BİZ KİMİZ, KİMİ SEÇECEGİZ?!?
Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız, Biz T.C devletinin kurumlarından bazılarını yönetecek bir hükümet seçecegiz, TBMM de yasa yapacak vekiller seçeceğiz… Bunları nasıl seçecegiz bunlar neler yapacak veya yapması gerek?
“”Korkulara Dayalı Algılarla Seçmek, Duygulara Dayalı Siyasal Seçimlerde Bulunmak, Gerçek Siyasi Seçmek Degildir, Zorunlu Tercihtir!!! F.Adil””
Önce bunlar nasıl aday, adayı oluyor, bu aday adayları arasında nasıl seçim yapılıyorda onlar aday olarak seçime girebiliyorlar?
Parti üyesi kişiler arasından, aday adayı olunur, bunlar arasından da, genel merkezler veya liderler adayları belirler. Nasıl belirliyorlar, derseniz bana göre ne ölçü var, ne ilke!!! Diploma aranıyor mu yok, liyakat aranıyor mu yok, bilgi ve beceri ölçüsü/sınavı aranıyor mu, bu konuyu siz merak edin araştırın… O zaman ne aranıyor derseniz liderlere ve genel merkeze, parti disiplinine itaat edecek kişiler… O zaman bu seçilenler kimi temsil edecek sorunu çıkmazmı, o zaman seçilen hükümet, ülke ekonomik gerçeklerine, vatandaşların talebine göre yönetiliyor mu, daha da önemlisi anayasaya ve hukuk kurallarına göre, yönetiliyormu diye karar denetleyecek, bu anayasaya göre kanun yapma kararı verecek vekiller nasıl iradeleriyle karar verecekler ki!??? Neyse buradaki sorun her yere sirayet ediyor, kimi seçeceğiz diyorsanız, bizim istediğimiz, tanıdığımız, konusunda uzman akademisyen, diplomat, meslek sahibi, sivil toplum örgütü, sendika, meslek odası başkanı, bize en yakın duran ve seçildiğinde bizim en kolay ulaşabilecegimiz, mümkünse bizimle aynı mahallede oturan, seçildiğindede oturacak olanı aday gösteren partiye oy verelim, derim… Lider ve genel merkez degil ne kadar geniş bir üye ve delegelerden oluşacak seçicilerden olan partili vatandaşların demokratik ilkelere göre seçtiği vekilleri seçmek gerekir.. Sonra başka ne olmalı seçmede ki ölçümüz derseniz?
Örnegin ülkemiz ekonomik olarak en eşitsiz, en adaletsiz üç, beş ülkeden biri, bunu düzelteceğine söz veren, programında bu sorunun çözümünü yazan partilere veya başkan adayıma oy verelim ki.. İster ihaleleri birkaç yüz kişiye vererek, ister faiz ve vergi oyunlarıyla, bir milyon, milyoner yaratacağız diye, bunlar aileleriyle birlikte taş çatlasa dört milyon kişi yapar.. 80 milyonun fakirleşmesine izin veren, verecek olan parti ve lideri seçememek gerekir diye düşünüyor sizede öneriyorum… Sonrakine bakalım?
Cumhuriyet ve kurucu kadrolara saygısı olan, demokratik laik hukuk kuralarına ve anayasaya uyacağını beyan eden, uyacağına güvendiğimiz kişi ve liderleri seçmemizin demokratik sistemimizin daha iyi işlemesine neden olacağını belirterek… Başka seçimlerde nelere dikkat ediyoruz veya bizde algı, korku yaratarak bizi etkilemeye çalışıyorlar?
Tartışmalara bakıyorum, şunuda görelim, görüyorum, Kürt kökenli vatandaşlarımızın oylarını almak için karşılıklı acık gizli bir yarış var. Kürt vatandaşlarımızın yogun olarak yaşadığı bölgelerde iki parti oy alır biri HDP biride Ak Parti.. Bunları biri etnik milliyetçilikten, digeri de dini aidiyetten dolayı oy aldığını görüyoruz. Ayrıca iki bölge partisi var, ikiside bölgesel özerklik istiyor, biri ayrıca sistemle barışık degil, kendi yorumlarına dayalı bir Dini sistem istiyorlar. Bu iki parti yöneticilerine ve bunlarla Kürt vatandaşlar adına pazarlık yapan siyasilere, bir iki sözüm olacak… İyide biz kendi ırkımızı idare etmek, kendi dini cemaatimize yönetici seçmiyoruz ki.. 84 milyonluk ir ülkeyi yönetmek için yönetici seçiyoruz. En iyi olanı seçmek gibi bir vatandaşlık görevimiz var, bunu yapmazsak bunun yaşamımızı etkileyeceğini bilmeliyiz.. Şimdi iki ittifak da 10 milyona yakın, 5.772.068’i HDP ye oy veren Kürt vatandaşlarımızın oylarını almaya çalışacak, her iki ittifak da yasal olarak meşru, sosyal olarak kısmen gayri meşru ilan edilen gruplarla görüşecekler ve bunu da birbirlerinin aleyhime kullanacaklar.. Bana kalırsa bu da irademizin üzerinde algı yaratmak, kendileri dışında birini seçersek, bak şu olacak bu olacak gibi bizi kendilerine mahkum ederek seçimlerimizin üzerine ipotek konulmasıdır diyebiliriz… Oysa yasalara ve kanunlara karşı suç işleyen herkesi devletin kurumları hukuk kuralları dahilinde yargılar suçluysa cezasını keser. Hukuk toplumu ve hukuk devlet olma mantığının gereği budur.. Başka hangi korkularla bizi etkiliyerek oylarımızı algılarla, almaya çalışıyorlar? Devam edelim bakalım…
Dış güçler ile ilgili söylem ve eylemlerden etkilenerek oy kullanmalımıyız? Valla bir hükümet var, çeşitli liderlerle görüşüyor, son yıllarda Rusya ve İranla Suriye politikası üzerine anlaşıldı, çözüm var mı? Arabistan ile anlaşıldı, ne degişti ticaret hacmimizmi genişledi, Katar ile anlaşıldı, her iki ülkeden 10-15 milyar dolar geldi… Oysa sadece 2022 yılında ihracat rekoru kırdığımız iddia edilirken, TL yi bilinçli olarak deger kaybettiriyoruz, Çin gibi dış ticaret fazlası verecegiz derken… 2022 yılında ihracat yüzde 12,9 artışla 254 milyar 210 milyon dolar olurken, ithalat yüzde 34,3 artışla 364 milyar 395 milyon dolara, açık yüzde 138,4 büyüyerek 110 milyar 185 milyon dolara ulaştı. Buna rağmen hükümet destekcisi sözcüler, gazeteciler ihracat rekoru kırdıklarını söylemeye devam ediyor. Acaba bize yanlış veya eksik mi bilgi veriliyor? Sadece 2023 yılının ilk iki ayında Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre dış ticaret açığı 14,3 milyar dolara ulaştı iki ayda durum buysa, 12 x7= 84 milyar dolar olma ihtimali var… Bunu dış güçler mi yapıyor, yoksa yanlış ekonomik politikaların sonucu teknolojik, sanayi, tarımsal, hayvansal üretimlerin düşmesi mi? Rusya bizi isterse, Çin Bizi desteklerse, Arabistan bize para gönderirse, dış güçler degil bizim liderin başarısı oluyor da… Başka bir lider dünya ülkeleriyle, oraların düşünce kuruluşlarıyla, endüstriyel uzmanlarıyla, görüşünce dış mihrakların adamı oluyor algısına inanmamak irademiz üzerinde böyle bir korku kurmalarına izin vermemek gerek… Dış güçler olmazsa bizim ne petrolümüz olur, nede teknolojimiz artık insanlık iç içe, karşılıklı egemenlik haklarına sayğılı bir şekilde siyasi, ticari işbirlikleri her dönemde oldu ve bundan sonrası için olmalıdır.. Son olarak….
Baş örtüsü yasaklanacak, kürt dili konuşulamayacak, kamuda çalışan personel işten atılacak gibi korkularla, irademize ipotek koyanların söylem ve eylemlerinden kendimizi kurtaramazsak, korkuyla seçilen seçimler iradeyle seçilen seçimlere benzemez.. Korkuyla vasata razı olmak zorunda kalırız… Korkuyla seçmeyeceklerimizi seçmek zorunda kalırız… Örnek mi verelim, verelim.. Din elden gidiyor korkusuyla, 1450 yıldır yaşayan dini, bir kişiye, bir iktidara, bir millete bağlamak dine saygısızlık olduğunu düşünürüm… Allah kutsal kitabında dini biz koruyacağız der, biz imanlılar dini kendimiz yaşayarak, yaşatırız, bu ise her demokratik, hukuk kuralarına uyan, laikliği benimsemiş ülkede mümkündür.. Almanya da dini yaşam, bana kalırsa Arabistan dan daha iyi olduğunu bile söyleyebiliriz.. Dini yaşam baskıya uğrarı iktidar sözcüleri iddia ediyor.. Muhalefet sözcüleri ise Atatürk’ü silecekler, Cumhuriyet ve Demokrasiden vazgeçecekler, bir daha seçim olmayacak gibi temelsiz korkularla bizi her iki grupta kendini desteklemeye çağırıyor…Bu korkulara kulak asmamak lazımdır.. Daha devam edelim mi, kimi nasıl neden seçmeliyiz? Ne yazık ki 1033 kelimeye yaklaşmış yazı, bir köşe yazısı 400-450’yi geçmemeli diye ögütler, tecrübeli yazarlar.. Biz bu tecrübeleri dikkate alalım hiç olmazsa iki katın da duralım Ve size yaşadığınız durumları olumlu, olumsuz etkileyecek, ülkemizi daha iyi yönetecek hükümetler seçilmesini öneriyorum.. Demokratik bir şekilde, farklı düşüncelerin, partilerin arasından iyi bulduğumuzu Seçelim, seçilsin ve iyi yaşayalım dilerim… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 19.3.2023 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
1* https://www.dunya.com/ekonomi/dis-ticaret-2022de-1102-milyar-dolar-acik-verdi-haberi-680315
2* https://www.dunya.com/ekonomik-veriler/son-dakika-2023un-ilk-ayinda-rekor-dis-ticaret-acigi-haberi-684660
3* https://www.sozcu.com.tr/secim2018/meclis-secimi/
|