|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
KURAKLIK AFETİ GELİYOR, DERKEN GELDİ? |
KURAKLIK GELİYOR, GELİYOR DERKEN GELDİ?
Benim yaşım müsait olduğundan, doğada su ve kuraklık değişimlerini gözlemleyebildim, 40 yıl geri gitsem 15 yaşında olduğuma göre nasıl bir değişim yaşandı gördüm… Daglarda gözenekler kurudu, Haziranın sonuna kadar Kar sularıyla akan çaylar akmaz oldu, 2007-2008-2009 üst üste aniden kurak giden yıllar oldu ve doğada kendiliğinden yetişen bir çok ağaç kurudu.. Bizim bahçelerimizi suladığımız dere kuruduğu için bahçelerdeki meyve ağaçları kurudu… Bunlar yaşandı geçti gittimi kuraklık yok her gecen gün daha da aşırı kuraklık yaşanmaya başladı, önlemler nasıl alınabilir, vatandaşların ve kurumların neler yapması lazım, bunlar bilimsel çalışmalarda ve devletimizin hazırladığı raporlar da var… Ne yazık ki uygulamalar ya yok, yada çok yavaş, oysa kuraklık geldi, 2020 son baharın da 45-50 gündür yağış görülmedi, ekilen tohumlar kuraklıktan bitemedi… Ne yapabiliriz, önce kuraklık çeşitleri üzerine duralım, sonra kuraklığın etkilerine bakalım daha sonrada çözüm önerilerimizi sunalım..
Kuraklık: Yağışların, kaydedilen normal düzeylerin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu arazi, su kaynakları ve üretim sistemlerini olumsuz olarak etkileyen ve ciddi hidrolojik dengesizliklere yol açan tabii bir olaydır.
Meteorolojik Kuraklık: Yağışların belirli bir zaman periyoduna ait normallerden (genellikle en az 30 yıllık) meydana gelen sapma olarak ifade edilir.
Tarımsal Kuraklık: Toprakta bitkinin ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması tarımsal kuraklığı ifade eder.
Hidrolojik Kuraklık: Uzun süren yağış azlığından dolayı kaynak seviyeleri, yüzey akış, yeraltı suyu ve toprak nemi gibi hidrolojik sistemde meydana gelen azalmalar hidrolojik kuraklığı ifade eder.
Bu kuraklıkların hepsinin aynı anda görülmesi demek genel bir kuraklığın yaşandığı ve bunun ise sürekli olacağı ipuçlarını veriyor, bu durum ise artık doğal afet seviyesine çıktı veya çıkmak üzere önlemler alınıyor mu, hala yeteri kadar değil… Kuraklığın etkilerine bakıyoruz, şunlar yaşanıyor ve her gecen yıl kuraklığın etkisi artıyor…
Buğday başta olmak üzere kuru tarım alanların da ayçiçeği, arpa ve mercimek, nohut bilumum tahıl ve bakliyatlar da kuraklığa dayalı üretim sıkıntıları yaşandığı biliyor ve bunlar her yıl biraz daha artarak, üretim kuraklığa dayalı olarak düşüyor.. Türkiye’de kuru tarım alanlarında %10 ila 20 oranında verim kaybı görüldüğü istatistiki verilere yansıyor.. Çeltik gibi suya çok ihtiyaç duyan ürün alanları hakkında özel çalışmalar yapılmalıdır, örneğin ilçem Tosya’ya hemen acilen ister gölet, ister bent, ister küçük çaplı barajlara acilen ihtiyaç vardır, yapılacak müsait yerlerde bulunmaktadır, Devlet su İşlerine, Tarım ve Orman Bakanlıgına duyurulur… Pancar gibi, mısır gibi ve genel olarak sebzeler için de su ihtiyacı sık sık olan ürünler ve bu tür tarımın yapıldığı bölgelerde acilen hem suyun depolanması hemde tasarruf sağlayacak sulama yöntemleri konusunda bilgilendirmeler ve tesisler yapılması acil önem taşımaktadır… Tarımsal üretim de her alan da yaşanılan üretim kayıpları ise fiyatların artmasına neden oluyor, ayrıca başka toplumlardan ürün ithal etmeye başlamak zorunda kaldık, döviz karşısında Tl değer kaybetmesiyle artık ithalat da çok pahalı hale gelmiştir.. Böyle devam ederse Türkiye’nin gıda güvenliği, gıdalardaki fiyat istikrarı bozulur, Allah korusun, akıl önlem alsın gıda zinciri kopmasın… Bu kuraklık sadece bizi etkilemeyecek dünyanın tüm toplumlarını etkileyecek, başka toplumlardan gıda ithalatımız ya zorlaşacak yada çok pahalı hale gelecektir, önlemler neler olabilir?
Tarımsal olarak bakıldığında kar yağışı, çiftçi ve toprak için yağmurdan çok çok daha önemli. Biz ülke olarak kolay yola kaçıyoruz ve her şeyi iklim değişikliğine bağlıyoruz. Niye, çünkü kuraklık artık ciddi risk olarak kapımızda, artık kuraklığa doğal afet olarak yaklaşma zamanı geldi de geçiyor bile, önlemler almayı düşünmek yerine önlemler uygulanmasına geçme zamanı yarın değil hemen şimdi…
Ne zaman ki barajlardaki su seviyeleri 20’li rakamlara düştü, panik başladı, ama önlem alma veya ciddi önlemeler alma aşamasına henüz geçilemedi… Salgın da evde kullanım suyu tüketimi hızlandı, özellikle içme suyu tüketimi aşırı arttı, son bahar da beklenen yağışlar gelmedi, şu andaki durumumuz, yağmur duasıyla çözülecek gibi değil, dua edelim ama bu sorunu barajların, sulama tesislerinin, suda tasarrufla çözülebileceğini de bilelim.. Artık şunu kabul edelim ve buna göre önlemler alalım "Bu kuraklık seviyesi doğal bir afettir" diyerek önlemler almalıyız…
Dünya kurulduğundan beri hidrolojik döngüde olan su miktarı aynı olduğunu biliyoruz, sorun şurada biz toplum olarak su kaynaklarını koruyamıyoruz. Denizlerimizi, akarsularımızı, göllerimizi çok hızlı kirletiyoruz ve koruma cabaları ve çalışmaları çok cılız, istenilen noktasının çok gerideyiz.
Başka bir önlem ise yağışa bağımlı bir yaşam sürdürmek doğru değil. Üç tarafı denizlerle çevrili, akar suları, nehirleri olan ülkemizde bunların planlanması yapılması halinde su sorunu aşılabilecektir… Örneğin deniz suyundan içme suyu yapabilecek teknolojiyi geliştirmeliyiz, kurmalıyız, barajları ve bu baraja bağlı sulama tesislerini acilen yapmalıyız… Toplam suyun %78’ni kullanmak durumunda olan tarım sektörü, aslında bizim beslememizin kaynağıdır, bu alan da ciddi sorunlar yaşanmakta, üreticiler endişe içinde olduklarını ve önlem beklediklerini Tarım bakanlığımıza ve DSİ genel müdürlüğümüzün önlem almasını beklemektedirler… Devletimizin diğer kurumlarıyla da organize bir şekilde kuraklık afetiyle mücadele seferberliği ilan edilmelidir… Ayrıca ürün sigortalatama yöntemiyle de tarımda önlemler alınabilir..
- Tarımda %20’de kalan sigortalılık oranının artırılması için tarım sigortasında prim tutarları düşürülmeli veya devlet desteği artırılmalıdır…
- Diger tüm yatırımlar durdurulmalı sulamada yatırımlar acilen bitirilmelidir, Yağmurlama ve damla sulama gibi basınçlı sulama sistemleri kullanılarak tarımsal sulama su tasarrufları sağlanmalı. Su her kesimde tasarruflu kullanılmalı, evlerde su kullanım oranı yarı yarıya düşürülmelidir, özellikle toplam suyun %78’ini kullanan tarımda sulama da tasarrufun önemi bilinmeli, vatandaş bilinçlendirilmeli ve uygulanmalıdır…
Bölgelere, İllere göre su ihtiyacı değişeceğinden planlamalar da ona göre olmalı, sulama geliştirilmeli, su kullanım bilinci toplum olarak yerleştirilmelidir…
Türkiye’nin 2017’de hazırladığı kuraklık planlamasına uygun hareket edebilmesi için, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüze gerekli bütçe desteği sağlanmalıdır… Suların özelleştirilmesi vatandaşa ihanettir, su hakkı kamu hakkıdır, özelleştirilmemelidir… Kuraklık afet olarak değerlendirilmeli ve ona göre önlemler alınmalı, alınması dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 20.12.20
Kaynaklar
2* ULUSAL KURAKLIK RAPORU 2017 https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/Belgeler
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|