DEVLETİ YÖNETENLERİN DİLİ!
Demokrat Yöneticilerin Dili İle Monarşik Yöneticilerin Dili Aynı Olmaz!!!
Hükümet edenlerin dili, vatandaşların genelini kapsayıcı dil olmalıdır. F.ADİL
Devlet bir kurumdur, hatta kurumlardan oluşmuş bir kurumdur, kurumların kurumudur, o zaman kurumları, yani devleti yönetenlerin amacı nedir, dilleri, söylemleri nasıl olmalıdır, bu bir kültür, bir gelenek, bir tarih etkisi olabilir mi? Biz bunun üzerine günümüz bilgisiyle düşünmek zorundayız…
Bir kurumların gücü yönetenlerin gücümüdür, örneğin bir işletmenin gücü müdürün gücünden mi gelir, onun ürettiği fayda, yaptığı işler ve hizmetinden mi gelir? Bana kalırsa topluma hizmet için kurulmuş olan bir kurumun güçü yaptığı hizmetlerden gelir… Acaba kurumun yöneticisi sürekli kurumun yaptığı işi ben yaptım derse, kendini öne çıkarırsa orada kurumsal yapı, başka çalışanlar ne düşünür? Orada bir ortak çalışma yokmudur?
Sonra demokrasilerde durum daha da farklıdır, örnegin Arabistan da, Mısır da, Suriye de, Katar da yöneten kişi ile devlet de, vatanda, monark da, kral da birleşmiştir.. Devlet onundur, vatan onundur orada sen iktidara nasıl geldin diye kimse soramaz, kim yönecek seçimi de yoktur… Oysa bizim gibi demokratik ülkelerde vatanda, devlette vatandaşındır, devleti, kurumlarını yönetenler millet adına, vatandaşa hizmet için yönettiğini bilirler… Bir şey yapılında ben yaptım denmez, biz, devletimiz, kurumumuz yaptı denir, neden?
Örnegin bir seçim oluyor bir çok parti lider yarışıyor, devleti ben yönetecegim diye, vatandaşların çogunluğunun oyunu alan bir parti lideri iktidara geliyor, devletin içra, hizmet gücünü kullanmaya başlıyor.. Ayrıca demokrasiler de, devletin gücü yasama, yargı yürüte diye bölünmüştür… Bu seçimlerde bir bölüm siyasetçi ve partileri de iktidara gelememiştir… Onların hakları en üst hukuk kuralları olan anayasal garanti ile korunmuş, onların muhalefet etme, tepki gösterme hakları olduğu anayasa ya yazılmıştır.. Onlar iktidar iyi yönetemediginde seçimlerde tekrar yönetmeye aday olarak kenarda beklerken bazı düşüncelerini açıklarlar… Hatta hükümeti önergelerle, soru önergeleriyle denetlerler ve vatandaşı bilgilendirirler, hükümeti yanlış giden durumlar için uyarırlar… Bir demokraside hükümetten çok muhalefet gerekir, neden her siyasal sistemde hükümet vardır ama muhalefet ancak demokrasilerde vardır…. Hükümet edenlerin dili, vatandaşların genelini kapsayıcı dil olmalıdırla devam edecek olursak…
Devleti silahlı güçleri bir operasyon yaptı, ben yaptım denilemez, biz yaptık denir, bu da bizde, kurumlarda çalışanlar dahil olmak üzere tüm ülke vatandaşları yaptı anlaşılır. Neden, tüm ülke vatandaşları devletin, toplumun ortak giderleri, hizmet için, güvenlik, sağlık, egitim, ulaşım, alt yapı gibi işler için ya bir kurumda görev yaparlar, yada vergi vererek bu işlere destek olurlar… O zaman kim yapıyor bu hizmetleri derseniz kurum vatandaştan aldığı güçle yapıyor.. Bu kurum Posta idaresi olabilecegi gibi, Su idaresi olabilecegi gibi, Yargı kurumu, yasama kurumu , yürütme kurumu da olabilir, herkes vatandaş millet adına hareket eder.. Bu bilinçle konuşulmalıdır.. Neden?
Siyasiler şu hataları yapıyor, kedilerine gelen eleştirileri başında oldukları makama ve kuruma yapıldı havası vererek eleştirileri etkisiz hale getirmeye çalıştıklarına tanık oluyoruz.. Siyasiler iki kimlik taşıyor birinci kimleri siyasetçi olmaları, eger seçilmişlerse yönetmek için ikinci kimlikleri yönetici olmalarıdır ki!! Bu durumda durum degişir, parti yömetisiyken sadece kendi partisini yöneten siyasetçiler vatandaşları temsilen devleti yönetmek için seçildiklerinde tüm şehrin veya ülkenin yöneticisi durumuna gelirler ki.. Çok dikkatli dil kullanmak zorundadırlar.. Örnegin oy vermeyenleri dışlayıcı, ötekileştirici bir dil toplumsal sorunlara neden olacak fitne dilidir bile denilebilir… Buna iktidarda olan siyasiler dikkat ettiği kadar muhalefetteki sisyasetcilerde dikkat etmelidir.. Son olarak..
Demokrasilerde her partinin ülkeyi yönetme hakkı vardır, partiler zaten bu amaçla kurulur, düşünceleri seçimler yoluyla hükümete gelmektir, her parti bunu düşündüğü için ancak en çok oyu alan parti ülkeyi yönetme yetkisine kavuşur.. Bu durum vatandaşlar istedikçe, yani seçtikçe devam eder, seçilemediğinde ileriki seçimlerde iktidara gelecek olan partiyi itibarsızlaştırmamak, onlara saygı sınırları içinde konuşmak, muhalefet etmelerinin önünü kapatmamak gibi demokratik zorunluluklar yükümlülükler vardır.. Demokratik ilkelere göre ülkemizi yönetmek, daha iyi yönetmek için eleştiri ve önerileri dinlemek geregini de yöneticilere hatırlatarak.. Daha iyi yaşam, daha iyi düşüncelerle, daha iyi yönetimle mümkündür.. Mümkün olması dilegiyle selam ve sevgilerimle..
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 16.11.2022
|