SENİ BURAYA KİM GÖNDERDİ?
(Toplumsal Aidiyet Nedenlerimiz)
Biz insanlar kendimizi de, sevdiklerimizi de yalnızlığa mahkum etmemeliyiz, birileri yalnızlığa mahkumken bizde öyle veya böyle yalnızlığa mahkum oluyoruz… Bunu aşmanın yollarından biri de Bayram, Hasta, Akraba, Kolu, Komşu gibi ziyaretlerimizi artırmaktan geçer… Ben küçükken sık sık giderdik, buna mahalleye gitmek derlerdi, yani birine gider onlarda, evlerinde, ellerinde ne varsa onu gelen misafire ikram ederlerdi, ederdik… Gittiğimiz de birçok kimsede bu davranışı görmekteyiz, ikramı bol, misafiri için eli açık bir Milletiz… Bir bayram ziyareti vesilesiyle Hasan dayı ve Hatice nineyi ziyaret ettim… Bana dedikleri…
Nereden yolun düştü, Seni buralara kim gönderdi oldu, bende bu iki söz üzerine düşündüm ve sizlerle bunu paylaşıyorum… Nereden yolun düştü, bayram yolumu size düşürttü, seni kim gönderdi, Allah….
Evet, beni size Allah gönderdi, bir müminin bir mümine bağını düşünürsek, nasıl bir toplumsal bağ içinde olmamız gerektiğini anlarız… Bir vücudun organları gibidir Müminler, onlardan biri neşe yaşadımı diğeri de yaşar… Biz Türkler aidiyet bağına önem veririz, bu bağ bizi en zor şartlarda da birlik içinde tutmuştur, bir topluma aidiyet içinde nasıl hissedilir, nasıl hissettirilir derseniz? Ziyaretlerle, paylaşmalarla, yardımlaşmalarla, sevinçte, keder de birlikte hareket ederek Milletimize ait, hem ait hissederiz, hemde ait hissettiririz… Ne kadar başarılıyız milletimizin fertlerini milletine aidiyet duygusu içinde hissettirmekte? Ne kadar başarılıyız Ümmetin fertlerini ümmete ait hissettirmede? Bunlar üzerine düşünmeliyiz ve eksiğimiz, noksanımız varsa bunları telafi edecek hareketler yapmalıyız… Yapıyormuyuz? Bazı sorular özellikle havada bırakılıyor ki, herkes kendini yargılasın ve bu sorulara cevap bulsun diye….
Beni Hasan dayıya Allah gönderdi üzerinde duralım ve yazıya son verelim… Biz, bazı şeyler yaparız bu yaptığımız şeylerin kökeni bazen aileden öğrendiklerimiz, bazen Milletimizin kültüründen, geleneğinden gelen mesajlar, bazen de Allah’ın Peygamberleri aracılığıyla gönderdiği mesajlar bize bazı şeyler yaptırır, yada yapmaktan vaz geçirir… Bunları biz iyi ve kötü diye tasnif ederiz, iyiliklere, güzelliklere, sağlıklara, mutluluklara neden olacak şeyler iyidir… Kötülüklere, çirkinliklere, acıya, kedere neden olacaksa şeyler kötüdür… Biz bunların içinden iyi olanları tercih etmek zorundayız, neden zorundayız? 2500 yıl kadar önce bir filozof(Platon) “İyi varken Kötüyü Tercih etmek Ahlaksızlıktır”!! Gerçekten de büyük söz, sadece buna dikkat etsek insanlık daha çok huzur, mutluluk içinde yaşardı… Neden dikkat etmiyoruz, anlık kazançlar, küçük, küçük çıkarlar, keyfilikler bize bunları yaptırmaktan uzak tutuyor…
Beni oraya ne gönderdiyse, o bize iyiliği emrediyor, buna Tanrı diyebiliriz, Vicdan diyebiliriz, ait olma duygusu diyebiliriz, empati yapma diyebiliriz… Ne dersek diyelim, iyi varken kötüyü tercih etmeyelim… Ne dersiniz? Bize insani vasıflarımızı veren özelliklerimizdir aslında iyi varken kötüyü tercih etmemek… O zaman her zaman, iyi, güzel olanı, faydalı olanı tercih etmek dikeğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 4.9.17 – vatandasfikri.com
|