DEVLETLE İLİŞKİLERİMİZ - 2
Devlet vatandaşları arasında ayrım yapabilir mi? Bir bölüme işe girme hakkı verir de diğer bir bölüm vatandaşa vermemezlik yapabilir mi, yaparsa ne olur? Buna anayasa cevap veriyor,
“Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;” Bakın anayasa sık sık vatandaş der, biz devletin karşısında vatandaş, olarak kabul görürüz… Bizde vatandaş olarak hak ve sorumluluklarımızı bilerek, bilinçli vatandaşlar olmalıyız ki, devleti yönetenler devleti kendi devleti gibi yönetmesin, vatandaşın devleti gibi, vatandaşın vekili gibi vatandaşın istek ve taleplerini dikkate alarak devleti vatandaşların görevlendirdiği kişiler gibi ayrım yapmadan yönetsin… Öylemi oluyor?
Bizde has vatandaş, avam vatandaş anlayışı var, hatta üç tür dört tür vatandaş var… Birinci vatandaşlar devleti yönetenler, onlara eskiden devletlü denirmiş, şimdi yönetici diyorlar devletle bağları yönetici sınırları… Yönetme yetkisi, aynı zaman da hizmet yetkisi demektir, yani vatandaşa hizmet edecek devleti, hizmet etmek için verilen bu güçlerini kendi heveslerine, keyiflerine göre kullanmamalılar, kullanabiliyorlar mı? Geneli suçlamadan böyle olanlara sözümüz.. Bunlar kamu hizmeti için kullanılacak kaynakların büyük bir bölümünü kendi hizmetleri için kullanan kibirli yöneticiler diyebiliriz… İkinciler ise genelde iktidarda olan partinin siyasetçileri ve üyeleri kamu hizmetlerinden, kamu ihalelerinden, kamuya işe girişlerde, arsanın inşaat alanının kaç metre kare oluşuna, kaç kat yükseklik verileceğine, kimin özel hastane, okul açacağına kadar, bir sürü ayrıcalık… Anayasal vatandaşlığın eşitliğine aykırı bir şekilde iktidar partisi üyelerine ayrımcılık yapıldığına da tanık oluyoruz… Ayrıca bir cemaatin bilinçli bir şekilde devlet kadrolarında örgütlendiğine de tanık oluyoruz, 15 Temmuz bunun sonu olduğu söyleniyor düşünülüyor… Hala örgütlenenlerin olduğu söyleniyor devlet istihbaratı umarım aynı hatayı yine yapmaz… Bütün bu ayrımcılıklar ve ayrıcalıklar kanuni olsa bile, zulümdür…
Bütün bunlar toplumumuzda siyasetin sertleşmesine, adaletsizliğin fitneler üretmesine neden oluyor… Bu olanlara öncelikle iktidar partisine oy veren vatandaşlar tepki göstermeli değil mi? Bakın hangi kurumla, kurum çalışanlarıyla vatandaş devlet ilişkilerine bakılsa az yada çok sorunlar var… Örneğin, vergilendirme, vergi gelir ve artı değer üzerinden alınması gereken bir para iken gelirine bakmadan tüm vatandaşların kullandıkları ihtiyaçlar üzerinden alınması da ciddi bir sıkıntı.. Ben 2020 lira maaş alan biri olarak benzin alıyorum aldığım yüz liranın 45 lirası vergi ise, aynı vergi oranı geliri 90.000 lira olan patronuma da uygulanıyorsa, eşitmi davranılmış oluyor? Bunlara vatandaşlar neden tepkisiz kalırlar…
Buna rağmen bizi çok rahatız eden bu tür olaylara, benim sevdiğim, oy verdiğim liderin idare ettiği hükümet bu hataları yapıyorsa, bizim oğlanın yaptığı hata gibi görmezden gelmeliyim diyorsak… Bizim oğlanın yaptığı hatalara benzemiyor bu hata derim… Bazıları gerçekten de bu olanların farkında değil, bazıları ise kaderimizdir yaşıyoruz der, bazıları oğlan/kız işe girdi/girecek susalım der, bazıları ihale almıştır, bazıları makam şekeri almıştır susar ve rahattır… Biz sadece kendi iyiliğini, mutluluğunu düşünmeyen yaşadığımız toplumun bir ferdi olduğumuz bilinciyle hareket eden… Fıratın kıyısında bir yerde bir vatandaşa haksızlık yapıldığında, önce devleti yönetenler bu olaya müdahale etmelidirler diyenlerin kültürünün takipçileri… Sonra vatandaşlara haksızlığın zulüm olduğunu yarın bu görmezden, duymazdan geldiğimiz bu haksızlıkların bizim de kapımızı çalacağını düşünerek, bize yapılıyormuş gibi tepki göstermeliyiz diyenler.. Tepkisiz kalmamalıyız… Şu soruyla ve bence cevabıyla yazıyı bitirelim mi, Vatandaş mı devlet içindir, devlet mi vatandaş içindir, sorusunu devlet vatandaş içindir diyerek cevaplayarak…
Öncelikle devleti siyaseten, sonra bürokraten, genel müdüründen çaycısına kadar tüm devlet memurlarından/çalışanlarından bu bilinçle hareket etmeleri gereğini.. Sonra biz vatandaşlar için bu devletin kurulduğunu, verdiğimiz vergilerin bize hizmet için harcanıp harcanmadığını takip ederek, harcanmadığında tepki göstererek, bu tepki anında kolluk güçlerinin tepki gösteren vatandaşın tepki gösterme hakkına saygı duyarak, onlara şehrin yöneticileri yardımcı olarak, vatandaşların tepki göstermelerine imkan sağlanarak, bu tepkiler dikkate alarak. Tepki gösterilen sorun vatandaşların sivil örgütleriyle müzakere edilerek ortak bir noktada anlaşarak.. Vatandaş devlet uyumu sağlanarak, bu vatandaş olan herkese uygulanırsak, toplumsal barış içinde, huzurlu bir toplumda yaşanır… Umuduyla, önerisiyle, Selam ve Sevgilerimle..
Hüseyin Benek – 24.9.19 – vatandasfikri.com
|