DIŞ GÜÇLER
(Dış Güçlerin, İç Operasyonu)
Son zamanlar da siyasetçilerin sürekli dış güçler, dış güç işbirlikçileri gibi söylemleri var, kimi sorumluluklarının geregini yapmadıkları için yaşanılan olumsuzlukların sorumluğunu dış güçlere atar… Kimi ise yaşanılan ekonomik sıkıntılara dikkat cekebilmek için ancak bu kadar dış acık, bu kadar dış borç işbirlikci yönetimlerle olur mealiden sözler söylerler… Dış güçler ne zamandır var derseniz taaa Orhun yazıtlarından bu yana var, buyurun ilk dış güç uyarısını birlikte okuyalım.. İlk uyarı 732 yılında, yapılmıştır, kim neden dış güç uyarısı yapmıştır?
““ (K 4) ipeklileri ihtiyaçtan fazlasıyla öylelikle verirler. Çin halkının sözleri tatlı, ipeklileri yumuşakmış. Tatlı sözle, yumuşak ipeklilerle kandırıp uzaktaki halkları bu şekilde kendilerine yaklaştırırlarmış. Yakına yerleştikten sonra da gereken kötülüğü orada düşünürlermiş. Bilgili ve yiğit insanları ilerletmezlermiş. Bir kişi suç işlerse bütün kavmini, halkını, akrabalarına varıncaya kadar öldürmezlermiş.
(K 5) Çinlilerin tatlı sözlerine, yumuşak ipeklilerine kanıp Türk halkından bir çoğunuz öldünüz. Türk halkı, mutlaka öleceksin! Güneye Çugay dağlarına, Tögültün ovasına yerleşeyim dersen, Türk halkı, mutlaka öleceksin. Kötü insanlar şöylece akıl verirlermiş: “Uzakta isen Çinliler ipeklinin kötüsünü verirler, yakındaysan ipeklinin iyisini verirler” diye öğretirlermiş.””
Bu 1300 yıl kadar önce ki dış güçlere karşı toplumunu uyaran, o günün lideri Bilge Kaan toplumuna böyle seslenmiş idi.. Şimdi daha yakın tarihe gelelim, bu örnekleri neden veriyorum, şunu hiç unutmayalım dış güçler hep vardı, hep var olacak, asıl önemli olan bu dış mihraklarla ekonomik, askeri, siyasi, diplomasi ile karşılıklı toplumsal çıkarlar gereği kah uzlaşı, kah ekonomik gücümüz, kah askeri gücümüz oranın da… Toplum olarak başka toplumlarla çıkarlarımıza uygun ekonomik ilişkiler gerçekleştirme bilgisi, aklı, mantığı ile hareket etmeliyiz… Siyasal, bagımsızlık kadar ekonomik bağımsızlığında gerektiğini hatta ikisi olmazsa birinin olamayacağının da bilinmesi yöneticilerimizin karar alırken bu dengeye dikkat edecegi düşünceleriyle dış mihraklar, uyarılarına bakmaya devam edelim mi? Sadece dış mihrak dış olarak kalmaz, bazen ekonomik işgal, bazen bir fiil işgalle direk içi operasyon da yaparlar…
Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920'de olmak üzere iki kez işgal edildi. Ne zaman işgalden kurtuldu, milli mücadele yapan önder ve millet İşgalcilerin 4 Ekim 1923'te şehri terk etmesinden sonra, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin 6 Ekim 1923'te tören eşliğinde şehre girmesiyle sona erdi. Bu arada dış mihraklara karşı kurtuluş savaşı veren M. Kemal Atatürk dış güçler konusun da gençleri şöyle uyarıyor…
“”Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.”” Gelelim bu tarihi uyarılardan sonra günümüzde liderlerin uyarılarına… Şuan ülkemizi yöneten lider, demişki: "Bizde bir adet var, ülkede başımıza bir şey geldiği zaman hemen 'dış güçler' deriz, yabancılar deriz şu deriz bu deriz, onlara bazı isimler buluruz. Ve bunlar sebebiyle biz ayağa kalkamıyoruz, kalkınamıyoruz, birliğimiz beraberliğimiz bozuluyor filan. Yani bu doğru da olabilir ancak ben buna katılamıyorum. Niye katılamıyorum? Eğer sizin bünyeniz güçlüyse, sağlamsa, bünyede olan virüs hiçbir zaman sizin vücudunuza zarar veremez" demiştir.”” 20 yıla yakındır ülkeyi yönettikten sonra, ülkemizin ekonomik, siyasi bünyesi zayıflamış olacak ki!!! Aynı lider…
“”Türkiye'yi ekonomik olarak kendi imkan ve kabiliyetleri ile yoluna devam etme gayesi vardı. Ne zaman biz 23.5 milyar dolar borcu kapatıp bir daha IMF ile anlaşma yapmayacağımızı ilan ettik o günden beri başımız beladan kurtulmuyor. Boş durmuyorlar. Hani küresel güvenlik sistemindeki çarpıklıklara 'Dünya 5'ten büyüktür' diyoruz ya, ekonomide de aynısını söylüyoruz. Ülkemizdeki mandacı iktisat ve mandacı siyasetçiler ise cumhuriyet tarihindeki bu en büyük ekonomik kurtuluş mücadelesini tam tersi göstermeye çalışıyorlar. Yıllarca ülkemize dayatılan para ve maliye politikaları insanlarımızı işsiz, şirketlerimizi karsız, devletimizi gelirsiz bıraktığını gözlerden saklamak isteyen bu mandacılar var güçleriyle üzerimize geliyorlar.”” Kim geliyor, ne ile geliyor, bünyemiz saglam degil ise dışarıdan gelen mikropda para da başımıza bela olur… Mikrop saglıklı hücreleri saglıksız hale getirir, saglıksız para, ben buna üretime, tasarrufa dayanmayan para diyebilirim, bu para hem faiz için gelir, hemde bizim ucuz hammaddemizi, dövizin aşırı değerlenmesine dayalı olarak ucuzlayan şirketlerimizi almaya, ucuz iş gücümüzü kullanarak daha çok kar elde etmeye gelir… Biz onlara güçsüzlüğümüzü, ekonomik daralmışlığımızı, ihtiyaç duyduğumuzu belli edersek… Bunlar bu işi vahşice yaparlar, bunun için iç ve dış hukuk kurallarına riayet ederek çıkarlarımızı korumamız gerekir..
Kriz, Buğran Zamanlarında Onların bizden talebi daha da artar ve bu durum bizi, bizim için degil onlar için çalışır hale getirir, daha çok onlar için çalışmadan önlem almak ricasıyla, dileğiyle.. Toplum olarak çıkarlarımızı koruma mücadelesine destek vermeliyiz.. Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com - 29.11.21
Kaynaklar
6* https://www.yenisafak.com/gundem/bilge-kagandan-turk-ulusuna-cin-ogudu-198705
|