AKLA, VİCDANA DAVET!!
(Biraz Özeleştiriye, Biraz da İnsafa Davet!!)
Bir ülke düşünün, kar yağıyor siyaset, kar duruyor siyaset, yol kapanıyor siyaset, yol acılıyor siyaset, tuz atılmıyor siyaset, çok tuz atılıyor siyaset.. İzin verin bende çok tuz atanları eleştireyim, bana göre gösteriş için, çalışıyor desinler diye çok tuz atılması da siyaset, siyaseti aşan cevre kirliliği, toprağın tuzlanmasına, asfaltların araçların ömrünün hızlı tüketilmesine neden olan bir kirliliktir… Konumuz bu değildir, konumuz kişisel alanla, kamusal alanların karıştırılmasıdır, konumuz vasat siyasilerin birbirini karalamasıdır, konumuz her tepkiyi isyan, her eleştiriyi hakaret sayan insanlar, siyasiler kişilerdir ve bunlarla nasıl insan gibi konuşabilirler ki? Konuşamıyoruz! Dönelim icraatların eleştirilmesine ve topluma iyi mi, kötü mü diye sunulması aşamalarına, burada da ciddi sorunlar var.. İşte bu nedenle sizi karşı tarafı değil, kendinizi ve grubunuzu eleştirmeye davet ediyorum…
Hangi siyasal düşünce mensubudur üzerine düşünmeden, isimler üzerine durmadan, yaşanılan aksaklıklardan, aksiliklerden, kim sorumlu üzerinde düşünelim, … Olayları sıralıyorum…
G. Antep de yol kapandı 2.800 kişi mahsur kaldı, Kızılay yardım dagıttı…
İstanbul da kar yolları kapattı, hadım köy tarafı ve bazı yüksek yerler de yollar tıkandı…
Bu haberleri okuduk, önce nereden okuduğumuza bakacağız, bu yayın organını kim kontrol ediyor, ne kadar yanlı haber yapıyor, ne kadar yansız haber yapıyor, bunlar haberci mi, propagandacı mı? Soracağız ki, doğru bilgi edinelim… Yağış miktarı nedir, tıkanma nedeninde vatandaşların ve yönetimlerin sorumluluğu nedir diyerek bu haberlere yaklaşalım... Yoksa en küçük başarıyı, çok büyük bir başarı gibi sunanların, en küçük başarısızlığı altındaki nedenlere bakmaksızın büyük başarısızlık gibi sunanların algı yaratma tuzağına düşeriz… Bu yüzden biraz vicdana davet ediyorum…
Örnegin, dünya bizi kıskanıyor diyerek açtığımız (8-9 milyar Euro luk)yeni havaalanı bir kar yağışıyla kullanılmaz hale geliyor bazı birimlerinin çatısı göçüyor… Bununla genel olarak sesi kesilen medyadan kimse ilgilenmiyor, 1950 li yılların başında yapılan ve atıllığa terk edilmek üzere olan hava alanı acık kalabiliyor…
11 milyar dolara yaptığımız yolun büyük bir bölümü saatlerce kapanıyor, o at gözlüğüyle baktığımız ruh haliyle bunu da görmüyoruz.. Bunların kötü yanı eleştiri, özeleştiri, yetenegimizi kaybettiğimizin göstergesidir ki, bu insan olmaktan uzaklaşışa delalettir… Biz vatandaşlar, yönetimleri alkışlamak ve her ne yaparsa yapsın diye mi seçiyoruz yoksa? Tüm tarafları, bu yüzden özeleştiriye davet ediyorum…
Sonra, başka bir vaka daha..
Ademle, Havva vakası yeniden yaşanıyor, bir şarkının içinde söyleyin cahil “Ademle Havva ya” diye bir söz geçiyor… Aman Allah’ım dil koparanı mı, haddini bilmeye davet edeni mi, ararsın… Unuttuğumuz ama unutmamamız gereken bir şeyi nasıl es geçiyoruz, ben cumaları bakara makara bir ayet bulurum, paylaşırım diyen birini, din adamları ve sözde dindarlar duymazdan/görmezden geliyorlar… Kısacası, bu yaşanılanlar üzerinden ben ne görüyorum biliyormusunuz?
Tam bir orta cağ zihniyeti, düşünme yok, sorgulama yok, sürüye katıl, tarafını seç mantıksızlıkları görmezden gel, hatta kendi tarafının mantıksızlıklarını alkışla, karşı tarafa hakaret, suçla, hatta küfür et… Biz böyle nasıl bir toplum oluruz, biz böyle nasıl vatandaşlık sorumluluklarımızı yerine getirebiliriz, nasıl hukuk kurallarına göre devleti yönetsin diye seçtiklerimizi denetleriz… Bunu kamuya taşıyanları görüyorum, kamu gücüyle eleştirenlere neredeyse küfür edenlere tanık oluyorum..
Hem aynı parti mensupları işe giriyor, hep aynı kişiler kamuya mal satıyor, hep aynı kişiler kamu ihalelerini alıyor, hep aynı gruptan vatandaşlar daha çok kamu hizmetinden yararlanıyor, bunun nedenini kimse sormuyor mu, soramıyor mu? Yoksa toplum olarak aklımızı nefretimiz mi bastırdı, akıl yoksa kin vardır, akıl yoksa nefret vardır, akıl yoksa bilgi üzere düşünmek ve iyi bir yaşam yoktur.. Nitekim de öyle oluyor… Tam uzay ajansını kuruyoruz, ucacağız derken enerji kesintileri küt diye devreye giriyor… İşte tamda bu nedenlerle akla, adalete davet ediyorum…
Bunu da kimse görmüyor diyeceğim, görüyor muhalif basın yayın mensupları, onları da mevcut olandan bitenden sorumlu olan hükümet taraftarları izlemiyor bile… Oh ne kadar rahat, gaz kesiliyor, acıyorum muhalif kanalları üretim durdu, işsizliğe neden olacak.. Acıyorum hükümet destekçisi kanalları, çıkıyor bir bakan bu kesintilerin sorumlusu olarak muhalefeti suçluyor.. Ne güzel bir hayat, herkes mahallesinde racon kesiyor, olan biz vatandaşlara oluyor, markete gidiyoruz gizlenemeyen bir şeyle karşılaşıyoruz.. O ne?! İşte bu nedenlere dayalı olarak, tarafları diyaloga, müzakereye, uzlaşmaya, saygıya davet ediyorum…
Maaş zammından 6-7 ay önce ortalama emekli maaşları 1500-2000 lira idi, asgari ücret 2.800 liraydı bu maaşlarıyla emekli 30- 36, asgari ücretli 50 teneke yağ alabiliyordu!! Maaş gelen %25 zam dan sonra 18-20 tane alabilir hale geliyorlar… Asgari ücret dikkate alındığın da %50 zam gelen asgari ücretle…5 litrelik yağ fiyatları 130-140 lira olduğundan 2.800 liraya 45-50 teneke yağ alınıyorken, 4.200 lira olan ücretiyle asgari ücretli, 30-32 teneke yağ alabilir hale geliyor … Un dersen uçmuş gitmiş… Ben markette nasıl fakirleştiğimi görüyorum ve bu nedenle lüks yaşayan kamu yöneticileri ve patronları biraz insafa davet ediyorum… Sözümün Ulaştığı Herkesten Ricamdır…
Herkes, artık kendi mahallesinde eksikliklerle de biraz ilgilensin, herkes artık kendi grubunun hatalarını da görsün… Artık her grup, cemaat, siyasetçi kendi evinde intihar edeni göremeyip, komşunun evinde mobbing (baskı) var demesin…
Herkes aklına dönsün, herkes bilgi yüklediği aklına daha iyi olan nedir, daha iyi nasıl yaşanır diye sorsun ve daha iyi yaşmayı amaç edinsin, ricasıyla, dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek –26.1.2022 – vatandasfikri.com
|