş köyü arası, yine Yabattal köyü Gölbaşı arası, Pursaklar Karapürcek arası, Bayındır barajı her iki yönden devamı Cubuk barajı Karapürcek ve Dogan tepe arası; Pursaklar, Sincan, Sincan Çayyolu, Ahlatlı bel aralarını düşündügümüz de bir çok agaçlandırmaya müsait alanlar var ve bu alanlar agaçlandırıldığın da Angaramızın havası temizlecek oksijen oranı aratcak, nem oranı daha dengeli hal alacaktır. Angara hem başkentlige, hemde bize yakışır hale gelecektir. Angaraya biz yakışır hale gelirsek, Angaramızı da biz daha yakışır hale getirerek, Ankarayı daha yaşanılır bir şehir haline getirebiliriz. Bütün sorumluluk sahipleri, sorumluluk bilincinizin farkına varın, sorumluluk alanınız daki her aksaklıktan sorumlusunuz, agaç dikilmedi mi, sular akmıyor mu, trafik tıkandımzı, güvelik sorunu mu var, hırsızlık vakaları arttı mı, sorumlu olduğunuz alanlar da toplumsal ulaşım sorunlu mu, insanlar duraklar da bekleşiyorlar mı, yeterince temizlik yapılmıyor mu, sokakta yaşayan evsiz insanlar mı var, evin de tencere kaynatamayanlar, aç kalmış kişiler mi var işte senin, benim eksikliğim demek ki sorumluluk bilincimiz gelişmemiş yeterince. Angaralı olmak sorumluluk ister, evet başkentliyim, Angaralıyım derken bunları bilelim yaşadığımız kentte sahip çıkalım.
Apartmanlarımız, mahalleniz, kentimiz, nasıl idare edilirse ülkemiz de öyle idare edilecektir. Fikri Adil
Angaramız için herkes bir şey yapsın, buranın ekmegini yiyor, suyunu içiyoruz, bize bunları veren Angaraya biz ne verdik? Angaranın Başkent oluş 90'ıncı yıl yıldönümün de sizlerle başkentimiz hakkındaki bu düşüncelerimi, payalaşalım istedim, Belki de Başkan Meli gökcek duyar yarın cevre yolunun içinde agaç dikilecek yer bırakmaz, bak Kasım agaç dikme zamanı geliyor az kaldı… Selam ve sevgilerimle…
Not: Angaranın Başkent oluş tarihi 13 Ekim 1923
|