SEN ÖYLE YAŞAMASAN, O BÖYLE ZOR ŞARTLARDA YAŞMAZDI!!
(Sen Lüks İçinde Yaşamamış Olsan, O Yoksulluk İçinde Yaşamayacak. Fikri Adil)
Ülkemiz Türkiye, dünya ülkeleri sıralamasın da gelir dağılımı bozuk ilk 3-5 ülkeden birisi, bu ne demektir, toplum olarak ürettiğimizden zenginler daha çok alıyor, fakirler daha az demektir… Bu durum ciddi sorunlara neden olmaktadır, nasıl yani?
Birinci sorun, bunu hepimiz hissederiz, ama gençler daha çok hisseder, neden o, daha henüz çarpık gelir dağılımına alışamamıştır da ondan… Bir iş yerinde çalışır, kendi aldığı maaş kadar patron hobilerine harcar, patronun bindiği araba maaşıyla kıyaslandığında örnek vermek gerekirse, patron 500.000 liralık arabaya binsin, yanında çalışan gençde asgari ücret alsın 500.000/1.600=312.5 yani hiç harcamadan üçyüz oniki buçuk ay çalışırsa bu arabayı alabilecektir… Bu kaç sene yapar312/12=26 yıl çalışırsa ve aldığı parayı da hiç harcamazsa o zaman bu arabayı alabilecektir… Bu hesap kafamıza yatmadı, neden araba lüks de ondan.. Ev almaya kalksa ev iki yüz bin lira olsa, çok dedin 160.000 olsun, olsun… 160.000/1.600 = 100 ay hiç harcamazsa en mütevazi evlerden birini alabilecektir… Bunları alması mümkün değil dersek, bunun üzerine hesap yapalım mı?
Bu asgari ücretlilerden hepsi genç değil, ailesiyle yaşamıyorlar, ev kirası verenler var, çoluğu çocuğu olanlar da var, kısacası bu maaşı üç dört kişi harcayan da var tek başına harcayan da…. Biz bunun için bu asgari gelire bakarken genel gözlüklerle bakacağız ki, gerçekçi olabilelim… Örnegin en düşük kira kaç para? Diyelim ki 400 lira, sonra ulaşım gideri işe bir dolmuşla gittiğini, geri döndüğünü düşünelim mi, günlük 5.5 lira, iki dolmuşa biniyorsa, bir kat daha eklemek gerekiyor evde başkasının ev dışına çıkmaması gerekiyor, 250 lira yazdık… Sonra evin giderleri, mutfak giderine kaç lira yazalım 400 yazalım mı, yok yazmayalım eti düş, muzu düş, sucuğu düş, pastırmanın adını vitrinlerde okuyor diyeceğim pek mahalleden dışarı çıkılmıyor, televizyonlarda reklamlarda görüyor.. ya sadece ekmek alsa dört kişilik aile 150 lira ekmek, çocuk için günlük süt 45 lira sadece ikisi 200 lira için para harcanıyor, o zaman 500 lira mutfak gideri dört kişilik aileye asgari ücret, asgari geçim de normal gibi geliyor… Sonra giyim gideri kaç lira yazalım 200 lira çok 150 yaz… Çok cimri davranıyorsun be abi… Asgari ücret üzere yaşadığını unutma, asgari ücret asgari ölçülerde yaşamayı gerektirir… Sonra elektrik 80, su 60, doğalgaz 150, telefon internet 100 lira diyelim.. Evin asgari fatura gideri 390 lira yapıyor, fazla olabilir ama eksik olamaz… Egitim gideri 150 yazalım çocuk mahallede ki en yakın okula gidiyor, devlet kitaplarını veriyor… Saglık gideri sigorta neye izin veriyorsa o imkan var, hastanye gitmek için yol parası, katkı payları oluyor buna da 100 yazalım mı? Abi dikkat derken baya cimrileştin… Ya alınan 1600 lira, buna göre yaşamaya çalışıyoruz ya.. Sosyal faaliyetler onlar yok zaten asgari ücretliler aşağı yukarı 12 saat kadar çalışıyorlar, zamanları yok, agır işlerde çalışıyorlar yoruluyorlar, patronların şeflerin kaprislerini çekiyorlar sosyal yaşamdan kopuyorlar… Sosyal yaşam gideri olarak düğünlerde ki takıları yazalım, eskiden çeyrek takılırdı şimdi gram takılıyor sanırım 170 lira oldu, yılda üç akrabanın düğünü olsa yıllık sosyal faaliyet gideri, düğün takılarına 410 lira, aylık buna 50 lira yazalım mı? Daha başka, daha başka yok yapalım hesabımızı duralım, durduğumuz yerde… Toplayalım bakalım ne çıkacak? 400+250+500+ 150+390+150+100+50= 1990 lira yapıyor en asgari hesapla yapmama rağmen bu rakama ulaştık… Aylık diyelim ki 2000 lira gider var, alınan 1600, aylık borçlanma oranı 400 lira, yıllık borçlanma toplamda 4800 lira kadar acık veriliyor.. Asgari ücretliye Allah sabır versin… Başa dönelim mi? Sadece patronun bindiği araba 500.000 lira demiştik, aile fertlerinin bindiği arabaları, oturduğu lüks evler de, işin içine girince… Tüm işçilerden daha fazla bir işletme maliyeti biniyor şirkete… Buna da ciddi savurganlık diyebiliriz, bu nedenle, lüks yaşamın önünü öyle böyle tıkamalıyız.. Zaten bizim kültürümüz, inancımız da buna engeldir… Kültürel değerleri, inanç değerlerini önemsiyorsak lüks içinde yaşayanların ya kültürel bir eğitimle, yada yasal maddi sınırlarla sınırlanmalıdır… Sonra kamu savurganlıklarına ve lükslerine de değinmeden geçmemeliyiz… Üstelik de ballı maaş, rast gele harcayan bir kamu yönetimimiz gelenekleşmişken… Siz öyle rast gel harcarsanız, asgari yaşam da yaşayanların işi daha da zorlaşmaktadır…
Hey kamu yöneticileri ve kamu gücünü temsilen kullanan siyasiler… Kullandığınız paralar, aldığınız maaşlar bu yoksul toplumdan alınan vergilerle oluşturulmuş hazinenin, yani milletin parasıdır… Bunlar sizin keyfinizce harcanması için oluşturulmamış, vatandaşa hizmet etmek için oluşturulmuştur… Orada yaptığınız her keyfi harcamanın, her gereksiz harcamanın, hak etmeden alınan her maaşın, her faydasız yatırımın bir vebali vardır ve büyüktür… Senin bu harcamaların asgari ücretlinin vergilerinden oluştuğunu unutma, Anadolu’nun en ücra köşesinde, dünyadan bir haber karınca kararınca üreten anaların hakkı olduğunu unutma, lüksten, keyfi harcamalardan, atıl yatırımlardan, bu hazineyi lüzumsuz harcamadan acilen vazgeç, vazgeç ki….
Burada patronları da işin içine tekrar sokalım, siz patronlar ve kamu yöneticileri böyle lüks içinde yaşarsanız, onlar öyle yoksulluk için de yaşayacaklardır diyelim… Bu yazıyı yazmakta ki maksadım, onlar o şartları yaşıyor, bunun sorumlusu sizlersiniz, sizde bunları bilin isteğimdendir… Belki merhamete, belki vicdana gelirsiniz, bu durumu düzeltmek için harekete geçersiniz, dilek ve önerileriyle… Selamlar…
Hüseyin Benek – 16.4.18 – vatandasfikri.com
|