ÇİN BİLİMSEL ATLELETTEN NASIL KURTULDU?
(Bilimle Nasıl Şaha Kalktı?)
Çin, bilimsel çalışmalara Barut, Kâğıt, Matbaa, Pusula gibi icatlarla toplumlarına ve insanlığa önemli katkılar sunmuş bir toplumdur… Sonra ne olduysa bir uzun ara dönem yaşandı, uzun dönem de hem toplumlarına hem de insanlığa bilimsel katkılar sunamadılar… Sonra ne olduysa bir bilimsel atak başlattılar, acaba ne oldu?
Sanki bilimle, icatla, teknolojik gelişmeye dayalı bir kurtuluş mücadelesi başladılar ve başardılar, nasıl başardılar? Baktığımız da bu gelişmeyi yurt dışına gönderilen ve eğitimlerinden sonra ülkelerine dönen öğrencilerin de desteğiyle, katılımlarıyla Çin de bilimsel çalışma yapan kişi sayısının da artmasının katkılarıyla olsa gerek… İcatta, Patentte, bilimsel yayınlarda artık zirvelerdeler, bu zirveye nasıl çıktılar, bu bilimsel gelişmenin izlenmesi bizim gibi bilimsel çalışmalarda emekleyen toplumlar için çok önemli bir örneklik oluşturabilir… Biz Çine bakmaya devam edecek olursak…
Çin toplumu, insanlığa en çok bilimsel katkı sunan toplum olmuş durumda, bunu nasıl yaptıklarıyla ilgili bir düşünceyi yine Çinli bir entelektüelin yazısından bir alıntıdan okuyalım, Feng Youlan, 100 yıl önce “Çinde Neden Bilim Yok” adlı makalesinde, Çin toplumunun neden daha önce olduğu gibi bilimsel gelişmeye neden olmadığını şu ifadelerle içinde yaşadığı toplumunu uyarıyor, bu uyarı aynı zamanda bizim içinde geçerlidir.. “ Antik Çağlardan başlayarak, felsefi gelenekleri ve İnsan- doga ilişkilerindeki farklı yaklaşımları yüzünden, Çin de bilimsel araştırma ruhu uzun süredir yeşeremedi… Şimdi uçurum kenarında ayakta kalma mücadelesi veren ülkem, için yegâne çıkış yolunun bilim olduğuna inanıyorum”… diyor, bizde bunu dinlememiz gerektiğini sanırım anlayabiliyoruz…
Çinin bilimsel çalışmalarda içe kapanmasının da neden olduğu uzun bir ara dönem düşünüldüğünde, sadece kendi yerel kültürlerinin, bilimsel çalışmalar, bilimsel gelişme için yeterli olmadığı, iç dinamiklerle, dış dinamiklerin bir sentezinin yapılmasıyla bilimsel gelişmelerin olabileceği örneğini en güzel Çin vermiş oluyor… 1960 - 70 yıllarda sadece yerel olarak, tarım ve tıp araştırmaları öncelemiştir… Gözle görülür, bir gelişme olmamış, bunun üzerine Çinliler dünya ile bütünleşmenin gereğini görmüşler ve bunun sonucu olarak da bilimsel çalışmalarda, bilimde, buna bağlı olarak teknolojik gelişmede, üretimde çok büyük gelişmeler sağlamışlardır… Soruyu tekrar tekrar soruyoruz, Çin bunu nasıl başardı?
Bu soruyu bilimsel çalışma yapacak, Kurumlar (Tübtak, Tüba, İtü, Odtü, Bogaziçi, gibi) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yetkilileri, Patent enstitüsü gibi… Her sabah andımız gibi, yada bu kurumlarda son zamanlarda namaz kılanların sayısı artmış olduğu söyleniyor, bilime katkıları arttı mı bilinmiyor, bunun için her sabah sabah namazına niyet ederken, “Çin bunu nasıl başardı, biz nasıl başarabiliriz” diye sormaları gerekenler için bir daha soruyorum, Çin nasıl başardı? Önce Çinliler ülklerini bilimle kurtarma kararı alınmış, sonra adımlar atılmış gelinen noktada ki başarılar sağlanmış, yol ve yöntemleri şunlar olmuş…
Önce yabancı ülkelerde eğitim almak isteyen öğrencilerin önü açılmış, ABD de eğitim alan öğrenciler ülkelerine dönmüşler ve eğitim aldıkları alanlarda ciddi öncülük etmişler… Bu öğrencilerden, Dingn Wenjiang 1915 yılında Çin jeolojik araştırma merkezini kurmuş, Çin şimdilerde bu alanda ileri bir ülke… Japonyada eğitim almış Çinli fizikçi Xu Chongging ve Li Fangbai Çinli öğrencileri Einstein’in görelilik kuramıyla tanıştırmış… Rockefeller bursuyla yurt dışında okuyan Li Rugi ve Bing Zhi isimli iki biyolog Çin coğrafyasının fauna ve florasının haritasını çıkarmış… Sonra ki 10 yılda bu bilim insanları yabancı araştırma modelleri yerine kendilerine özgü bilimsel bir yaklaşımları tercih etmişler…
Bu yılları takip eden yıllarda, Çin’i Bilimle Kurtarmak (Kexue Jioguo) deyimi oluşmuş, yoksulluk ve siyasal istikrarsızlıklar, çalkantılar yurt dışında okuyan öğrencileri baya zorlamış… Cornell de, bitki fizyolojisi ve genetiği dalında eğitim alan Jin Shanbao, Amerikalı sınıf arkadaşlarının zorbalığına tahammül edemediği için eğitimini yarıda bırakarak geri dönmek zorunda kalmış… Yarım bıraktığı eğitimine rağmen yüksek ülkesinde yüksek verim veren buğday türlerini geliştirmiş…
1937 yılında Japonya’nın Çin’i işgal ettiği dönemde ancak bilimin ülkeyi kurtaracağı anlayışı zirveye ulaşmış… İşgalcilerle daha iyi mücadele edebilmek için Milliyetçi hükümet Ülkenin batısındaki dağlık bölgelere çekilmiş ama bilimsel çalışmalara ara vermemişler… Pek çok bilim insanı da gönüllü olarak bu hükümetin yanında yer almış, örneğin jeologlar başkentin dışında bir çiftlik evinde çalışmaya devam etmişler… Sonra Komünist dönem gelmiş……
Komünist rejim ülkenin üniversitelerini yeniden yapılandırmış, Hedef ABD ve Avrupa modelleri yerine Sovyet modeli kurmak olmuş… Çin Bilimler Akademisi 5 yıllık bir plan oluşturmuş, Hedeflerine ise doğal mineralleri pratik yollarla çıkmak diye koymuşlar… Komünist parti döneminde, bilim yapan kişiler arasında çeşitlilik artmış, kadınlar, gençler, köylüler de bilimsel çalışma yapılan kurumlara girmişler… Kadınlar bilimsel çalışmalara 1950-60 lı yıllarda ciddi katkı sunmuşlar… Örnegin 2015 yılında Nobel bilim ödülü alan Tu Youyou, artemisinin sıtmayla mücadelede önemini ortaya çıkarmış… Çin 1964 yılında roket ve bunlara bağlı teknolojik gelişmelere dayalı olarak nükleer güç haline gelmiştir… Kısaca son 150 yılda, toplum kültürel olarak bilim ve teknolojinin kendilerini kurtaracağını içselleştirmiş ve bu yolla ilerlerken, bilimsel, teknolojik, ekonomik, dışa açılma kararıyla da kendilerine büyük bir dinamizm katmışlar.. Günümüze geldiğimizde ise Çin, bilimsel çalışma yapan ilk beşteki yerini almış… Çin’in Dünyada ki bilimsel çalışmalarda ki yeriyle devam edelim mi?
Makale sayısın da, 1 Çin, 2, ABD, 3. Hindistan, 4. Almanya, 5. Japonya, Ülkemiz Türkiye ilk 15 de yok..
Yarının bilim insanlarını yetiştirme kapasitesin de ise sıralama şöyle, (bunu bu yazıda yararlandığım makale, şöyle açıklamış) 2030 yılı için STEM dereceli OECD ve G20 ülkeleri içinde ki ülke payları… 1. Çin %37, 2. Hindistan %26.7, 3. Rusya %4.5, 4. ABD %4.2, 5. Endonezya %3.7 burada altıncı sıradaki ülkeyi de veriyorum, 6. Arabistan %3 ülkemiz Türkiye ise 11’inci sırada ve payı %1.5 olduğu görülüyor… Bu kıyaslamalar fen, teknoloji, mühendislik ve matematik konuları gibi bilimsel alanlarda ki öğrenciler, mezuniyetler üzerinden ölçülmüştür… Kurumsal olarak Çin’e baktığımız da gelecekte bilimsel çalışmada şahlanmaya devam edecek gibi görünüyor…
Çin’in araştırma kurumları en iyi 100 kurumun içinde 51 tane kurumu var, ABD 20 kurumla ikinci durum da… ABD, 2015 yılında 500 milyar dolarla en çok araştırmaya, geliştirmeye para harcayan ülke olurken, Çin, 400 milyar dolarla Ar-Ge’ye para ayıran ikinci ülke konumundaydı… Son yıllarda ABD de ar-ge’ye ayrılan para aynı kalırken Çin bu harcamaları ülke ekonomine göre daha da artırmış, artırmaktadır… Çin neden bilimle Şaha kalktı anlayabildik mi? Ya da bilim kurumlarımızı, kurullarımızı yönetenler anlayabildiler mi? Ülkemizi yöneten siyasilere duyurulur…
Çin bilimle şaha kalktı, biz neyle şah kalkacağız? Bu soruyu tüm bilim kurumlarının/kurullarının giriş kapısına büyük puntolarla yazmalıyız… Biz toplum olarak siyasilerimize, bilim insanlarımıza, neden bilimsel çalışmalarda vasatız, yada neden bilimle şaha kalkamıyoruz diye sormalıyız, tepki göstermeliyiz ki… Bilimsel gelişmelerle gelişebilelim, gelişmek dileğiyle selam ve sevgilerimle..
Hüseyin Benek – 4.11.2019 – vatandasfikri.com
Kaynak: Herkese Bilim Teknoloji Dergisi Sayı 188- 1.11.2019
|