|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
SURİYE DE GELİNEN NOKTA |
SURİYE DE GELİNEN NOKTA
Suriye meselesin de gelinen nokta hiç birimizin hoşuna gitmiyor, bu noktayı tahmin edenler arasında olmama rağmen sevinemedim, keşke benim tahminlerim yanlış çıksaydı da ülkemiz sorunun içine bu kadar girmeseydi ve bu sorunlar yaşanmasaydı… Ama her attığımız taş yerine ulaşmaz atasözümüz vardır… Bazen bir hedef koyar, bu hedefe ulaşmak için çaba sarf eder ama, ulaşamayız… Benim kanaatim bu Suriye, meselesine san ki kendi iç sorunumuz gibi çok müdahil oluşumuzun hatalarını çekiyoruz, korkarım çekmeye de devam edecegiz… Şunu baştan belirtelim, bu durumun sorumlusu ülkemizi yönetenlerdir, ama biz bu sorunlar da ülkemizi yöneten iktidarı yalnız bırakamayız.. İktidarın ve devletimizin vatandaşlar olarak yanın da yer alacagız, ülkemizin çıkarları bunu gerektiriyor… Ne ülkemizi, nede ülkemizi yöneten iktidarı Suriye meselesin de yalnız bırakamayız, bunun içindir ki bu konu ve sorun hakkın da iktidarın da kullanabilecegi düşünceler sunmalıyız. İktidardan da ricamız bu düşünceleri kullanmasıdır, yoksa degerli yalnızlık gibi, karşılaşılan sorunlarda hep başka suçlular arama kolaycılığı bizi sorunlar karşısın da güçsüz bırakacaktır… Şimdi sorun da gelinen noktaya bakalım mı?
Kendi araların da savaşan iki terör örgütü ülkemize yani bize saldırıyor, üzülerek belirteyim iki terör örgütün de ülkemiz vatandaşları arasın da destekcileri var… Birinin biraz çok, birinin biraz az da olsa destekcileri olduğu malüm… O zaman işimiz biraz daha zorlaşıyor, vuracagız vuramıyoruz, dövecegiz dövemiyoruz… Ayrıca bu iki örgüt de komşu ülke topraklarında ki otoritesizligin verdiği ortam da gelişiyor ve büyüyor, buna paralel olarak sorunumuz da büyümeye devam ediyor… Biz izleyecekmiyiz yok, hem içer de hem de dışarda bize saldıran bu iki örgüte uygun argümanlarla cevap verecegiz, bunlarla top yekün mücadele edegiz, bizde zarar görecegiz, bunu peşinen kabul edelim… Bazı sorunları aşarken fedakarlık gerekebilir, bu fedakarlıkları yapmaya hazır olacagız… Hazırmıyız?
Bu arada Kürt kökenli vatandaşlara büyük sorumluluklar düşmektedir, bir yan da ucan kuştan, düşen taştan her şeyden sorumlu TC dir diyen ve hiçbir sosyal ve kamusal sorumluluğu paylaşmayan Kürt siyasal hareketi ve gelenekselleşmiş siyasi tavrı… Üstelikte silahlı mücadele ve şitdeti de çok kolay siyasallaştıran bir siyasal lider kadro… Artık Kürtler kendilerini, bu kısır döngüden kurtarmalıdır, HDP barış dedi, Türkiye partisiyim dedi bu söylemle yola çıktı ve başarılı da oldu… Şimdi bu başarıyı daha yukarıya mı taşıyacak yoksa tekrar daga mı, illegal silahlı unsurların, terörün yanına mı gidecek, mevcut duruma devam mı diyecek… Valla ben ülkemin, devletimin çıkarları neyi gerektiyorsa, bir vatandaş olarak onu yaparım, bunu yaparken de kazanırım kaybederim hesabı bile yapmam… Kürt kardeşlerimden de bunu bekliyorum, bu ülke vatandaşı ne yapması gerekiyorsa onu hep birlikte beraberce yapalım…
IŞİD, DAİŞ ne hikayeyse, bununla mücadele daha kolay çünki destekcisi vatandaş sayımız çok az, ve kolay oluşunun bir yanı da bu örgüte artık herkes düşman, bunlar bu zaman kadar destek buldukları ülkelerden artık destekleri de kesilmiş veya kesilmek üzeredir… Ben onları yenilmiş kabul ediyorum… Suriye meselesin de ise politikamızı yeniden gözden gecirmeliyiz diye düşünüyorum… Cün ki bu sorun başladığın da durum farklıydı şimdi daha farklı, otorite boşluğundan beslenen iki terör örgütü var ve ikisi de bize düşmanlık besliyorlar… Batılı Dostların bu olaya bakışına geldiğimiz de ise…
BATININ BU SORUNA BAKIŞI,
Bizim istegimizin tersine, bu arada batılı devletler “Operasyonlara sadece IŞİD’le sınırlı tutulmasını istiyor,biz ise PKK’nin uzantısı olan PYD’ya karşı da operasyonlar yapılmasını istiyoruz… PYD’ de artık Batı ile müttefik dolayısıyla da bizden de sessizlik isteniyor… Batılı devletler NATO üyeleri de dahil olmak üzere bu operasyonların PYD’ye karşı genişlemesini istemez gözüküyorlar… Bunları dikkate alarak politikalar belirlemeliyiz ki baştan yaptığımız hatalar tekrarlanmasın, dolayısıyla ülkemiz daha az zarar görsün… Kuzey Suriye de, Kuzey Iraklaşmasın… Bu yönde bir politika degişimi de görüyoruz hükümet yetkililerin de… Yalnız bu politika degişikliklerinin karşılaşılan sorunlar üzerine, şartların zorlamasıyla degil biraz öngörüyle olması daha iyi olacaktır… Bunun için ülkemizde ki hükümet belirsizilgi de giderilerek soruna karşı politikalar üretilmeldir…
Bunun için geniş tabanlı bir hükümet kurulmalı, toplumsal kamplaşmaları da minimize edecek CHP ve AKP koalisyonu bu sorunları daha kolay aşacaktır diye düşünüyorum… Zaten CHP'nin Suriye meselesin de farklı bir politika izledigi, bu politikanın da ülkemizin elini güçlendirecegini düşünerek devam edelim bu sorun üzerine düşüncelerimizi paylaşmaya…
Bu Sorun Batının Son Sınavı Olacak,
Bu olayların içine batı ile birlikte girdik, hatta ABD sözcüleri bu sorunu Türkiye çözecek diye bizi gazladılar ve bizinm ülkemizi yönetenler de bu gaza geldiler… Sonra ilk kopukluk Mısır da, devamında Batılı devletler başaramayacaklarını anladıkların da politika degişikligine gitmeye başladılar biz bunu da iyi okuyamadık ve degerli yalnızlık hikayesini uydurarak baştaki politikaya devam ettik… Sonuç, Suruç katliamdan hemen sonra yaşanan Kilis’teki saldırısıyla uyandık… Ama keşke uyanmasaydık, degerli yalnızlık uykusu iyiydi… Eleştirileri sorun sonuna saklamak üzere askıya alalım… Artık Türkiye ve IŞİD acık düşmanlar, yakında savaşan taraflar da olacaklar… Yalnız karşımzdakinin bir terör örgütü olduğunu unutmayalım, terör örgütlerinin hedefi olduğumuzu da, nasıl saldırdıklarını biliyoruz… Terör konusunda çok tercübeli bir ülkeyiz… Önlemleri ona göre alalım, batılı dostlar da şimdi sınavdalar bunu biliyorlardır sanırım… Bu saldırılardan sonra, bizde ister istemez cevap verecegiz, yalnız Doğu cephesin de yer alan Rusya, Çin, İran bu konuda, kendimzi savunma konusun da bizi destekleyeceklerdir umarım… Artık sorun çözülmeli ama önce bölge terörden arındırılmaldır, bu ortamın hazırlanması için de orada bir otorite tesisine ihtiyaç vardır… Bunun için tarafların işbirligi gerekmektedir, Suriye de bir hükümet vardır ve bunun elinin de güçlendirilmesi gerekmektedir… Yoksa sorun, bize PYD ve IŞİD terörü olarak bize bugünden daha fazla sirayet edecek gibi görünmektedir…..
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, ABD Başkanı Obama ile yaptığı telefon görüşmesiyle birlikte işbirligimizin artması beklenmektedir… İncirlik’in IŞİD’e karşı savaşta devreye sokulacağını, istihbarat paylaşımlarını, ortak girdiğimiz sorundan da karın da zararın da ortak olması gerektiğini sanırım Batılılar da biliyordur…
Bu görüşmeden birkaç gün önce de Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Cuhurbaşkanımızı arayarak Suruç’ta hayatlarını kaybeden genç, vatandaşlar için başsağlığı dileklerinin teröre karşı birlikte mücadelenin önemini vurgulamasının da Batılı ülkelerden bu konudaki işbirliğinin devam edecegi, işaretleri sayabiliriz….
Her şeyden önce ülke olarak Batı ittifakının üyesiyiz. ABD ve diğer NATO ülkeleri, Ortadoğu’daki müttefikleriyle birlikte IŞİD’e karşı savaşırken, bölgenin en güçlü ülkelerinden biri olan Türkiye’nin de bu mücadeleye aktif olarak katılmasından Batılıların da memnun olacaklarını tahmin etmek güç değildir. Ancak ayrıldığımız nokta Orada biz PYD’nin de olmasını istemiyoruz, O zaman orada kim olacak ona karar vermeliyiz… Orada IŞİD mi, PYD mi, ÖSO mu, Yoksa Esat mı biz sanırım daha buna karar veremedik… Yöneticilerimiz den bu konuda net tavır bekliyoruz… Batılı dostlardan da bizi sıkıntıya sokacak kararların arkasında durmamalarını bekliyoruz…
Dogunun Bu Soruna Bakışı
Rusya ve Çin gibi küresel güçlerle İran gibi bölgesel bir gücün Beşar el Esad’a desteği sürdükçe bu krize askeri çözüm olamayacagını artık sanırım hükümetimizi de anlamaya başladı, batı bunu daha önce anlamıştı. Dogunun tavrı baştan beri belli, Esad’ın yanında duruyor, ve hiçbir zaman bu tavrında bir degişiklik olmadı… Rusya ile ilişkilerimiz iyi, karşılıklı bağımlılıklarımız var, İranla dostluga dayalı bir politika izliyoruz iyi de ediyoruz, Çinle Uygur Türkleriyle ilgili sorunlara rağmen genel olarak iyi ilişkiler içindeyiz… Bu Suriye meselesi bizim dogu politikamızı çok gölgeliyor… Bu gölgeleri dağıtmak üzere politikalar üretmek dilegiyle… Bunun içinde özellikle dış politikada Sadece A planı degil B planı hatta C planınız da olmalı… Hülkümet yetkililerini şimdi suçlama zamanı degil desteklemek zamanıdır… Ortalık durulunca yanlış kararlarının hesabımı sorarız, şimdi tekraren belirtelim birlik zamanıdır, birlik içinde olunmalıdır… Selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek -- Temmuz 15 --- www.vatandasfikri.com
Kaynaklar
1-Semih İdiz- http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/328845/Turkiye_artik_hedef_tahtasi.html
2- Nuray Mert - http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/328817/Suruc__ISiD__iktidar.html
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|