REEL(GERÇEK) HATALAR - 1
(REEL(GERÇEK) EKONOMİK HATALAR
Ekonomik olarak uzun vadeli planlarınız olabilir, bu uzun vadeli planlar için şimdiden planlarına dayalı çalışmanız gerekir… Biz ne yapıyoruz?
Öncelikle bana göre ne yaptığımızı pek bildiğimizi sanmıyorum, yani bu kadar uzman, bu kadar danışman, bu kadar bürokrat, bir o kadar da siyasal sorumlu bilmiyor sen biliyorsun öylemi? Ya tam bu kadar da net ben biliyorum diyemem, zaten memleketin başına en iyi biliyorum diyenler yüzünden olmadık bela gelmiyor mu? Bizim derdimiz ben biliyorum diye ortalarda dolaşmak degil, ortak akla, düşünsel katkılar sunmaktır… Öte yandan işler kötü gidiyorsa ki öyle, hep suçlular bizi yönetenlerden başka birileriyse… Örnegin dış ticaret acıgı var, ezanı bilmem kaç yılında Türkce okutanlar suçludur… İşsizlik var, nedeni ne özelleştirmeler, nede elde ki bütün kaynakların verimsiz yatırımlara, yol ve inşaat gibi alanlara kullanılması degil… Geriye kalanların da bu alandan kazananların, yine lüks arabalara ve başka lükslere yatırması hiç degil… CHP bilmem ne zaman tek partiyken yat almasıdır… Allah bizi akıl tutulmasından kurtarsın… Bu kurtuluş için de reel (gercek) ekonomik hatalardan sıyrılmamız lazım… Nasıl mı? Biz hep kurtarıcı bekleriz ya, her şeyi benden beklemeyin, hep beraber düşünelim, reel ekonomik hatalar nedir?
Toplam 100 dolar ilerleme için neredeyse 50 dolar borç kullanıyoruz, bu 100 doların, 25 doları ihtiyaçlara gidiyor. Bu borç aldığımız 100 doların neredeyse 25 dolarını da lükse yatırıyoruz, geriye 50 dolar kalıyor. Bu 50 doların da 20 dolarını iyi çalışıyoruz göstergesi için fiziki olan, verimsiz yatırımlara yatırıyoruz… Elde kalan 30 doları ne yapıyoruz, bir bölümünü faize veriyoruz, geri kalanı ne yapıyoruz? Teknoloji ve bilimsel gelişme için mi harcıyoruz? Yok, neden? Ya harcıyacagız da bu alanda ki çalışma yapanlar bizim gibi düşünmeyen akademisyenler, bilim adamları ve şirketler, onun için bekliyoruz, bizim adamlar inşaatdan zenginleşsin, sermaye yapsın ve bilişim alanına girsin, bu alan da teşvikleri de artıracagız… Allahım sen aklımızı muhafaza et…
İşsizligin nedeni nedir dersek, bunu da her iktidar dönemin de geçmiş iktidarlar da ararsak, sorunu çözebilirmiyiz? Artık bunu diyemeyen bir iktidarımız var üç dönemdir iktidarda olduğu için geçen iktidardan enkaz devraldım hikayesine sığınamıyoruz… Şimdi ne yapıyoruz, göze görünen fiziksel yatırımlar için göze görünmeyen, ama degerli kurumları satıyoruz… Bunu yaparken de biz pazarlamak için geldik diye övünüyoruz… Bir iletişim şirketimizi satıyoruz, diger bir Mobil iletişim şirketimizi ise yabancı bir kamu iletişim şirketi satın alıyor… Bu yabancılar bura da yatırım yapıyor, hiç sıfırdan yatırım görmedik, hep kurulu yerleri alıyorlar, orayı yönetimsel hantallıktan kurtarıyor, verimliliklerini artırıyor, biraz da işçi atıyor, mevcut işçi maaşlarını düşürüyor ve karlı hale getiriyor ve aldığı karları ülkesine götürüyor… Bura da ürettiği artı degerin neredeyse yarısından çogunu ülkesine aktarıyor… Biz ne yapıyoruz, yabancılar yatırım yaptı diye seviniyoruz… Borçla ve yabancı yatırımlarla ancak bir süre idare edebilirsiniz, bu sürenin makuliyeti 10 yıl mı, 20 yıl mı, 30 yıl mı, 50 yıl mı?? Biz belki de 250 yıldır dış ticaret acıgı veriyoruz nedeni, ister kendi üretiğimiz artı degerleri, ister aldığımız borçları sürekli olarak ihtiyaca dayalı tüketime ve lüks tüketime harcıyoruz… Üretim ve tüketim dengesizligi içindeyiz vesselam… Ürettiğinden fazla tüket, ürettiğin yetmezse borçla al borçle tüket…
Borcun maliyeti faizdir, bu borcu yatırım içinde degil de tüketim ve lüks tüketim için alıyorsan maliyet ikiye katlanıyor ve geri dönüşü olmayacak şekil de faiz ödeyecegimiz paraları yatla, katla, lüksle harcıyoruz… Ayrıca aldığımz borca dayalı kaynakları atalete düşürecek alanlara da yatırım yaparsak yandı gülüm keten helva…
İşte yıllardır, hatta yüz yıllardır aynı hatayı yapan toplum ne olur, borç batagına saplanır, bütcemizin yarısına yakın, yıllık iracatımızın üç katı borcumuz varsa artık bu reel ekonomik hatalardan dönmenin yollarını arayan düşünceler üzerine düşünelim, ne dersiniz? Sadece bir parti degil, bir meslek örgütü degil, bir sendika degil top yekün Ülke vatandaşları olarak topluca eski şapkamızı çıkaralım, yeni şapkayla düşünelim ki çözüm yolu bulabilelim… Yoksa hesap kitap mı bilmiyoruz, bir bina için katrilyonlar hacıyoruz, son 15-20 yıl da kaç tane katrilyonluk bina yaptık, bunların kacı okul, kacı fabrika, kacı cami, kacı genel müdürlük, belediye, bakanlık veya başbakanlık hizmet binası hiç düşünmezmiyiz… Bütün paramızı, üstelikte üretim ve tasarrufdan degilde borç aldığımız paralarla böyle yaparsak… Reel bataga doğru gidiyoruz demektir.
Reel olarak ekonomik hata yapmış olmazmıyız? Küçük bir hesapla yazıyı bitirelim ne dersiniz, bitir be abi, hem reel diyon, hem düşün diyon hem hata diyon bizim kafamız bu kadar şeyi götürmez… Yap hadi şu hesabını da kafamızı fazla ütüleme…Türkiye'de toplam 81 il ve 957 ilçe var, 957 + 81 = 1038 yapar, bu 1038 il ve ilce de vali, kayakam, beldiye başkanları ve yardımcıları il özel idare ve ilce özel idare müdürleri vs.. vs en az üçle carparsak 3x1038 = 3114 en az lüks araç vardır. Bunlara bazı başkan ve genel müdürlerin iki üç aracı olduğunu ve bunların da yetmedigini ve bir eşden dosttan araç kiralamaya gittiklerini bilmeyen yok… Bunar iyimser, makul rakamlardır.. Gercek rakamlara günümüzün tüm iletişim imkanlarına rağmen ulaşmakta zorlanırsınız… Biz daha gercekci olsun diye Maliye Bakanımızın bir soru önergesine verdiği yazılı cevaptan ve Abbas Degerli’nin köşe yazısından yararlanarak yazımıza devam edelim…
Abbas Degerlinin yazısından, “Dünyanın en büyük araba üreticisi ülkelerinden birisi olan Japonya’da, devletin elindeki makam aracı sayısının çok sınırlı olduğunu, bu ülkeyi ziyaret eden bakanlardan birisi anlatmıştı. Bin tane bile değilmiş. O da gelen yabancı konuklara tahsis ediliyormuş... O kadar zengin miyiz?“Türkiye’de kiralama usulü hariç devlete ait 193 bin 425 adet otomobil, minibüs ve otobüs gibi resmi araç bulunduğunu ifade edilmiştir.. Bu 2013 rakamlarıdır… Türkiye resmi araç sayısıyla dünyanın en zengin ve gelişmiş ülkelerinden Almanya ve Japonya’yı 20’ye katladığımız görülüyor. Bu lüks araçların çoğu da hizmet yerine makam aracı olarak kullanılıyor. Böylesi büyük bir israfa rağmen bakıyoruz ki bu da yetmiyor ve devlet binlerce araç kiralama yoluna gidiyor. Vatandaşın vergileriyle bu savurganlık yapan yöneticilere tepki göstermemiz gerekir… Toplam da 193 bin kamu makam aracı ‘Bu kadar resmi araç niye alınmaktadır? Bu yetmiyormuş gibi Türkiye son yıllarda üst düzey yöneticiler için lüks araç kiralama modasını da başlamıştır. Bize yakın nüfusu olan Almanya 10 bin adet resmi araçla kamu hizmetleri veriyorken… Biz de bu rakam 193 bin oluyor, bunlar da yetmiyormuş gibi bir de binlerce lüks ve şatafatlı araç kiralama yoluna gidiliyor... Bu reel hatalar üst, üste konulunca milletin parasını israf eden ve hovardaca kullanan bir kamu anlayışımız gelişmiş… Bu nedenle araç saltanatına ve saltanatın neden olduğu israfına bizzat Başbakan’ın noktayı koymasını vatandaşlar olarak bizim temsilcimiz olan hükümetten istiyoruz…
Şimdi de Maliye Bakanımızın, 30.01.13* 1067 Tarih ve sayılı yazılı Soru önergesine verdiği yazılı cevaba bakarak yazıya son verelim… Hani abi küçük hesapla son verecektin ya… Reel hatalar ekonomik dengemizi bozuyor… Abi yine reel meger diyon nedir bunu, gercek, gücel, günlük, anlık yıl için gibi düşün… Ya ben de yanlış anlıyordum… Neyi? Yok abi şu son örnegi de ver işi bitir… Sabret, senin çocuğunun işsiz kalmasının nedeni bu hatalardır… Dinliyorum o zaman abi…
Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kullanımında 30/6/2012 tarihi itibarıyla muhtelif cinslerde olmak üzere toplam 90.024 adet taşıt bulunmaktadır. Bu taşıtların; 32.839 adedi Emniyet Genel Müdürlüğüne (%36,5), 13.596 adedi Milli Savunma Bakanlığına (%15,1), 7.106 adedi Jandarma Genel Komutanlığına (%7,9), 6.317 adedi Sağlık Bakanlığına (%7,0), 4.646 adedi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına (%5,2), 3.526 adedi Orman Genel Müdürlüğüne (%3,9), 3.232 adedi Üniversitelere (%3,6) , 18.762 adedi de diğer kurumlara (%20,8) aittir. Toplam araç stokuna baktığımızda, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığının elindeki taşıt sayısının toplam taşıtların yüzde 60’nı oluşturduğu görülmektedir. Aynı tarih itibarıyla makam hizmetlerinde kullanılan Tla, Tlb ve T21a cinsi taşıtların sayısı 711'dir. Bu kadar araçla abi bu kamu görevlileri ne yapıyor?? Sana bana hizmet yapıyor… Abi Japon ve Alman ya kamu kurumları hizmet yapmıyor mu? Yapıyor… Üstelikte bizden ekonomileri daha iyi degil mi? Evet iyi… Üstelik de onların üç beş araba marka ve modelleri yok mu? Var… Bakıyorum da ısınıp da acılan motorlar gibi yazının sonuna doğru acıldın, sorular sorular… Abi sormazsak kıyaslamazsak nasıl reel hatalarımızı engelleriz ki reel hata neydi? Gercek, kısa dönem, günlük yalnız benim izlenimim daha uzun vadeli hatalar yapıyoruz… Nedir bunlar, bu reel hataları sık sık ve uzun zamandır yapınca kalıcı hatalar oluyor, bir müdtet sonra normalmiş gibi ve algılanıyor… Evet öyle görünüyor…
Kaynak kullanım hataları ekonomimizin de, piyasa da dolaşacak paraları emiyor, dolaşımda ki paranın azalması, yada olması gerekenden az oluşu, piyasayı daraltıyor… Ayrıca sendikasız ve denetimsiz iş yerlerinde düşük ücretler, sigortasız çalıştırmalar derken, toplumun tabanına ücretler ve yardımlarla dagılacak paralar da yine parası çok olanlar da kalıyor ve onlar da para sarhoşlıklarıyla, lükse yöneliyorlar ve ekonomik hatalar bir birini tetikleyerek devam ediyor… Bizi kurtaracak olan akıl ve düşüncedir, hep beraber düşünmeye ve daha az hata yapamaya çalışmak dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Agustos 15 – www.vatandasfikri.com
Kaynaklar
1-: http://www.milliyet.com.tr/makam-araci-saltanati-/gundem/gundemyazardetay/21.04.2013/1696393/default.htm
2- http://www.memurlar.net/haber/335276/
|