TOPLUMUN UZLAŞMA YETENEGİ
((Uzlaşma, anlaşma yeteneği olmayan toplumlar, çatışarak birbirini yok ederler. Fikri Adil))
Mısır da, Tahrir Meydanını hatırlıyoruz değil mi? Biz en çok tahriri hatırlıyoruz bir de karşı meydan vardı, toplumun uzlaşmaması ve gerilmesi iki meydanı da doldurmuştu…. İktidara gelen arkadaşlar sadece kendi toplumlarının beklentilerine göre yasa yaptıkça, karşı ki meydan daha çok doldu… Uluslararası destekleri azalıyordu iktidara gelen arkadaşların… Sonuç Askeri darbe oldu, uzlaşamayan toplumların sonunu Arap baharıyla çok iyi daha gördük, canları yok ettiler, ülkelerini adeta yıktılar, İşte bu nedenle toplumsal uzlaşmanın toplumlar için ne derece önemli olduğunu gözden kaçırmayalım önerisiyle yazı ya başlayalım..
Aradan beş yıl geçti, hala birçok ülkede uzlaşma belirtileri yok, yok etme, bastırma, itaat altına alma kültürünün, uzlaşmazlık çıkardığı yerde çatışma kaçınılmaz, ölümler kaçınılmaz, yıkımlar kaçınılmaz olur… Oysa ki vatandaş ve demokrasi kültürünün olduğu yer de ise uzlaşma adeta zorunluluktur, işte bu nedenle uzlaşma, uzlaşma bir daha uzlaşma barış diyorum…
Bugün gidip Suriye ve Libya'da yaşayan insanlara sorsak, bu sonu felaketle bitecek bu süreci başlatmak isterler miydi? Aşiret ve mezhep odaklı gruplaşmak yerine vatandaşlık bilinci çerçevesince uzlaşmazlar mıydı? Bunca yıkıma degermiydi, iktidar hırsı için, bunca yıkıma değer mi, mezhep içtihadı için, bunca yıkıma değer mi kabile kültürü için, ama kabile kültürü içinden düşünürsek yaşandığına göre demek ki değermiş… Bu neden kabile kültürünü aşacak bir kültür gerek uzlaşmak için bunu kim aşabilir? Yıllardır sadece ve sadece çatışmış halk yapamaz, yıllar yılı iktidar baskısıyla inim, inim inlemiş azınlık gurubu halk hiç yapmaz, çünkü o hep kin ve nefret görmüş, kinlenmiş, baskıların nefreti düşünme yeteneğini ve düşüncelerini hadım etmiş… Şimdi bundan sonrası için ülkemize dönelim, bizim uzlaşmaya ihtiyacımız var mı, yok mu, bana göre var… Muhalefete göre, iktidara göre var mı, yok mu o belirsiz kah var, kah yok… Uzlaşmaya ihtiyacımız var, bu ülke kimsenin malı değil, kimse bu koca gemiyi kendi düşünceleri, inançları uğruna hiçbir kişi ve parti batıramaz, işte bu nedenle uzlaşmak gerek… Toplum siyasal olduğu kadar siyasetçilerin sosyolojik algı yönetmeleriyle oy alma cabası yüzünden sosyolojik olarak da bölündü, gerildi, toplumsal doku yara aldı… Allah korusun ülkemizde operasyon yapmak isteyen birileri tetikleyecek, bir kaşıma yaparsa, bu yaralardan çok kan akar… Bu neden hem siyasal, hem de sosyolojik uzlaşma bize en az Arap baharı yaşayan ülkeler kadar zaruri, onlar yaşadı biz yaşamayalım…
Bu uzlaşmayı kim yapacak, kim yapabilir, kanaat önderleri, siyasi liderler, devletin kurumları, uzlaşma cabaları desteklenerek yapılabilir… Sosyolojik hak talep edenlere haklarının verilmesi örneğin Alevilerin iyi dinlenerek sorun saydıkları şeylerin çözümü… Toplumun okuyan yazan, düşünen entelektüel kesimlerinin önerilerinin dinlenerek… Bu uzlaşmayı Siyasiler, Sermayeyi elinde tutanlar, sivil toplum örgütleri yapacak yapabilirde…
Siyasal ve toplumsal elitlerin uzlaşmazlığının Arap baharını tetikleyen nedenlerden biri olduğunu unutmayalım.. Bireysel ve grup çıkarları için yan yana gelen bu grup elitleri, toplumun genelini ilgilendiren meseleler de, en küçük konularda bile bir araya gelememeleri ve uzlaşma arayışı içinde olamamaları… İşte bu yok edilen canları, yıkılan ülkeleri ortaya çıkarmıştır… Bizim onlardan ayrıldığımız nokta ise eksiklerine rağmen demokrasi uygulayarak iktidarı devretme ve devralma yeteneğimizin oluşudur… Hiç olmazsa bu neden için çatışmıyoruz… Yani iktidar seçimleri kaybedince gidecek düşüncesi toplumsal sigorta görevi yapmaktadır… Bunun için bu demokrasimize iyi sahip çıkmalıyız demokrasi kültürü uzlaşmayı bırakın siz iktidar olsanız bile hakları kısamazsınız ögütler.. Siz hak kısmak için değil hizmet etmek için iktidar olursunuz der, siz halkı değil devleti yönetmek için hükümetsiniz der, siz devletin görevlileri, devletin gücüyle kendi gücümüzü karıştırmamalısınız der, demokrasiyi dinlersek uzlaşma çıkarırız… Demokrasi bir kültür işidir, bu kültüre sahip çıkma işidir, sabahtan akşama oluşmaz bakın biz 70 yıldır daha tam rayına oturtamadık.. Hem demokrasimizi daha iyi işler hale getirmeliyiz, bunun için de güncelleşmiş üyelerle, her yere aday olanları, yönetimleri seçimle belirlemeliyiz der… Tekrar uzlaşmayan toplumlara dönerek neler yapmışlar şu anada neler yaşıyorlar bakalım mı?
Her gün haberler de yeteri kadar izliyoruz dediğinizi duyar gibiyim… Bu haber işi değil üzerinde durma ve düşünme işidir… Acaba 3.000.000’a yakın Suriyeli neden ülkemize sığınmacı olarak geldiler? Ülkelerin de iç savaş var, iç savaşlar neden olur, biraz olsun düşünelim mi, uzlaşmaya yanaşmayanların neden olduğu savaştır iç savaş…
Bugün Yemen bir yangın yeri ise nedeni mezhep deyin, demokrasi olmadığı için iktidarı silahla ele geçirme cabası deyin, dışarıdan toplumsal bölünmeleri kırılmaları azdıran destekler deyin, her ne derseniz deyin… Ben bu kan gölüne dönen toplumların yaşadıklarının nedeninin uzlaşma bilincinin yeteneğinin, iktidarı devretme ve devralma yeteneklerinin olmaması, ülke, vatan, vatandaş bilincinin oturmaması derim… Suriye bir yangın yeri ise bunun nedeni iktidardakilerin toplumlarının taleplerini karşılama yerine baskılamayı seçmeleridir, derim… “Ortadoğu Toplumlarının siyasal ve sosyal elitlerinin uzlaşma yeteneklerinin olmaması ve kendi çıkarları, kendi grup çıkarları, iktidar hırsları yüzündendir! Derim…
Bir düşünelim aynı din içindesiniz biri diyor ki, ben namazı şöyle kılacağım, biri diyor ki, ben böyle kılacağım, iki grupda kendi düşüncelerini destekleyen dini kaynaklar buluyorlar…. Sonra ben aptesti şöyle alacagım, öbürü böyle alacağım diyor iki grupda yine dini kaynaklardan kendilerini destekleyen kaynak buluyor… Sonra uzlaşamayan bu iki grup çatışmaya başlıyor, devlet zaten baştan tarafını belli etmiş, bir grupdan yana tavır almış… Taraf olmuş neden devletin laiklik ilkesi üzene hareket etmediğinden, halkın laiklik bilinci olmadığı için, devlet de karşı tarafı bastırıyor, nereye kadar? Arap baharına kadar… İşte demem o ki çadır karışmadan uzlaşma yeteneğimizi kullanalım… Yoksa birbirimizin boğazına sarıldığımız vakit kim elini önce çekerse o kaybeder korkusuyla birbirimizi nefsini keseriz… Birileri de oturur Cenevre de bizi barıştırmak için çaba harcarken ülkemizin zenginlik kaynakları da pazarlık konusu olur mu, olmaz mı? Bal gibi olur biz uzlaşamasak…
Ortadoğu da gelenekselleşmiş bir düşünce şekli var, önce vatan değil, önce vatandaş değil benim siyasal ve sosyal haklarım diyenlerin çatışmasıdır aslın da bura da yaşanılanlar…
Bu çatışan tarafların, şöyle bir siyasal ve sosyal düşünce inanış içinde olduklarını görüyoruz, davam olmazsa zaten ülkem kalmayacak, mezhebim olmazsa din elden gidecek, ben iktidardan gidersem ülke batacak yanılgısı içindeler. Buradaki liderler ve kanat önderlerinin öncelikleri ülke değil kendi inanış ve düşünüşleridir, buda uzlaşamamalarına neden olmaktadır…
İnsanlar kendileri ve davaları olmadan, ülkelerinin var olmayı sürdüreceğine inanmıyorlar buda çatışmaların, uzlaşamamanın kaynağı oluyor. Biz bu uzlaşmama çukuruna düşecek miyiz, düşmeyecek miyiz, uzlaşma kararı vermememize bağlıdır… Ülkemiz de siyasiler, önderler, uzlaşamaz ise ortadoguya benzer sonuçlar yaşanma ihtimali güçlüdür. Bugün uzlaşılamadığı için, Kürt halkı ellerinde beyaz bayraklarla doğdukları evlerini, mahallelerini, şehirlerini boşaltıyorlar…. Halkın arasına giren illegal silahlı unsurlar aklınızı peynir emekle mi yediniz halkı kalkan olarak kullanmak için halkın arasına agır silahlarla yerleştiniz… Ey siyasiler, ey toplulukların kanaat önderleri neredesiniz, uzlaşama bayrağını alın çıkın sokaklara, oturun masalara, uzlaşarak daha da büyümeden söndürün bu yangını…
Bu Arap baharı denen kışın içinde uzlaşmacı tavır sergilen bir ülke var, Tunus… İktidar hırsını yenmiş, aşmış bir adam, sadece bir adamın uzlaşmacı tavrı bir ülkeyi diğer ülkelerin düştüğü uzlaşmama çukura düşmekten kurtarmıştır… İşte uzlaşmanın gücünü burada görebiliriz…
Liderler, grupların yazarı çizeri, aydınlar, entelektüeller uzlaşmayı önerirler, uygularlar… Ama gruplar, kitleler yüz binlerce kişiden oluşur, bir de bunlar çatışıyorlarsa uzlaşma akıllarına bile gelmez. Aydınlar, entelektüeller, grup liderleri, sözcüleri bu gruplar adına konuşur, diğer grup önderleriyle diyalog kurar uzlaşırlar. Eğer üst düzey arasın da diyalog kuramazsa, çatışan bu halk grupları birbiri ile konuşamaz. İnsan toplulukları olan kalabalıklar birbiriyle konuşamazlar, çünkü herkes çatışan halk kendince haklıdır, bir müddet sonra herkes birbirinin canını da yakmıştır, artık intikam zamanıdır halk için… İşte bu nedenle kalabalıklar yerine liderler, sözcüler, konuşur anlaşır, uzlaşır…
Biz sınırdayız, siyasal bölünmemiz öteden beri vardı, normal sınırlar içinde kalınması şartıyla demokrasinin gereği diye düşünülürdü… Şimdi uzun yıllar laik, dinci bölünmesi üzerinden siyaset yapıldı, dini cemaatler laikliği kafirlik gibi sundular, laikler de aşırı laikçi tavırlarla, laikliği dine baskı aracına dönüştürdüler, onlara çanak tuttular… Sonra her miting de söylenmemesi gerekenleri söyledi siyasetçiler, kendi tabanlarından oy almak için sosyolojik ayrımları körüklediler… İşte gelinen nokta hem siyaseten, hem de sosyolojik bölünmüş bir ülke ve halk, yaptığımızı begeniyomuyuz?
Biri muhafazakar dindarlara hitap etti, biri Türklere, biri Kürtlere, diğeri sistem elden gidiyor kurtuluş savaşındayız korkuları pompaladı… Bu arada birilerinden de TC vatandaşlarına hitap eden siyaset söylemi bekledim, göremedim, şu gurubun hakkını bu grubun hakkını değil de vatandaşın hakkını öne çıkarak bir söylem duymadım, görmedim… Sosyolojik ve yaşam tarzına dayalı söylemler üzerinden bizi siyasetçiler iyice böldüler… İktidar bu bölünmüşlüğü tamir etmesi gereken en önemli harçtı, güçtü ama oda bu söyleme katıldı devam etti, devletin kurumları de seyretti… Gerdikçe gerdiler, kopmadan uzlaşma yolunu aramalılar bu sorunlara dikkatimizi çeker… TC vatandaşlığına ve sevgiye, saygıya dayalı uzlaşmalar çıkarmak dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek --- Ocak 16 – www.vatandasfikri.com
Kaynak - http://www.zaman.com.tr/yazarlar/gokhanbacik/print5yilsonraarapbaharifirsatnasilkacti_2340396.html 2/2
|