SİVRİ SİYASİ DİL!!
Siyasilerimiz siyaset yaparken dillerinin ayarını çok zaman kaçırıyorlar, bunu neden yaparlar derseniz ben size derim ki…
Söyleyecek sözü olmayanlar küfür eder ama direk küfür etmiyorlar ki, etseler daha iyi, düşüncesi projesi olmayan karşısındakini suçlar, biri hain der, öbürü zillet, kimi densiz/utanmaz der vatandaşa, nedir bunlar? Sözlüğe baktım şunlar mış?
Zillet: Hor görülme, aşağılanan… Hain: Hıyanet eden, zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan kimse… Bunlar bu anlamlara geliyor ve siyasetçilerimiz sık sık bunları birbirine söylüyor, bununla duruyorlar mı? Yok… Teröristler diyorlar, terörist nedir hepimiz biliyoruz değil mi? Yoksa duyar geçer miyiz o zaman sözlüğe başvuralım… Terörist diyorlar, bu yıldırıcı demekmiş, terör, bulunduğu ortamda korku ve baskı yaratarak yıldırma işleriymiş… Densiz: Yakışıksız ve saygısızca davranan kişi bunu bir siyasetçi üstelikte vatandaşa söylüyor, üstelikte bu söyleyen vatandaşın güvenliğinden sorumlu olan biri… Oysa Avustralya da bir mahkeme vatandaş siyasetçiye hakaret edebilir diye karar veriyor ben bu kaynağı ekte verdim… Bizim siyasetçiler iki taraflı olarak, daha çok da iktidarda olanlar bunları yapıyorlarsa… Duruyorlar mı yok, işbirliği yapıyorlarmış kimle, imralıyla, kandille, Pensilvanya ile bunlar kim? 3 sene önce çok itibar gören bir cemaatin imamı, şimdi ise ağza gelmeyen şeylerin söylendiği kişi… İmralı kim 40 yıldır ülkemizde bölücü terör faaliyetleri içinde olan bir terörist grubun başının durduğu yer… Kandil neresi bu örgütün Irak’ın kuzeyinde otorite boşluğu olan bir yerde bu terör örgütünün yönetim merkezi… Kim bunlarla işbirliği içinde ve hangi devlet sorumluları, kurumları, hangi siyasal iktidar bu işbirliğini görmüyor, bu ülkede teröristlerle işbirliği yapanlar ve onları göremeyenler var… Yani iktidardakiler kendileri, kendilerini ihbar ediyorlar… Kim ülkemizde teröristlere yardım ve yataklık ediyorsa ben T.C Savcıları sanırım suç unsuru bulmuyorlar ki yada bu konuşmaları ciddiyete almıyorlar.. Allahtan da toplumda ciddiye almıyor ki yoksa bu kadar germeye, karşılıklı suçlamaya rağmen toplumsal sorunlar yaşanması lazımdı, yaşanmadı, yaşanmasın da… Son olarak birde beka diyorlar, o ne ki?
Beka, ile bakayı karıştırsalar gerek, beka kimin bekası insan zaten ölümlü kalıcı, baki olamaz, devlet ise millet yaşadıkça yaşar, yaşatırız… Eee o zaman geriye hükümetin bekası kalıyor ki, buda demokrasilerde zaten mümkün değildir… Millet seçer kalıcı olur, vatandaş seçmez gidici olur, ayrıca muhalefetin iktidarı devralmaya çalışma hakkı anayasayla sabittir, yasaldır… O zaman beka ekonomik mi yoksa, olabilir, para var, üretim var beka da var, teknoloji, teknik var beka var, sosyolojik olarak ise toplumsal barış var beka var, barış ise adalete dayanır… Ama bunları iktidarlar devletin kurumları aracılığıyla yaparlar….Siz siyasilerden ricam oy alacağız diye yolcu kapmaya çalışan dolmuşçulara çevirmeyin siyasal ortamı.. İki örnekle yazıyı bitirelim… İstanbul adayları Binali Yıldırım bey ve Ekrem İmamoğlu beylere yürüttükleri kampanyadan dolayı tüm vatandaşlar adına teşekkür ederim… İkinci örnek ise medyadan nasılda bu sivri dili besliyorlar, ne yazık ki bunlara teşekkür edemeyeceğim…
Şunları da kınayarak yazıya son verelim… İmamoğlu ile yaptığı pragmanı için Ülke tv SıradaDışı Programını kahvehaneye çevirdiği için, Turgah beyi, Akit Tv yi de darağacından yayın yaptığı için gazetecilik etik kurallarını yok eden yayınlara imza atanları kınıyor… Neyi neden eleştirdiklerini bilmeleri, örneğin siyasetçilerin toplumsal barışı bozacak kadar sivri dil kullanmalarını eleştirerek gazeteciliğin en önemli ilkesini yerine getirmeleri geregini, bilmeleri gerekir ki siyasetçilerimizin dili düzelsin… Düzeltmesin dileğiyle, Selam ve Saygılarımla…
Hüseyin Benek – 21.3.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar:
-
-
http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=645
|
|